31 Aralık 2011 Cumartesi

İyi Seneler...


Bu gece, uzun ve çoğumuzun unutmak isteyeceği bir yılı geride bırakıyoruz. 2011 dünya için pek de hatırlanası bir yıl değildi. Ama şimdi, yeni bir sene bizi bekliyor. Yeni umutlar, yeni hayaller...
2012'de sevdiklerinize daha çok sarılın. O'nlara sevdiğinizi daha çok söyleyin. Umutlarınızı, geleceğe dair düşlerinizi paylaşın ve o'nların düşlerinin gerçekleşmesine yardımcı olun. Birbirinizin elini bırakmayın. Sonsuza dek.

Yeni sene hepinize, önce sağlık sonra da ebedi mutluluk getirsin.
İyi seneler.

30 Aralık 2011 Cuma

Geliyoruz...


Yaklaşık 2 buçuk saat sonra dünyanın en ateşli derbisi Avrupa'nın en büyük salonunda yaşanacak. Parkeler tutuşacak, asistler konuşacak.
Ve sonunda kazanan Mahmuti'nin Aslanları olacak.

Fenerbahçe Ülker - Galatasaray Medical Park
Beko Basketbol Ligi 12. Hafta
Sinan Erdem Spor Salonu
30 Aralık Cuma (Bugün)
Saat 20.00
Lig TV3



Not : Fotoğraf webaslan.com sitesinden alınmıştır.

Bu Ateş Üfleyerek Sönmez...


3 Temmuz'dan bu yana devam eden şike soruşturması kapsamında; TFF'nin, karar almayı sürekli ertelemesi, talimatlarda açıkça yer alan yaptırımları uygulamaktan özenle imtina etmesi ve son olarak, başta Fenerbahçe olmak üzere, şikeye karıştığı iddia edilen süper lig kulüplerinin geleceği hakkında karar alınması için, "Olağanüstü Genel Kurul" kararı alması sonrası, sürecin başında "Bu Ateş Üfleyek Sönmez" diyerek el birliğiyle ve daha kararlı bir şekilde bu sorunun çözülmesi gerektiğini dile getiren, ve süreç boyunca bu yönde açıklamalar yapan Galatasaray son darbesini dün indirdi.

Akşam saatlerinde resmi sitesinden oldukça sert bir açıklama yapan Galatasaray'ın, açıklamasında dikkat çekici noktalar şöyle;

1 - 3 Temmuz'dan bu yana Türk futboluna hakim olan kargaşa içerisinde Türk sporunun en önemli ve köklü camiası olarak sürekli yapıcı, uluslararası kurallara uygunluğa, ahlaka, etik kurallar ve prensiplere davet edici anlayışımızı, gerek kamuoyu önünde gerekse kapalı toplantılarda ısrarla dile getirdik.

2 - Yaratılan suni gündemler, tartışmalar, konuyu etik kurallardan, ilkesiz ve prensipsiz bir şekilde hâl ve üstünü örtme çabalarının karsısında, Türk futbolunun değerini, potansiyelini ve geleceğini gözeten adil ve yapıcı bir duruşla cevap vermeye çalıştık.

3 - ... Türk futbolunun ekonomik konularını adeta tehdit olarak ortaya koyanlara da çok net bir şekilde ahlak, prensip, ilke ve kuralların tartışılamayacağını defalarca teyit ettik.

4 - Galatasaray’ın bir hatasında, resmî internet sayfalarını "sonuna kadar takipçisiyiz" diye açanlara, her türlü tahrike rağmen cevap vermemeyi yeğlemiştir.

5 - Ancak bugün görüyoruz ki, TFF, nedeni çok iyi anlaşılan ama dillendirilmeyen bir şekilde, yetkilerini kullanmaktan imtina ederek, kararı, daha önceden senaryosu hazırlanmış bir şekilde, genel kurula devretmektedir.

6 - Adeta genel kurulu, adaleti yerine getirmesi için, dünya hukuk tarihinde konuya taraf olanların oy kullandığı ilk jüri olacak şekilde bir role soyundurmuştur.

7 - Türkiye Futbol Federasyonu özerktir. Genel Kurulu'nun seçtiği başkan ve yönetim kurulunun yetkileri ve sorumlulukları bellidir. Bu yetki ve sorumluluklar, başkasına devredilemez, sorgulanamaz. Kuralları esnetmek ve çarpıtmak, ciddi hiçbir kurumda olmayacağı gibi, futbol kurumunda da tartışılamaz. Yetkisini kullanmayıp genel kurulu göreve çağırmanın tarifi tek kelime ile yetersizliktir ve sebebi de kamuoyunca malumdur.

8 - Avrupa futbolunun yöneteni bellidir. Kısa bir zaman önce ortada gizlilik kararı olmasına rağmen, sert bir müeyyide uygulamaktan imtina etmeyen UEFA’nın, korkarız ki, bu yeni yaklaşım ile Türk futboluna müeyyide uygulama riskiyle karşı karşıya kalınabilecektir.

9 - Ortaya konulan stratejinin Türk futboluna vereceği zararın sorumluluğu bugün de, yarın da ve tarih önünde bugünkü stratejileri yapanların, şu andan itibaren hukuksal olarak yapılması zorunlu, ancak yanlış olan Genel Kurul'da, umarız açık oylama ile Türk spor kamuoyunun gözleri önünde, bu doğrultuda oy verenlerin olacaktır.

10 - Galatasaray Spor Kulübü, Türk sporunun ancak rekabetçi bir ortamda gelişebileceğini bilir ve bu ortamın varlığını destekler. Ancak bu desteği verirken yukarıda dile getirdiğimiz tehlikeler ve ilkeler konusunda tavizsiz duruşunu sergilemeyi gerek camiasına gerek Türk Sporu'na karşı en temel sorumluluklarından biri olarak görür.


Yazının bazı satır başları böyleyken, açıklamanın şüphesiz en önemli ve dikkat çekici kısımları 4, 5, 6 ve 9. maddelerde okuduklarınızdır. Süreç giderek kızışıyor. Galatasaray Kulüpler Birliği'nden çekilmeyi düşünüyor. İlerleyen günler çok şeye gebe. Bekleyelim ve görelim. Kazanan daima temiz futbol isteyen ve bunun için çabalayanlar mı olacak, yoksa kendi çıkarları uğruna Türk futbolunu uçurumdan aşağı yuvarlamaya çekinmeyenler mi?

Kulübün yaptığı açıklamanın tam metnini şuradan okuyabilirsiniz. Görüşleriniz için de GSFans.org | GALATASARAY--KAMUOYUNA DUYURU 29.12.2011 başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.















28 Aralık 2011 Çarşamba

Gelen Giden...


Beşiktaş Milangaz, BBL'nin şüphesiz bu sezon en çarpıcı transferlerine imza atan takımlardan biri. Sezon başında, NBA'deki lokavt'tan faydalanıp Deron Williams'ı kadrosuna katan siyah-beyazlılar, Erwin Dudley (yeni adıyla Ersin Dağlı), Zoran Erceg gibi transferlerinin yanında, NBA'in güçlü takımlarından LA Lakers'ın oyuncusu Lamar Odom'la da anlaşma noktasına gelmişti ki; lokavt bitti. Ancak BJK Milangaz'da transfer bitmedi tabii ki. Deron Williams'ın yerine aynı ayarda bir oyun kurucuya ihtiyacı olan takım, lokavt sonrası NBA'de boşta kalan oyunculardan Porto Riko'lu guard Carlos Arroyo'yu renklerine bağladı ve Arroyo dün İstanbul'a gelerek yeni takımına katıldı. Bizde bu özelde bu sezon takımlarımızın NBA'deki lokavttan faydalanarak yaptıkları transferlere bir bakalım istedik. Bu ligden kimler gelmiş geçmiş, kimler hala burada?

Önce Galatasaray Medical Park'tan başlayalım. Galatasaray, uzun rotasyonuna bir takviye yapması gerekince arayışlara başladı ve NBA'de Atlanta Hawks forması giyen Gürcü asıllı Türk oyuncu Zaza Pachulia'yı renklerine bağladı. Zaza'nın tercih edilmesinde, yerli statüsünde oynayacak olmasının yanı sıra geçmişteki ilginç bir ayrıntı önemli rol oynadı.
O ayrıntıya şurada değinmiştik. Zaza, kaldığı kısa sürede hem takıma oldukça katkı verdi hem de Galatasaray taraftarının büyük sevgisini kazandı. Bugün hala twitter üzerinden Galatasaray taraftarlarıyla sohbet ediyor ve onlara olan sevgisini dile getiriyor. Zaza lokavt'ın sona ermesiyle NBA'e geri döndü ama giderken "seneye free agent'ım, gelebilirim" diyerek mesaj vermeyi de ihmal etmedi.

NBA'den transfer yapan bir diğer takım Anadolu Efes. Milwauke'den, 12 Dev Adam'ın da değişmez oyuncusu olan Ersan İlyasova ile birlikte, LA Lakers'tan Sasha Vuyacic'i kadrosuna katan Efes'te, Ersan geri döndü ancak Vujacic lokavta göre sözleşme yapmadığı için takımda kaldı.

Ve Türk Telekom. Lokavt'tan faydalanarak yapılan transferlerin belki de bir başka çarpıcı olanını başkent ekibi yaptı. Yıllardır NBA'de forma giyen, NBA'de all star seçilen ilk Türk oyuncu olma ünvanına erişen Mehmet Okur. O'nun da lokavt sürecini oldukça olumlu şekilde değerlendirdiğini söylemek mümkün.

Fenerbahçe Ülker'de NBA'den transfer yapan takımlardan biriydi. Marko Tomas'ın sakatlığı sonrası EL için pota altını takviye etme ihtiyacı duyan takım İsviçreli oyuncu Sefolosha'yı kadrosuna katmıştı. O'da kısa süren Türkiye serüveninin ardından NBA'e geri döndü.

