14 Ocak 2014 Salı

Rubens...



İnternet dünyasında son yıllarda popülerliği giderek artan liste siteleri var. Çeşitli kategorilerde, çeşitli konularda listeler hazırlayıp, işin içine biraz da komiklikler şakalar falan :) ekleyip takipçilerinin beğenisine sunuyorlar. Bunlardan en popüleri ise listelist.com adlı site. Benim de hemen hemen hergün uğradığım listelist.com' da bugün denk geldiğim, "İkinci Adamların En Güzeli Rubens Barrichello’yu Sevmeye Sebep 19 Nokta" başlıklı listeyi görünce bloga taşımadan edemedim. Fanatik bir Ferrari taraftarı olarak Formula 1' i artık eskisi kadar yakından takip edemesem de, Rubens' li Ferrari yılları benim için her zaman unutulmaz kalacaktır. Bu güzel listeyi aşağıya aynen aktarıyorum.

____________________________________________________________________________________________

Gelmiş geçmiş en iyi ikinci adam olarak hafızalarımıza kazınan, adeta mahalleden bir ağabeyimiz gibi sempatik bir ifade sahibi efsane pilot Rubens Barrichello! Brezilyalı ağabeyin aşağı yukarı hayatımıza girişi Ferrari’de yarıştığı 2000-2005 sezonlarına denk gelir. O yıllarda motor sporlarına daha çok ilgi vardı ülkede, bazı kanallar sırf Formula 1 ya da Dünya Rallisi’ni değil neredeyse Nascar’ı, IndyCar’ı bile yayınlardı. Hey gidi günler.


Brezilya denilince çoğumuzun aklına artık sadece futbol gelse de sadece Barrichello değil belki de gelmiş geçmiş en efsane pilotlardan Ayrton Senna’yı da çıkartmış bir ülkeden bahsediyoruz.

F1 tarihinin en tecrübeli pilotu


Barrichello’nun en büyük başarısı istikrar ve sabrından gelir. Formula 1 tarihinin en tecrübeli pilotu ünvanını neredeyse kırılamayacak derecede yüksek rakamlarla elinde tutmaktadır.

F1 kariyeri 1993′te Jordan’da başladı.



Ardından Stewart, Ferrari, Honda, Brawn ve Williams gibi takımlarda devam etti, 2012′de ise IndyCar’a geçerek Formula 1 serüvenini tamamladı. “F1 benim için çok erken bitti” cümlesini kuran Brezilyalı arkasında şu imzayı bırakmıştır: 326 yarış, 658 puan, 11 galibiyet, 68 podyum, 14 pol pozisyonu, 17 en hızlı tur zamanı.


F1 tarihinin en çok üçüncülük alan ismi


Sanılanın aksine Formula 1 tarihinin en çok ikincilik değil en çok üçüncülük alan pilotu ünvanına sahip, çünkü Michael Schumacher hem en çok birinci hem de en çok ikinci olan pilot ünvanını elinde tutuyor.

Schumacher’e yol ver…


Kendisiyle ilgili hafızalara en çok kazınan olaylardan biri 2002 Avusturya Grand Prix’inde takımdan gelen talimat üzerine kendisi 1. sıradayken Schumacher’e yol