Deron Williams, Carlos Arroyo, Zaza Pachulia, Mehmet Okur, Sefolosha, Vujacic...bunlar yalnızca NBA'den gelenler. Birde Avrupalı ve Avrupa'nın başka takımlarından gelen üst düzey transferler var elbette. Galatasaray'da Jaka Lakoviç, Jamon Gordon, Darius Songaila. Efes'te Barac, Savanoviç, Uruguay'lı Batista, İlievski. Fenerbahçe Ülker'de Bogdanoviç vs.

Gelen giden çok. Kalite bir hayli üst düzey. Ligimizle ilgili son yıllarda sıkça dile getirilen bir ifade var. "İspanya'dan sonra Avrupa'nın en iyi 2. ligiyiz." Takımlarımızın hem ligde hemde Avrupa kupalarında sergiledikleri performans, ve de salonların hiç boş kalmaması, şimdi bu düşünceyi şuna çevirmiş durumda; "İspanya'yı geçiyoruz artık." İspanya'yı geçiyor muyuz? İŞin o kısmının yorumunu basketbol kamuoyuna bırakmak lazım. Ama şuna hiç şüphe yok. Her maç son derece kaliteli, üst düzey ve hepsinden önemlisi "gerçek basketbol" oynanan maçlar izliyoruz ve ben bu durumdan son derece memnunum.


Top 16'da Sahne Zamanı...



Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki en büyük basketbol organizasyonu olan Euroleague'de, grup maçlarının tamamlanmasının ardından Top 16 aşamasına gelindi. Kuralar bugün saat 14.00'da Barcelona'da çekilirken, bizde ekran başında heyecanlı bekleyişe dahil olduk. Euroleague'de mücadele eden 3 takımımızın da top 16'ya kaldığı sezonda, İspanya'dan sonra (4 takım) top 16'ya en fazla takım gönderen ülke olduk aynı zamanda. Çekilen kura sonucu gruplar şu şekilde oluştu.

E Grubu
Galatasaray Medical Park - Anadolu Efes - CSKA Moskova - Olympiakos

F Grubu
Real Madrid - Montepaschi Siena - Unicaja Malaga - Bilbao Basket

G Grubu
Panathinaikos - Emporio Armani Milano - Unics Kazan - Fenerbahçe Ülker

H Grubu
Regal Barcelona - Zalgiris Kaunas - Bennet Cantu - Maccabi Electra


Galatasaray E grubuna düştüğü için açıkçası diğer gruplar beni pek ilgilendirmiyor. E grubu ve Galatasaray'ın yapabileceklerine dair konuşabilirim ancak. Oldukça zor ama gayet güzel bir kura bana göre. CSKA EL'nin favorilerinden ama AK-47'yi (Andrei Kirilenko) kaybettiler;
ki bana göre takımın yüzde 25'i gitti. Olympiakos zaten bu sene hem paradan hem taraftardan yoksun. Ama Top 16'ya kalabilmelerini sağlayan şeyin EL tecrübeleri olduğunu unutmamak lazım. Yine de bizim gibi bir taraftarın önünde oynama alışkanlıkları yok. Korkabilirler. Bu ciddi avantaj. Efes ligde lider ama ciddi manada kadro verimliliği sıkıntısı yaşıyorlar. Ersan gitti, Vuyacic hala beklenenin biraz altında. ABD'li oyuncuları Kinsey sakatlıktan nasıl dönecek belli değil.

Kural basit, içerdeki maçları kaybetme dışarıdan da en az 1 galibiyet çıkar. Olursa eğer, biz buradan çıkarız. Fikstür'de bir hayli lehimize. Efes(D), Olympiakos, Cska(D), Cska, Efes, Olympiakos(D)

Final Four'un İstanbul'da olacağını düşünürsek motivasyon açısından da bir artımız olduğumuz söylemek gerek. Yolumuz açık, şansımız bol olsun.

27 Aralık 2011 Salı

Sporun Notaları Vol 3...



Yeni Zelanda 2011 Rugby Dünya Kupası için yapılan şarkı.
Sözlerini bulamadım maalesef. Ama şarkı oldukça keyifli.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Sağ Bek...


2004 yılında A takıma çıktığında "geliyor" demiştik...Capone'den sonra, üstelikte altyapımızdan çıkan, öz evladımız olan bir sağ bek geliyordu. Gerets Kayseri'ye kiraladı o'nu. Kiralanmak yaramıştı o'na. 22 maça çıktı Kayseri'de. Döndüğünde formayı bir aldı pir aldı. Sonra insanın ayakta durmasının bile neredeyse imkansız olduğu bir sahada, buz pateni - futbol karışımı bir oyun oynanan Konya maçı esnasında rakip oyuncuyla çarpıştı, diz kapağı kırıldı. Dile kolay, tam 1 yıl sürdü tadavisi. Tam 1 yıl çabaladı yeniden geri dönebilmek için. Döndü de. Ama 1 yıl boyunca tedavi gören bir oyuncudan, sahaya çıktığı ilk maçta Sergio Ramos performansı bekliyor olacak ki beğenmedi ve satılmasına karar verdi
Les Adnans 2. Süper Lig'in başka bir sarı - lacivert' ini giymeye mecbur bıraktılar o'nu.



Oysa o kaptanlık bile yapmıştı bu takımın başında. Sağ kanatta, topla beraber dip çizgiye inerken bilirdik ki güzel bir orta gelecek. Hatta belki de gol. Kim bilir? Neyse uzatmayalım; bizim sarı fırtına geçtiğimiz günlerde Ankaragücü ile olan sözleşmesini fesh etti. Şimdi yeniden Galatasaray'a, yuvasına döneceği konuşuluyor. İşin başındaki kişinin, Galatasaray taraftarlarının Abdurrahim abisi, Abdurrrahim Albayrak olduğunu düşünürsek, bu transfere büyük ihtimalle bitti gözüyle bakmak mümkün. Açıkçası, dileğim bu transferin gerçek olması yönünde. Kim bilir? Belki bir gün yine takar o kaptanlık pazubandını. Hakettiği gibi.


Gel be çocuk. Gel de gülsün yine gözlerinin içi şöyle pırıl pırıl. Bizde gülelim seninle beraber zaferlere doğru koşar adım giderken. Kupaları kaldırmadan hemen önce, kupayı kucakladıktan hemen sonra. Çekilen onca çile, bitmeyecekmiş gibi gelen o zor günlerin ardından gelen gurur ve mutluluktan.








24 Aralık 2011 Cumartesi

Çeşit...



Fenerbahçe'li Stoch ve Samsunspor'lu Bance.
Bunlarda Süper Lig'in çeşitleri.

23 Aralık 2011 Cuma

Kararsızlık En Kötü Karar...



Videodaki tezahürat 3 Temmuz'dan önceydi. Ama geçen akşam oynanan Samsun maçı sonrası, stadta maçı izleyen Beşiktaş taraftarları, maç sonu "Beşiktaşın çocuğu Carlos Carvalhal" tezahüratı yapıyordu. Ne olmuştu da bu kadar kısa sürede işler böylesine değişmişti peki? Cevabı burada. Sonuna kadar okumakta fayda var.

Fanzin Tadında...


Galatasaray Spor Kulübü resmi internet sitesi Galatasaray.org , çok güzel bir çalışmaya imza atmış ve Galatasaray - Fenerbahçe derbisini, özel slayt çalışmayla fanzin tadında yayına vermiş. Maç öncesi, sırası ve sonrasına dair nefis karelerin yer aldığı çalışmayı görmek için buraya tıklayın ve tadını çıkarın. Sayfalar arası geçiş yapmak için yan taraflardaki ok işaretlerine tıklamanız yeterli.

22 Aralık 2011 Perşembe

21 Aralık 2011 Çarşamba

Bir İhtimal...


Bugün aklıma gelen bir senaryoyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Malum, basketbol şubemiz son 5 senedir oldukça önemli başarılara imza attı. Bu başarıların arkasında, iyi kadro seçimi, çalışkan ve başarılı teknik heyet, ve tabii ki doğru yönetimin büyük payı var. Ancak; özellikle geçen yıldan bu yana şubede ortaya çıkan maksimum enerji, yönetim bazında bazı ufak değişiklik ihtiyaçlarını doğurdu. Haklı olarak yorulan isimler var. Bunların başında gelen şube yöneticisi Hakan Üstünberk'in sezon sonunda görevi bırakacağı konuşuluyor. Kendisi Adnan Polat yönetimiyle birlikte göreve gelmiş, Ünal Aysal ise dışarıdan görevlendirme yöntemiyle o'nu şubenin başında tutarak görevine devam etmesini sağlamıştı. Büyük bir özveri ve Galatasaray sevgisiyle şubeyi bugünlere getirenlerin başında gelen Üstünberk'in ardından, o göreve kimin gelebileceği aklımı kurcalayan bir noktaydı. Ta ki bugüne dek. Yaşanan süreçte, şike İddianamesinin kabulü ve dünde ek delil dosyalarının açıklanmasının ardından ortaya çıktı ki, Mehmet Ali Aydınlar yönetiminin ömrü artık çok az. Şimdi seçim olsa ve yine aday olsalar alacakları oy sayısı iki elin parmaklarını geçmez. İşte bu noktada, halen mevcut federasyon bünyesinde görev yapan, bundan önce TBF bünyesinde de yöneticilik yapmış Lütfi Arıboğan'ın bu görev için biçilmiş kaftan olduğu kanaatindeyim. Kendisi federasyonlar bazında yöneticilik ve idarecilik tecrübesine sahipken, bir şubeyi gayet başarılı şekilde yöneteceğine şüphem yok. Ayrıca Arıboğan'ın iyi bir yönetici olmasından ziyade, Galatasaray için başka bir önemli özelliği var. Arıboğan, eski bir basketbolcu ve Galatasaray'ın eski kaptanlarından. Aşağıdaki fotoğraflarda (Fast Break dergisinin fotoğrafında, ayakta sol başta) Galatasaray forması giydiği yıllardan iki kare görebilirsiniz. Ne dersiniz? Sizce de olur mu?




19 Aralık 2011 Pazartesi

Tribün Büro...



Hep söylerim ya, "Tribün bir kültürdür; dilini bilmeyen o'nu anlayamaz" diye. İşte tam bu ifadeye uygun bir protestoya sahne olmuş Bursa Atatürk Stadı'nın Maraton tribünü geride bıraktığımız hafta sonu. Bursaspor taraftarı, tüm maçlarda görev yapan Emniyet Foto/Film birimlerinin, Bursa Emniyet Müdürlüğüne bağlı birimini, görüntüleme işlemlerinin artık rahatsız edici boyutlara geldiğini söyleyerek fotoğrafta gördüğünüz şekilde protesto etmiş. Üzerlerine, yanyana geldiklerinde "TRİBÜNBÜRO" kelimesini oluşturan tişörtler giyen taraftarlar, ellerine aldıkları kameralarla güvenlik güçlerini görüntülemişler. Konuyla ilgili açıklamaları da şurada. Ne yalan söyleyeyim, yöntem benim çok hoşuma gitti. İşi şiddete dökmeden, yakıp yıkmadan, kırıp parçalamadan,
kan akıtmadan...zekice ve esprili. Taşı gediğine koyan. Alkışlar Bursa taraftarına.

Sporun Notaları Vol 2...




"Sporun Notaları Vol 1..." adıyla geçen hafta başlamıştık bu seriye ve ilk post'umuz bir Galatasaray şarkısıydı. Bu hafta serinin ikinci parçasına, aslında sporla ilişkili düşünülürek yapılmayan, FCN Blog'un hakkında şöyle bir yazı yazdığı ama yukarıdaki klipte göreceğiniz gibi yeşil sahalardaki oyuncular sayesinde artık bu oyunun, özellikle de gol sevinçlerinin eğlenceli bir unsuru haline gelen Michel TELO'nun
"Ai se eu te pego" şarkısını taşıyoruz. Şarkıyı asıl meşhur edenlerse, şu videoda göreceğiniz gibi, Milan'lı Pato, Robinho ve Thiago Silva. Şarkının orjinal klibi ve sözleri de aşağıda. Keyifli dinlemeler.






Ai Se Eu Te Pego

Nossa, nossa
Assim você me mata
Ai, se eu te pego,
Ai, ai, se eu te pego

Delícia, delícia
Assim você me mata
Ai, se eu te pego
Ai, ai, se eu te pego

Sábado na balada
A galera começou a dançar
E passou a menina mais linda
Tomei coragem e comecei a falar

Nossa, nossa
Assim você me mata
Ai, se eu te pego
Ai, ai se eu te pego

Delícia, delicia
Assim você me mata
Ai, se eu te pego
Ai, ai, se eu te pego



Not : 1. video FCNBlog 'un Youtube sayfası FCNBlogTV 'den alınmıştır.

Epic Fail...




"Valla helal olsun hocam.
Uzun zaman sonra böyle dolu dolu tribünler görüyorum Anadolu'da.
Bravo Samsun taraftarına"


Şansal Büyüka, dün akşam ki Maraton programında, Beşiktaş maçında tribünleri tamamen dolduran Samsunspor taraftarını överken. Bizce de helal olsun Samsun taraftarına ama, "daha 2 önce oynanan Ordu - Galatasaray maçında tribünleri dolduranlar Çinli miydi?" diye sormak lazım Şansal Büyüka'ya.

18 Aralık 2011 Pazar

Güzel Formalar 1


Bu sene Süper Lig'de pek çok takımımız forma konusunda iyi işler çıkardı. Bende bunu bugünden itibaren bloga taşımaya karar verdim. Ara sıra farklı ülkelerin takımlarına ait güzel formaları da taşıyacağız buraya elbette ama önce bizim takımlar. Yukarıda gördüğünüz formalar Orduspor ve Gençlerbirliği'nin bu sezon ki formalarından. Orduspor formasının gövdesinde, armasındaki 3 fındıktan oluşan yıldız deseni var. Gölgeleme tekniğiyle işlenmiş. Formaya hareket katmış.
Gençlerbirliği'nin forması için kısmen boyuna parçalı diyebiliriz. Böyle geçişli formaları seviyorum. Gençlerbirliği bu formayı, bugün oynadığı Manisa deplasmanında, doğru kombinasyon olan siyah şort - kırmızı çorap kombinasyonuyla giydi ki, sahada son derece şık duruyordu. Anadolu kulüplerimizden böyle güzel formalar ve doğru kombinasyonlar görmeye devam ederiz inşallah

1'den 2...



Neler oldu şu maçta öyle Güntekin?
Merak edip baktım. İddaa'da İlk Yarı / Maç Sonucu - 1'den 2'nin oranı 25.00. Şeytan dürtüpte bu bahsi kuponuna yazan, yanına da oranı iyi 2-3 garanti maç ekleyip 5 Lira'yı yatıran cüzdanı şişirdi. Neyse biz futbolun güzel yanına bakalım. Karabük'ün 2. ve 3. gollerine dikkat.

17 Aralık 2011 Cumartesi

En Büyük Kim?


Başlıktaki sorunun cevabı, yarın saat 12:30'da başlayacak olan FİFA Dünya Kulüpler Şampiyonası final maçının bitiş düdüğüyle belli olacak. 2009 yılında da bu kupayı kazanan Barcelona ile Brezilya'nın köklü kulübü Santos karşı karşıya gelecek. Futbol severlerin aynı zamanda Messi ve Neymar karşılaşması olarak gördükleri maç TRT Haber'den naklen yayınlanacak.

16 Aralık 2011 Cuma

Top 16 Yolunun Kısa Hikayesi


Dile kolay. Ön elemelerle başladı Euroleague serüveni bu takımın. Son derece zorlu takımlarla oynadığı maçları kayıpsız geçti Mahmuti'nin Aslanları. Sonra grup aşamasına geldi sıralar. Eurolegaue'de ilk senesini geçirecek olan bir takım için kolay bir gurup oluşmadı aslında. Barcelona ve Montepaschi Siena gibi güçlü, Unics Kazan, Union Olimpija gibi gelenek sahibi takımlar düştü gurubumuza. Ama öyle bir başladı ki bu takım sezona, herkes guruptan çıkacağına inandığını söylemeye başladı. Bizlerde öyle. Maçlar başladı. Takım, oyun, taraftar herşey muhteşemdi. Sonra kısa bir düşüş oldu, biraz endişe hissettik. Ama inancımızı kaybetmedik. Her maç tribünde binlerce aslan, sahada'da Mahmuti'nin Aslanları, son topa kadar birlikte savaştık. Ve nihayet çarşamba akşamı Abdi İpekçi'de oynadığımız son maçta Union Olimpija'yı 80 - 59 mağlup ettik ve EL'de mücadele eden Türk takımları arasında top 16'ya kalan ilk takım olduk. Ne desek, ne kadar gururlansak az. Bu takım çok daha iyi yerlere gelmeyi hakediyor; gelecek de. Şimdi sırada Top 8 hedefi var. Rakipler daha zorlu, maçlar daha sert olacak. Ama biliyoruz ki Mahmuti'nin Aslanları, son topa kadar taraftarıyla birlikte savaşacak.

Olimpija maçının ayrıntıları ve maç fotoğrafları Resmi Sitenin maç sonu raporu sayfasında.


Oyuncularımızın, teknik heyetin ve yöneticilerimizin maç sonu açıklamaları da şöyle. Özellikle Ender'in taraftarla ilgili söylediklerine dikkati çekmek gerek.

15 Aralık 2011 Perşembe

Ve Top 16'dayız.



Galatasaray MP, dün akşam oynadı, kazandı ve elemelerden geldiği Euroleague'de Top 16'ya kaldı. Maça dair ayrıntıları yarın yazacağız.
Siz şimdilik, şu maç sonu ortaya çıkan harika görüntülerin tadını çıkarın.

13 Aralık 2011 Salı

Sporun Notaları Vol 1...



Geçenlerde twitter'dan bir arkadaşım, Youtube'dan bir video paylaştı ve videoda çalan şarkının ne olduğunu sordu. Videoyu açıp dinlediğimde, şarkının yukarıda paylaştığım, 2000'li yılların başlarında Galatasaray için yapılmış, Ishtar Alabina ve Burak Aziz düeti olan Galatasaray Te Quiero şarkısı olduğunu gördüm. Vesile olsun deyip bu sayede blogta bir seri başlatmaya karar verdim. Bugünden itibaren haftada bir, başta Galatasaray için yapılmış şarkılar olmak üzere, dünya üzerinde kulüpler, futbolcular ve diğer sporcular için yapılmış şarkıları bulup sizlerle paylaşacağım. Haftaya yeni şarkıyı bekleyin. Şarkıyı MP3 olarak indirmek isteyenler şu adresi ziyaret edebilir.
Sözleri de aşağıda.

Vurulmusum bu renklere
Ölsem dönmem geriye
Biz hep sevdik, tek yürektik
Stadları inlettik

En la lucha hoy iremos
Con coraje adelante
Y seremos campeones
Amarillo y rojo soy

Zirvedesin sen, zirvede
Kalbimdesin sen kalbimde
Birliktesin sen benimle
Sevgin her yerde

Galatasaray şampiyon
Dört yil ard arda mutlu son
Taraftarıyla elele
Yine şampiyon

Vurulmuşum bu renklere
Ölsem dönmem geriye
Biz hep sevdik, tek yürektik
Stadlari inlettik

En la lucha hoy iremos
Con coraje adelante
Y seremos campeones
Amarillo y rojo soy

Galatasaray te quiero
Mi vida y mi amor sincero
Amarillo y rojo eres
Con gloria y honor

Top 16 İçin, Cimbom İçin...




Galatasaray bu sene basketbolda bir devrim yaptı. O devrimin bizi ne kadar güzel yerlere götüreceğine şahit olmak için yarın herkes Abdi İpekçi'de olmalı. Barcelona maçı kadar önemli, ve psikolojik olarak kritik bir maç. Asıl bu maçta yer almalısın takımının yanında. Yarın, saatler 19:15 olduğunda, Abdi İpekçi'de ilk üçlü 12 bin kişiyle çekilmeli.
Biletler burada. Maç günü gişelerden de satış olacak.
Durma, koş YENİLMEZ ARMADA'YA.





Not : Görsel ultrAslan.com sitesinden alınmıştır.

Bir 3'lükte Kansere Merve...


Az önce twitter'da geldi tatsız haber. Galatasaray'lı kardeşimiz Mustafa'nın (twitter'da ftw1905 )ilk olarak duyurduğu olaya hemen destek geldi elbette. Fenerbahçe alt yapısında oynayan genç kardeşimiz Merve Bodur için şimdilik ultraslan, salsabasket, basketbolig ve GSfans.org destek duyuruları yayınladı. Bireysel yayınlarda var elbette. Merve ile ilgili son bilgi, tedavisinin hastanede gerçekleştirilen ilk kısmını tamamlayıp evine çıktığı şeklinde. Tedaviye evinde devam edilecek. Dileğimiz Merve'nin bir an önce sağlığına kavuşması ve bu kötü günleri geride bırakması. Biz Merve'nin elini tutmaktan vazgeçmeyeceğiz, o'da hayata tutunmaktan vazgeçmeyecek.


Edit - Düzeltme ve Özür : Haberin metninde "Galatasaray'lı kardeşimiz Mustafa'nın (twitter'da ftw1905 )ilk olarak duyurduğu" şeklinde verdiğimiz bilgi yanlış anlaşılma nedeniyle blogada yanlış yazılmış. Post'un altına yapılan yorumlarda da göreceğiniz gibi haberi ultrAslan.com vasıtasıyla asıl ilk duyuran İbrahim arkadaşımızdır. Düzeltir, özür dileriz.

11 Aralık 2011 Pazar

Futbolun Dili : Tribün


Futbolu sevdiğini, futbola gönül verdiğini, tribünde maç izlemeyi sevdiğini söyleyen kaç kişi bilir bunu emin değilim. Ama ben biliyorum, ve kayıtlara geçmesi için şu an buraya yazıyorum ya, bu yeter.
5 yaşından beri maç izlediğim, Bal-Kes'imin köhne, bakımsız ama yakışıklı stadında, tribünlerin birbirleriyle anlaşmak için kullandığı ilginç bir yöntem vardır. Stadta tezahüratı yönlendiren ve Teksas tribününde yer alan 10Kolikler, kapalı tribünle karşılıklı tezahürat yapmak istediğinde "kapalı...kapalı...kapalı" diye bağırır. Kapalıda oturanlarsa, mesajı aldıklarını ve tezahürata hazır olduklarını belirtmek için karşıya el sallar ve kısa bir alkış tutarlar. Sonrasında, önce Teksas'tan sonra da kapalıdan yükselir "Bal...bal...balkesler" yada "kırmızııı...beyaaazz...şampiyooonn...Baalkeees" sesleri. Bu, 10Koliklerin stadtaki bütün tribünlere; karşı açıklara, yan taraflara, alt taraflara seslenip; diğer tribünlerinde aynı şekilde, el sallayıp kısa bir alkış tutarak karşılık vermesiyle devam eder. Kısacası; tribün bir kültürdür; dilini bilmeyen o'nu anlayamaz.



Not : Fotoğraf Balıkesirspor.web.tr sitesinden alınmıştır.

Futbolun Dili : Tribün

Futbolu sevdiğini, futbola gönül verdiğini, tribünde maç izlemeyi sevdiğini söyleyen kaç kişi bilir bunu emin değilim. Ama ben biliyorum, ve kayıtlara geçmesi için şu an buraya yazıyorum ya, bu yeter.
5 yaşından beri maç izlediğim, Bal-Kes'imin köhne, bakımsız ama yakışıklı stadında, tribünlerin birbirleriyle anlaşmak için kullandığı ilginç bir yöntem vardır. Stadta tezahüratı yönlendiren ve Teksas tribününde yer alan 10Kolikler, kapalı tribünle karşılıklı tezahürat yapmak istediğinde "kapalı...kapalı...kapalı" diye bağırır. Kapalıda oturanlarsa, mesajı aldıklarını ve tezahürata hazır olduklarını belirtmek için karşıya el sallar ve kısa bir alkış tutarlar. Sonrasında, önce Teksas'tan sonra da kapalıdan yükselir "Bal...bal...balkesler" yada "kırmızııı...beyaaazz...şampiyooonn...Baalkeees" sesleri. Bu, 10kKoliklerin stadtaki bütün tribünlere; karşı açıklara, yan taraflara, alt taraflara seslenip; diğer tribünlerinde aynı şekilde, el sallayıp kısa bir alkış tutarak karşılık vermesiyle devam eder. Kısacası; tribün bir kültürdür; dilini bilmeyen o'nu anlayamaz.

9 Aralık 2011 Cuma

Bölük...Pörçük. Bir Hayatın Öyküsü!


"... Yıllardan beri Necdet Çobanlı adına duyduğum saygının yanına, sevgi de eklendi. Bu sevgi, 1988 Avrupa Şampiyonası sırasında Münih'te perçinlendi. 1990'da Dünya Kupası için Roma'da buluştuğumuzda iki candan dosttuk artık. Roma'daki dostluk da geride kaldı.
Ağabey, kardeş olduk. Bugün hala öyleyiz. Necdet Ağabeyin rahatlıkla bir biyografik roman olacak hayatının önemli bir bölümünü yakından biliyorum. Bu yüzden anılarını yazma kararını verince onu şiddetle destekledim. Bir gün evime geldiğimde, kapımın tokmağına asılı naylon
torba içinde bir dosya buldum. İçinde şu anda elinizde bulunan kitabın müsveddeleri vardı.
Kader bizi Necdet Ağabeyle komşu yapmıştı sonunda. Bana gelmiş, evde bulamayınca kapıya bırakıp gitmişti. Dosyayı açtım, bir nefeste okudum. Bir nefeste. Necdet Ağabey, gerçekten bir övünme kitabı yazmamıştı. "Bölük Pörçük" anılarının içinde, yanlışları, hataları, hatta saçmalıkları dahi vardı çekinmeden anlattığı. "Ben işte buyum" diyordu. "Doğrularım, eğrilerimle ben buyum işte." Bazen güldüm, bazen kızdım, bazen öfkelendim. Ama sayfalar birbiri ardına erirken, hiç bilmediğim pek çok şeyi de öğrendim. Necdet Ağabeyin şirin yazıları bir tarih notuydu aynı zamanda. Sonra telefon etti. "O notları sana okuyasın diye değil, önsöz yazasın diye bıraktım, ağa" dedi. "Yazar mısın lütfen?" diye o anlatılmaz kibarlığı ve nezaketi ile devam etti. Nasıl yazmazdım ki. 35 yıldan beri durmadan yazıyorum. Necdet Ağabeyin "Bölük Pörçük" anılarına önsöz yazmak, en keyifle ve gururla yaptığım işlerden biri. Az sonra sizleri, Necdet Ağabeyle başbaşa bırakacağım. Ama, veda etmeden eklemek istediğim bir şey var. Çok iyi bildiğim, söylemeden edemeyeceğim bir şey: "Necdet Çobanlı'nın, Necdet Çobanlı olması."

Hıncal Uluç"

______________________________________________

Böyle anlatıyor kitabın önsöz'ünde Necdet ağabey'ini Hıncal Uluç. Bizim, Necdet Çobanlı'yı ve kitabını buraya taşıma sebebimizse o'nun Galatasaray ve Türk sporu adına çok önemli kişiliği.
1921 yılında Arapkir'de dünyaya gelen Çobanlı, 1957-58 yıllarında Galatasaray'da genel sekreterlik yaptı. FIFA'ya üye ilk Türk spor adamı olan Çobanlı, Türk futboluna yönetici ve spor yazarı olarak da hizmet verdi. "Galatasaray'dır bugüne getiren beni" diyen bu değerli spor adamının kitaplarını, şiirlerini ve hakkında çok daha fazlasını internette rahatlıkla bulabilirsiniz. Spor tarihini araştırmayı ve okumayı sevenlerdenseniz, Çobanlı'nın kitapları tam size göre. Keyifli okumalar.

Şike İddianamesi Kabul Edildi!


Bugün bloga farklı ve güzel şeyler yazacaktık ama, öğlen saatlerinde basına ve medyaya yansıyan haberlerle birlikte iş değişti. Kısa süre önce, savcının iddianameyi tamamlayıp mahkemeye göndermesiyle hızlanan süreçte, iddianamenin bugün mahkeme tarafından kabul edilmesiyle kısmen sona gelindi. Artık tüm yetkili kurum ve kişiler karar aşamasında.
İddialarsa çok ciddi.

- Aziz Yıldırım'ın, görev alacak hakemlerin Fenerbahçe aleyhine karar vermemeleri için hakem atamalarına karıştığı,

- Bülent Uygun'un sadece Eskişehir maçlarında değil, diğer takım maçları için de Fenerbahçe lehine çalışmalar yaptığı,

- TFF Başkanvekili Göksel Gümüşdağ'ın şike anlaşması yapmakla suçlandığı,

- Şekip Mosturoğlu'nun, TFF içerisindeki bağlantılarını kullanarak suç örgütü adına menfaat elde etmeye çalıştığı,

- 8 kulüple ilgili, suça karıştıklarına dair net iddialar ve bilgiler var.


TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar, konuyla ilgili sıcağı sıcağına yaptığı ilk açıklamada;
"Bu sezonun bu şekilde devam edeceğini belirtmiştik. Kulüplerden ve şahıslardan savunma alacağız. Şahıslarla ilgili kararımızı hemen, kulüplerle ilgili kararı da sezon sonunda vermek istiyoruz. Artık gizlilik kalktığı için en süratli şekilde spor hukuku açısından kararımızı açıklayacağız" dedi. Kamuoyunda "Şike Yasası" olarak bilinen "Sporda şiddet ve düzensizliği önleme yasası" nın, yarın meclis genel kurul'unda yeniden görüşülüp oylanacağını, ve siyasilerin yasayı köşke aynen geri gönderme kararı aldıklarını hatırlarsak, süreci bundan sonra daha dikkatle takip etmek gerek. İddianameyi, bugün itibariyle internetten rahatlıkla bulup indirebilirsiniz. İddianame ve şike soruşturması ile ilgili düşüncelerinizi paylaşmak isterseniz, GSFans.org | Şike iddianamesi kabul edildi başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

8 Aralık 2011 Perşembe

2 İyi 1'de Kötü...


Son anda olmadı. Çok istedik Galatasaray'ın zaferleriyle dolu bir hafta yaşamayı ama Montepaschi Siena taş koydu. Dün Fenerbahçe galibiyetiyle başlayan Galatasaray haftası, bugün Dişi Aslanların 75-67'lik ZVVZ USK Prague galibiyetiyle sürdü. Kızlarımız bu galibiyetle birlikte, grupta 8 galibiyet - 1 mağlubiyet ve 17 puanla yeniden lider. Finali Mahmuti'nin Aslanları yapacaktı. İtalya'da ki maçta yenildiğimiz Siena'yı yendiğimiz taktirde Top 16'yı garantiliyorduk. Kalan maçlar formalite icabı oynanacaktı. Ama dedik ya; son anda olmadı.
Yine muhteşem bir atmosferde oynanan karşılaşmayı, "önde olduğumuz maçı elimizde tutma telaşı, kaçan serbest atışlar ve hakemlerin 4 tane çok kritik hatalı kararı yüzünden" kaybettik.
Sağlık olsun. Bu takımın bu kadar kısa sürede geldiği noktayı düşünürsek, ne olursa olsun ayağa kalkıp alkışlamamız gerektiğini söylemek yanlış olmaz. Günün son güzel haberiyse kadın voleybolcularımızdan geldi. Takımımız CEV Cup 2. tur 2. maçında, Güney Kıbrıs temsilcisi Apollon Limassol'u 3-0 mağlup ederek son 16'ya kalmayı başardı.Tüm takımlarımız lig ve Avrupa mücadelelerinde yollarına aynen devam ediyorlar. Galatasaray armasını zirveye taşımak ve bizi gururlandırmak için.

2 İyi 1'de Kötü...

Son anda olmadı. Çok istedik Galatasaray'ın zaferleriyle dolu bir hafta yaşamayı ama Montepaschi Siena taş koydu. Dün Fenerbahçe galibiyetiyle başlayan Galatasaray haftası, bugün Dişi Aslanların 75-67'lik ZVVZ USK Prague galibiyetiyle sürdü. Kızlarımız bu galibiyetle birlikte, grupta 8 galibiyet - 1 mağlubiyet ve 17 puanla yeniden lider. Finali Mahmuti'nin Aslanları yapacaktı. İtalya'da ki maçta yenildiğimiz Siena'yı yendiğimiz taktirde Top 16'yı garantiliyorduk. Kalan maçlar formalite icabı oynanacaktı. Ama dedik ya; son anda olmadı. Yine muhteşem bir atmosferde oynanan karşılaşmayı, "önde olduğumuz maçı elimizde tutma telaşı, kaçan serbest atışlar ve hakemlerin 4 tane çok kritik hatalı kararı yüzünden" kaybettik. Sağlık olsun. Bu takımın bu kadar kısa sürede geldiği noktayı düşünürsek, ne olursa olsun ayağa kalkıp alkışlamamız gerektiğini söylemek yanlış olmaz. Günün son güzel haberiyse kadın voleybolcularımızdan geldi. Takımımız CEV Cup 2. tur 2. maçında, Güney Kıbrıs temsilcisi Apollon Limassol'u 3-0 mağlup ederek son 16'ya kalmayı başardı. Tüm takımlarımız lig ve Avrupa mücadelelerinde yollarına aynen devam ediyorlar. Galatasaray armasını zirveye taşımak ve bizi gururlandırmak için.

Tertemiz...Şikesiz!


Dün akşam; başta Türkiye olmak üzere, dünyanın dört bir yanında "Dünya Derbisi" sıfatıyla tanımlanan bu maçı izleyen herkes için, pek çok anlamda farklı bir akşamdı. Derbinin hafta içine denk gelmesinden dolayı günler öncesinden farklı eksenlerde ama kesinlikle futbol çerçevesinin dışında konuşulmaya başlanması, dün akşam başta Galatasaray taraftarının hem maç öncesi yaptığı muhteşem görsel şov, hem maç sırasındaki "centilmence" ve çılgınca desteği, hemde Galatasaray'ın tüm futbol kamuoyunu hemfikir olmaya iten muhteşem oyunu ve galibiyeti sonrası son buldu. Fatih hocanın, sanki bu maçı bekleyen tüm Galatasaray taraftarlarıyla tek tek konuşmuşcasına kafalardaki ilk 11'i sahaya sürmesi, Emre'ye Gençlerbirliği maçında oyuna girdikten sonraki performansının ödülü olarak formayı vermesi, sahaya müthiş bir hücumcu kadroyla çıkması ve hepsinden önemlisi takımı her anlamda bu maça kusursuz şekilde motive etmesi ders niteliği taşır.


Derbide yıllardır süren Fenerbahçe üstünlüğünü ciddi manada kırmak ve rüzgarı kendi tarafımıza döndürmek için her şey hazırdı. Herşey bizim lehimizeydi ve bunu kullanmalıydık. Başardık. Biz dün akşam sadece bir maç kazanmadık. Yıllar sonra yeniden kendimize olan güvenimizi kazandık. Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, üzerimizdeki formanın ve göğsümüzde taşıdığımız armanın bize kattığı gücü hatırladık. Biz dün akşam "GALATASARAY" olduğumuzu hatırladık.


Eboue sakatlandığında, acısı yüzüne yansısa da oyundan çıkmak istememesi, Emre'nin oyundan çıkarken formasını çıkarıp tüm stada göstererek "ben burdayım artık" demesi, gollerden sonra saha içindeki oyuncularımızın ve kulübedekilerin bir bütün olması, maç sonu, oyuncularımızın sevinçlerini tribünlerle paylaşırken yaptıkları şov tam anlamıyla bir bütünlüğün ve aidiyet duygusunun eseridir. Galatasaray artık ayağa kalkmıştır. Koşmaya başlamak için hazırlanın.



Maç yorumlarınız için, GSFans.org | STSL | 14.Hafta | Galatasaray 3-1 Fenerbahçe özel maç başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

6 Aralık 2011 Salı

Galatasaray'lı Ünlüler...



Galatasaray'lı bir kardeşimiz üşenmemiş, şöyle bir çalışma yapmış. Listede kimler yok ki? Arzuhan Doğan Yalçındağ ve eşi Mehmet Ali Yalçındağ. Coca Cola CEO'su Muhtar Kent, Mehmet Barlas, Enka Holding'in kurucusu Şarık Tara, Vestel'in sahibi Ahmet Nazif Zorlu, Ata Demirer, Okan Bayülgen. Büyük ustalar Nejat Uygur, Metin Akpınar, Şener Şen. Genç sinemanın yakışıklıları Alp Kırşan ve Arda Kural. Babası Galatasaray Lisesi Mezunu, Yeşilçam'ın sevilen sanatçısı Tanju Korel'in kızı Bergüzar Korel Ergenç, Demet Akbağ, Yeşilçam'ın altın çocuğu Göksel Arsoy. Türk sinemasının sultanı Türkân Şoray, Barış Manço, Bulutsuzluk Özlemi'nin eskimeyen solisti Nejat Yavaşoğulları, Fikret Kızılok, Mor ve Ötesi'nin solisti Harun Tekin, Nev, Tarık Akan, Kenan İmirzalioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ. Spor ekranının en güzel yüzlerinden Burcu Esmersoy. Oğuz Tongsiz, Kaan Kural, Talay Erker, Hasan Cemal, İskender Baydar. Türkiye'nin "Deprem Dede"si Ahmet Mete Işıkara. Ekonomi profesörü Asaf Savaş Akat, Semih Saygıner, Tan Sağtürk, Elvan Abeylegesse ve daha bir çok isim. Videoyu izlerken gurur duymadım dersem yalan olur. O zaman bir kez daha "İYİ Kİ GALATASARAY'LIYIM".

Spor Hariç Vol 3...



arkadaş sen bu değilsin
görünüş sadece giysin
arkadaş niye gücendin
alıştım karıştım ben sana
rüyanda görsen inanma

arkadaş sen bu değildin
bilmem sadece ismin
arkadaş niye değiştin
alıştım karıştım ben sana
rüyanda görsen inanma

arkadaş sen bu değilsin
yaşın sadece fikrin
arkadaş niye gücendin
alıştım karıştım ben sana
rüyanda görsen inanma

sana boynumuz eğri sanma
hakkımızı gelir alırız zorla
saklayacak yüzüm yok
rüyanda görsen inanma
______________________________

Duman / Rüyanda Görsen İnanma.
Şahane yol şarkısı olur deplasmanda.

Taraftarınla Birlikte Savaş...


Büyük maç'a sadece 1 gün kalmışken Galatasaray taraftarı'da çalışmaya devam ediyor. Önce ultrAslan'ın site girişi için yaptığı çalışma, ardından resmi sitenin giriş introsu, ve şimdi de Galatasaray Sözlük'ün çalışması. Hepsi birbirinden güzel, hepsi, birbirinden başarılı. Emeği olanları alnından öpüyorum. Bu sefer kaçışın yok Fener.

5 Aralık 2011 Pazartesi

12 Dev Adam'a Kolay Grup


12 Dev Adam'ın 2013 Avrupa Şampiyonası elemelerinde mücadele edeceği rakipler belli oldu. Ay yıldızlılar, İtalya, Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve Belarus ile (F) grubunda mücadele edecek. Kuraya seri başı olarak 1. torbadan katılan 12 Dev Adam için kolay bir grupta yer buldu diyebiliriz.

24 takımın mücadele edeceği 2013 Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası'na, ev sahibi Slovenya ile İspanya, Fransa, Rusya, Makedonya, Litvanya, Yunanistan ve Büyük Britanya direkt olarak katılacak.

Kalan 16 takım ise 31 ülkenin 5'i 5'li, biri de 6'lı olmak üzere toplam 6 grupta mücadele edeceği ''EuroBasket 2013'' elemeleri ile belirlenecek.

Eleme gruplarını ilk 2 sırada tamamlayan takımlar ile üçüncü sırayı alan en iyi 4 ekip de Slovenya vizesi alacak. Şampiyonada diğer gruplar ise şu şekilde oluştu;

A Grubu: Sırbistan, İsrail, Karadağ, Estonya, Slovakya, İzlanda
B Grubu: Almanya, Bulgaristan, İsveç, Azerbaycan, Lüksemburg.
C Grubu: Hırvatistan, Ukrayna, Macaristan, Avusturya, Kıbrıs Rum Kesimi.
D Grubu: Gürcistan, Bosna-Hersek, Letonya, Hollanda, Romanya.
E Grubu: Finlandiya, Polonya, Belçika, İsviçre, Arnavutluk,

Ders : Bilerek Konuşalım!


Başkan Ünal Aysal’dan Açıklama

Dünkü TV programında da belirttiğim gibi Kayserispor’da top koşturan Amrabat’la Galatasaray SK olarak ilgimiz 30 Kasım 2011 tarihinde 2. Başkanımız Ali Dürüst’ün Kayserispor Başkanı Recep Mamur’la yaptığı telefon konuşmasında Kayserispor Kulübü yönetimine resmi olarak aktarılmıştır. Sayın Başkan’ın böyle bir transferi düşünmediğini belirtmesi üzerine konu, Kayserispor’da bir karar değişimi olmadığı sürece gündem dışına alınmıştır. Kayserispor menajeri Süleyman Hurma’nın bu telefon görüşmesinden haberi olması gerekirdi.

Her iki camianın da bilmesini isterim ki, bir kulüple resmi mukavelesi olan bir sporcuya kulübü dışında bir teklif götürmemiz söz konusu değildir.

Ünal Aysal
Galatasaray Spor Kulübü Başkanı

_____________________________________

Başkan Ünal Aysal'ın, dün akşam TRT 1'de katıldığı Stadyum programında, Amrabat ile ilgili bir soruya verdiği cevap sonrası, Kayserispor Genel Menejeri Süleyman Hurma bir açıklama yaptı ve Galatasaray'ı TFF'ye şikayet ettiğini söyledi. Bunun üzerine başkan Ünal Aysal bugün, resmi site aracılığıyla yukarıdaki açıklamayı yaptı. Özetle; "sizin birbirinizden haberiniz yoksa bana ne" demeye getirmiş, ayarı vermiş.

4 Aralık 2011 Pazar

Seri...


Engelsiz Aslanlar 111 - 26 Şanlıurfa (Basketbol)

Antalya Bşb 76 - 88 Galatasaray MP (Basketbol)

Galatasaray MP 86 - 73 Optimum Ted Ankara (Basketbol)

Galatasaray 3 - 0 Beşiktaş (Voleybol)

Gençlerbirliği 0 -1 Galatasaray (Futbol)


Gördüğünüz tablo Galatasaray takımlarının bu haftasonu sergiledikleri performans. Gurur duymak için ne güzel bir sebep. Post'u güzel bir motto'yla bitirelim;

5'i bir yerde sıra Fener'de...

3 Aralık 2011 Cumartesi

Bank Asya 1. Lig...1.Lig Bank Asya



Video, NTVSpor'da yayınlanan "Yenilsen de Yensen de" programının bugünkü bölümünden. Sadece izleyin. Ayarın kralı var orada.

Euro 2012'de Final Grupları Belli Oldu



Euro 2000'den bu yana geçen 11 yılda, kaçırdığımız 4. büyük organizasyon olan Euro 2012'nin final kuraları dün çekildi.
Gruplar şu şekilde;

A GRUBU: Polonya, Rusya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti
B GRUBU: Hollanda, Almanya, Portekiz, Danimarka
C GRUBU: İspanya, İtalya, Hırvatistan, İrlanda
D GRUBU: Ukrayna, İngiltere, İsveç, Fransa

A grubu şampiyonanın en dengeli grubu gibi. Polonya dışında diğer 3 takımda üst tura çıkmaya aday.

C grubunda lider olarak favori şüphesiz son dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya. İtalya ve Hırvatistan'ın neler yapacağını ise oldukça merak ediyorum açıkçası.

D grubu'da İngiltere ve Fransa'nın favori görüldüğü bir grup ancak Fransa'nın son dünya kupasında yaşadığı travmayı halen atlatamadığını düşünürsek İsveç'in potaya girme şansı bir nebze artıyor.

B grubunu sona bıraktık çünkü her turnuvanın bir "ölüm grubu" vardır.
Bu şampiyonanın ölüm grubu'da B grubu. 4 takımın da grup lideri olabileceği bir grbun maçlarını izlemek büyük keyif olacak.

Turnuvanın tarihi 8 Haziran-1 Temmuz. Şampiyonada mücadele eden 16 takımdan, gruplarında ilk iki sırayı alan takımlar çeyrek finale yükselecek.

Sahanın En İyisi İmzayı da Attı!


Eksiklerle ve soru işaretleriyle gitti Cimbom Başkent'e. Rakip, ligin sürpriz yapmayı seven ve iyi futbol oynayan ekiplerinden Gençlerbirliği'ydi. Büyük bir keyifle izledim bu sefer maçı. Genel olarak iyiydik. Özellikle takım savunması çok iyiydi. Orta alanda da iyi pas yaptık. Gençlerbirliği gibi sürpriz yapmayı seven takımlara karşı topu ayağında tutmak çok önemlidir. Oyuncu bazında da dikkatimi çeken isimler var.

1 - Gökhan Zan : Sakatlıkan çıkan ve uzun süredir oynamayan bir oyuncudan böyle bir performans beklemezdim. Savunmada çok dikkatliydi, bölgesini iyi kapattı, kademelere çok iyi girdi. Rakibe top bırakmadı.

2 - Hakan Balta : Terim gelince birşey oldu bu adama. Sezon başından beri gayet iyi. Bugün işin savunma kısmında çok dikkat çekiciydi. Karşısında bu ligin en iyi 5 kanat oyuncusundan biri olan Hurşut olmasına rağmen o'na pek hücuma çıkma şansı tanımadı. Hurşut'un orta saha çizgisinden öteye geçebildiğini çok az gördüm. Hücum kısmında da gayet iyiydi. Eskiye oranla daha çok ileri çıkıyor ve daha hızlı geri dönüyor. Ters kademeleri de çok iyiydi bugün.

3 - Eboue : Son 3 haftadır çok iyi. Her geçen gün üstüne koyuyor ama bugün bana göre sahanın en iyisiydi. Gol attığı için değil çalışkanlığı ve savunma becerisi için. Beşiktaş maçından olanlardan sonra taraftarın o'na sahip çıkması, destek olması o'nu çok olumlu etkilemiş. Fazlasıyla belli oluyor.

4 - Melo : Önceki maçlara oranla biraz hareketsiz kaldı ve çok geride oynadı bugün ama yine de görevini yaptı. Orta alanda toplara ilk basan isimdi.

5 - Sercan : Çift forvetli sistemde sağ ön tarafa yakın olmak koşuluyla oynadığında faydalı olacağı belli oldu ama kesinlikle tek forvet oynayabilecek bir oyuncu değil. En büyük artısı, golde de gördüğümüz gibi; kontrol + pas ve tek pas oynamayı biliyor ve gayet iyi yapıyor.

6 - Emre Çolak : Hiç kendimizi yormayalım, bundan sonra direk Riera'nın yerine oynasın bence. Oyuna girdikten sonraki 15 dakika boyunca, Riera'nın oyunda kaldığı 50 dakikadan daha faydalıydı. Gol öncesi sol dipte ısrarla topu bekleyip, top boşa çıkınca beklemeden orta yapması güzeldi.

7 - Baros : Çıkarken yine sekiyordu. Sakatlanma pahasına, herşeyini ortaya koyarak oynuyor. Gol atamasa bile attırmak için çabalıyor. Rakip defansı yine çok zorladı. Böyle bir oyuncuya sahip olduğumuz için çok şanslıyız.

Maçın özeti;




Şimdi sırada Çarşamba günü oynayacağımız Fenerbahçe maçı var. Derbi öncesi önemli bir moral faktörü oldu bu galibiyet. Dilerim seriye çarşamba günü kaldığımız yerden devam ederiz.

2 Aralık 2011 Cuma

Gripin'den Galatasaray'a 10 Numara Marş



Ali Sami Yen'in zafer yolunda
Yüreğimdeki Metin Oktay ruhuyla
Durmayacağım, söz veriyorum sana
Varlığım feda olsun arman uğruna

Sonuna kadar sadığım yeminime
Namusum, şerefim ve bu renkler üstüne

Nakarat (En güzel kısmıda burası )
Adında gururum saklı, renklerinde cesaret (asalet)
Sensiz olmaz GALATASARAY
Herşey değişse de birgün
Karşılıksız sevgim...kalbimin durduğu an'a kadar.


Gripin'in kısa bir süre önce açıkladığı, Galatasaray için yaptıkları marş. Özellikle nakarat kısmı çok güzel. Fenerbahçe maçında tribünlerde söylendiğini hayal ediyorumda...

29 Kasım 2011 Salı

Buz Adam F1'e Geri Döndü!


Ve nihayet, ben dahil tüm F1 fanatiklerinin duaları kabul oldu ve Kimi Raikkonen F1'e geri döndü. Finli pilot, eski Renault şimdi ki Lotus Renault takımıyla 2 yıllık sözleşme imzaladı. Haberin ayrıntıları için şöyle buyurun. Kimi'nin F1'e geri dönüşü ile ilgili ilk açıklamaları ise şurada.
Hadi gözümüz aydın.

27 Kasım 2011 Pazar

DNA!


"Bunların DNA'sına bak insanlık göremezsin, yoktur bunlarda.
Bunların hepsi birer sürüngen.
Bunlar gibilere insan denilebilir mi Allah aşkına?"


Mustafa hocanın, dün akşam ki Galatasaray-Sivas maçı sonrası
Lig TV'de, kadınlarımıza şiddet uygulayanlarla ilgili sözleri.

Bal - Kes Gol Gol Gol...


Güzel, güneşli bir Nisan günüydü Bal-Kes'imin son maçına gittiğimde.
4 yıldır mücadele ettiğimiz 3.lig'den nihayet 2. lige çıkmıştık. Zor ama mutlu biten bir sezondu hepimiz için. Önümüzde daha zorlu yeni bir yol vardı şimdi; ve biz yeni umutlarla girdik 2. lig'deki ilk sezonumuza.
Ve ben nihayet, 11. haftası oynanan sezonda bugün kavuştum Bal-Kes'ime. 5 yaşından beri maç izlediğim o stada ilk kez gidiyor gibiydim. Keyifli ve heyecanlı. Bıraktığım gibiydi sanki herşey. Hava yine güzeldi ve güneşliydi. İnsan 5 yaşından beri bir stadta maç izliyorsa, bir süre sonra uğurlu saydığı bir yer ediniyor kendine. Ben yıllardır skorbord (şimdi videobord olmuş) tarafındaki açıkta, hep aynı yerde izlerim maçları. Geçtim yine her zaman ki yerime. Takımlar çıktı, Bal-Kes tribüne çağırıldı ve ilk düdükle beraber ilk tezahürat başladı. "OoooOOOoooo...1...2...3...BALKESLER...LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAAAAAAAAAAAAAAYYY." Çok özlemişim. Artık dikkatimi maça verme zamanı. Ara sıra Onkoliklerin tezahüratlarına eşlik ederek, takımın orta sahadaki iyi oyununa, güzel paslaşmalarına ve mücadelesine "aferin oğlum aferin" diyerek ve gol bekleyerek geçti ilk yarı. Gol yoktu; ama olsun...oyun güzeldi, takım gerçekten iyiydi. "İkinci yarı atarız biz bunlara" manyelimi "1 gol atsak devamı çorap söküğü gibi gelecek İsot" la karşılıyor babam. 2. yarı başlıyor. Takım yine iyi, Mesut hoca çok zekice bir değişiklikle müdahale ediyor oyuna. Hücumda daha da hareketli oynamaya başlıyoruz. Pozisyonlar arka arkaya kaçıyor. Dakika 75 olmuş, zaman bizimle beraber tempo yapıyor sanki. 10 dakikada kaçan 3 pozisyon daha. Maç bitmek üzere. "Gitti 3 puan" a bağlamak üzereyiz ruh halini. 4. hakem maç sonuna 4 dakika eklendiğini gösteriyor.
"4 dakika daha, hadi 1 gol be" derken Ali'nin kafa vuruşu kalecinin kucağında kalıyor. Zaman çalıyor kaleci, 2 dakika daha gidiyor. Degajı yapıyor, topu kapıyoruz. Abartısız 1 dakika boyunca pas yapıyoruz. "Gerçekten" son sanş, kanattan ortalıyor bizim sağ bek. Kale sahası içinde biri vuruyor topa. Karambolde görmek zor. Savunmadan dönüyor, ikinci kez vuruyor bizden biri. Stadtan yükselen "gooooooollllll" sesini bütün Bahçelievler duymuştur. Maçtan sonra eve, gole nasıl sevindiysem artık; ağrıyan bir kol ve bir yere çarptığım için acıyan dizimle dönüyorum. Dizim hala acıyor, kolum hala ağrıyor. Ha birde; sesim kısık. Ama Bal-Kes'im ikinci ve liderle arasında 1 puan var. Bank Asya'ya az kaldı.

24 Kasım 2011 Perşembe

Murphy Futbol'a El Atmış...


Bana göre bir Murphy kanunu sayılmalıdır çünkü çok ilginçtir, çoğunlukla gerçek olur ve futbolla ilgilidir. Ne mi? Atamayana atarlar.

Dün akşam Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Shaktar Donetsk - Porto maçı'da bunu bir kez daha kanıtlar nitelikteydi. Shaktar dün akşamki maçta; yüzde 60 oranında topa sahip oldu, 14 net gol pozisyonuna girdi, 9 kez korner kullandı, 6 kaleyi bulan isabetli şut çekti ama maçı kazanan 2-0'lık skorla Porto oldu. Shaktar - Porto maçı da, istatistik biliminin anasını ağlatan maç olarak futbol tarihi kayıtlarındaki yerini aldı. Ayağa kalkıyor, ceketimi ilikliyor, saygılar sunuyorum Murphy.

Koç Murat Özyer Söyleşi'si!


"Koç Murat Özyer. Galatasaray erkek basketbol takımının tarihinde, yakın geçmişte elde edilen başarılarda büyük payı olan, ve şu anda TB2L'de Optimum TED Kolejliler' in başında bulunan değerli hoca. Önceki gün, twitter hesabından Balıkesir'de olduğunu yazınca hemen olaya müdahil oldum tabii. Kendisine "ne kadar daha burada olduğunu" sorduğumda, "yarın (dün) 16:30'da salondayım" deyince bize de Kurtdereli Spor Salonu yolu göründü. Şanslıydık, güzel ve çekişmeli bir basketbol maçı izledik. Maçtan önce sözümüzü aldık, maçtan sonra da söyleşimizi gerçekleştirdik..."

Bu cümlelerle başlıyor GSFans.org'un Murat Özyer söyleşisi. Basketbol İkinci Ligi' nden başında bulunduğu TED Kolej'e, Galatasaray'dan Türk basketboluna ve NBA lokavt'ına kadar bir çok şey konuştuk hocamızla. Söyleşinin devamı GSFans.org Özel | Murat Özyer ile Türk Basketbolunu Sizler İçin Konuştuk... başlığımızda. Keyifli okumalar.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Basketbol'da Avrupa Sahnesi...


Kısa bir aranın ardından, yeni bir basketbol'da Avrupa Kupaları haftasındayız. Dün akşam Beşiktaş Milangaz, Türk Telekom ve Pınar Karşıyaka'nın Euro Challenge maçlarıyla başladık. İyi de başladık, 3'te 3 yaptık. Beşiktaş Milangaz, NBA patentli yıldızı Deron Williams'ın resmen patlama yaptığı ve 50 sayıya ulaştığı maçta, Alman ekibi Göttingen'i 105-94 mağlup etti. Maçın ayrıntıları şurada. Gecenin bir diğer güzel haberi de İzmir'den geldi. Pınar Karşıyaka, bir başka Alman ekibi Telekom Baskets Bonn'u 66-65 yenerek gruptaki ikinci galibiyetini aldı. Pınar Karşıyaka'da Birkan Batuk ve Stonajeviç öne çıkan isimler oldular. Bu maçın ayrıntıları içinde böyle buyrun lütfen. Gecenin son galibiyeti ise başkent ekibi Türk Telekom'dan geldi. Mavi-beyazlılar, Belarus ekibi BC Minsk 2006'yı 93-74 mağlup etti. Haberin ayrıntıları için tıklayın. Şimdi gözler Euroleague'e çevrilmiş durumda. Galatasaray Medical Park hem kadınlarda hemde erkeklerde önemli maçlara çıkacak. Kadınlar Eurolague'de yoluna kayıpsız devam eden Galatasaray Medical Park kadın basketbol takımı, bugün sahasında favori takımlardan İspanyol Ekibi Ros Casares'i ağırlayacak. Erkek takımı ise Polonya deplasmanına gidiyor ve rakip Asseco Prokom. Haftanın diğer önemli maçları ise Anadolu Efes - Partizan ve Caja Laboral - Fenerbahçe Ülker. Güzel başlayan bu hafta güzel bitsin diyelim ve kendimizi basketbol ateşinin kollarına bırakalım.

22 Kasım 2011 Salı

Spor Hariç Vol 2 ...



Dedik ya daha önce, hep spor yazacak değiliz diye. Arada çıkıyor karşımıza böyle güzel şeyler. Sırf video'nun başındaki görüntü bile yeter paylaşmaya.
Şarkı mı? Redd, Tamam böyle kalsın.

Kitaplarımız Seyahate Çıkıyor!


GSFans.org olarak, zaman zaman sosyal sorumluluk projeleri oluşturuyor yada bizden destek isteyen projelere gücümüz yettiğince destek oluyoruz. Daha önce bir kan bağışı kampanyası başlatmıştık; bu kez konu kitaplar. Kitap bağışlıyoruz ve kütüphaneler oluşturuyoruz. Bu ülkenin en güzel şehirlerinden birinde, Şanlıurfa'mızda çeşitli köy, belde, ilçe ve diğer yerleşim yerlerinde bulunan okullarda kütüphaneler oluşturma çalışması içinde olan, UKARDER | Şanlıurfa Karakeçililer Derneği ve Karacadağ Türkmen Derneği ile işbirliği içinde doğudaki çocuklarımızı yeni kitaplarla buluşturuyoruz. Bu özel ve önemli bir kampanya ve destek bekler. O'nları kitapsız bırakmayalım.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgileri, GSFans.org / Karakeçili'ler İşbirliği | Kitap Toplama Kampanyası başlığımızda bulabilirsiniz.

Eboue...



"Bu Eboue'yi, hafta içi Nathional Geographic'te falan bakın, çok sık görürsünüz."

Şurada bahsettiğimiz olayların daha dumanı üstündeyken, çok fazla geçmeden yukarı'da ki skandal yaşandı. Hemde bir SPOR KULÜBÜ' nün, Beşiktaş'ın resmi yayın organı olan BJK TV'de. Skandala imza atansa, BJK TV programcısı Burhan Akdağ. Galatasaray taraftar cephesi ayaklanmış durumda. Öfkenin boyutunu kelimelerle anlatmak zor. Söz konusu şahsa aklıselim Beşiktaş taraftarlarından ve spor medyasının önde gelen isimlerinden de büyük tepki var. Söylenecek şey çok...ama kısaca YUH.

21 Kasım 2011 Pazartesi

1...2...3 yada Güm Güm Güm



Bugün çok çalıştık blog için ama bunu da yazmazsak olmaz çünkü resmen aklımı başımdan aldı şu olay. Video Galatasaray MP - Regal Barcelona maçının başlama anından. Askerde topçu / füzeciydim ben. Belli dönemlerde atışlarımız olurdu. L-70 sınıfı toplarla yaptığımız atışlarda toptan çıkan sese hasta olurdum. İşte aynen öyle bir ses. Hiç nerede olduğunuza bakmayın, kökleyin sesi. Baştaki "1...2...3" kısmında çıkan ses çok acayip çok.

Çarşı Irkçılığa Karşı(!) mı?


Dün akşam güzel bir maç izleme arzusuyla oturdum tv'nin başına. Temmuz ayında başlayan şike soruşturması, ve o günden bu yana futbol dünyasında yaşanan federasyon ve Mehmet Ali Aydınlar mahreçli tatsız ve çirkin gelişmeler beni bir hayli soğutmuştu futboldan ve süper ligden. Ancak dün bir derbi oynanacaktı ve ben uzun zaman sonra gündüz saatlerinden itibaren maçın havasına girmeye başladım. Formamı giydim ve maç saatini hem internette hemde tv'de maça dair gelişmeleri takip ederek bekledim. Ve o an geldi, saatler 19 : 00'ı gösterdi. İnönü'de maç güzel başladı, heyecanlıydı...hop oturdum hop kalktım ancak bir süre sonra işler değişmeye başladı ve benim yine tadım kaçtı. Sebebi ise Beşiktaş taraftarının dün tribünlerde sergilediği iğrenç davranışlardı. Hiç öyle Van'ı unutmadıklarını ve hatırlatmak istediklerini belirttikleri, bana göre komik eylemlerinden dolayı teşekkür etmeyeceğim. Çünkü yaptıkları çirkinlikler tüm bu eylemin önüne geçti.
Maç boyunca tribünler sahaya yabancı madde yağdırdı durdu. Hasan Şaş'ın kafasına inen bozuk parayla başladı herşey ama asıl olay Eboue'nin başına gelenler ve o'na yapılan iğrenç ırkçı tezahürattı. Maç boyunca kapalı tribünden Eboue'ye küfürler yağarken aynı anda yabancı maddelerde havada uçuştu. Bunlardan biri Eboue'nin sakatlanıp yerde kaldığı bir pozisyonda üzerine gelen su şişesi, diğeri de yine Eboue taç atışı kullanmak isterken sırtına isabet eden çakmaktı. Eboue maç boyunca devam eden bu yabancı madde yağmuruna sırtına isabet eden çakmağın ardından resmen isyan etti ve işte o anda tribünlerden iğrenç bir tezahürat duyuldu. Beşiktaş taraftarı(!) Eboue'ye topluca "Maymun" diye bağırdı. Sonrasında sahaya yabancı madde yağmaya devam etti. Fotoğrafta gördüğünüz içki şişesi de dün akşam tribünlerden sahaya atılanlar arasındaydı. Dün akşam söz bitti. Her zaman keyifle izlediğim ve beğendiğim Çarşı grubu ve Beşiktaş taraftarı da.

GSfans.org'tan Zaza' ya Dair !


GSFans.org bugün, Zaza Pachulia'nın transferine ve kariyerine dair, geldiği günden bu yana neredeyse hiçbir yerde değinilmeyen ilginç bir ayrıntıyı ortaya çıkardı ve özel haber olarak yayınladı. Zaza'nın Ülker yıllarından bugüne uzanan bu ilginç ayrıntıyı okumak, ve Oktay Mahmuti'nin takım olgusunu korumak için neleri takip edip neleri hesaba kattığını görmek için bu haberi muhakkak okumalısınız. Söz konusu özel haber için şöyle buyrun > GSFans.org Özel | Neden Zaza Pachulia? Kariyerindeki İlginç Ayrıntı Ne?

19 Kasım 2011 Cumartesi

Dokunma Birader İşte...



Önceki gün akşam saatlerinde şok bir haber düştü spor ajanslarına ve internet sitelerine. Bende haberi ilk twitter'da gördüm ve okudum. Alınan karara göre, lig'in geri kalan bölümünde 4 büyük takımın taraftarları deplasman maçlarına gidemeyecek, gitse bile stada giremeyecekti. Kararı 4 büyük kulübün ortak şekilde aldığı söylense de bizler konunun hiçte öyle olmadığını düşünüyor ve bu konu üzerinde gerek internet sitelerimizde gerekse sosyal medyada fikir alışverişinde bulunuyorduk ki, olayın aynen bizim düşündüğümüz gibi olduğunu ortaya koyan bir açıklama geldi Galatasaray'dan. Kararın tamamen federasyonun ve kulüpler birliğinin baskısıyla alındığını net biçimde ortaya koyuyordu. Açıklamayı okumak için buradan buyrun. Haberin şoku atlatılır atlatılmaz hemen taraftar gruplarınca protesto organizasyonları konuşulmaya ve hayata geçirilmeye başlandı. Bunlardan ilkini bugün Fenerbahçe-Eskişehir maçında göreceğiz. Fenerbahçe taraftarları maç başladıktan sonra 10 dakikalığına tribünleri tamamen boşaltacak ve sonra geri dönecek. İyi kötü bir mesajdır. Tebrik etmek lazım. Bir diğer protesto unsuru ise internette devam etmekte. "Renklerimiz farklı, derdimiz aynı" sloganıyla açılan deplasmanımadokunma.com adlı internet sitesiyle bir imza kampanyası başlatılmış durumda. Şu ana dek 14 bin 597 taraftarın destek verdiği kampanya nihai sonuç alınana kadar sürecek. Pek öyle görünmese de umarım bu saçma karardan bir an önce dönülür ve bir daha böyle kararların altına imza atılmaz.

18 Kasım 2011 Cuma

Maça dair ve Maç sonrası

Dün akşam oynanan Galatasaray Medical Park - Regal Barcelona maçının özeti, şube sorumlumuz Hakan Üstünberk'in, Koç Oktay Mahmuti'nin ve oyunclarımızın maç sonu açıklamaları. Video için Mert Çınar'a (Twitter hesabı Mert_cinar) teşekkürler.

"Kaybederken Kazanmak Nasıl Olur?" Derseniz...


Başlıktaki sorunun cevabı için size, bu akşamki Galatasaray Medical Park - Regal Barcelona maçını gösteririm. Hemen alttaki postta ön bilgisini verdiğimiz maç oynandı, bitti. Ama etkisi hala üzerimizde. Gerek taraftarın tribündeki yine destansı performansı, gerekse takımın 20 sayı geriden gelerek farkı son 2 buçuk dakikada 4 sayıya indirmesi görülmeye değerdi. Ama özellikle değinmemiz gereken bir nokta var ki asla es geçemeyiz. Biz Galatasaray taraftarlarının, özellikle sosyal medya platformlarında ve internet sitelerinde, basketbol takımlarımız için yarattığımız bazı mottolar vardır. "O'nlara karşı koyamayacakları bir savunma yapalım", "Bugün günlerden Galatasaray" ve "son topa kadar" bunlardan birkaçı. Ama şüphesiz en önemlisi sonuncusu. Yani "son topa kadar". Çünkü bu motto, özellikle son 2 maçta gördük ki artık takımın ruhuna işlemiş. Mahmuti'nin Aslanları tam manasıyla son topa kadar savaşıyor. Bugün sahada, kazanmak için sahaya çıktığı vücut dilinin her noktasına yansıyan, kaybetmeyi asla kabullenmeyen ve kazanmak için her biri kendini parçalayan oyunculardan oluşan, karşısındaki takım EL şampiyonluk adaylarından biri olan Barça olmasına rağmen, maçın son 5 dakikasında her bir Barça'lı oyuncunun dizlerini zangır zangır titreten bir takımın var. Gurur duy Galatasaray'lı...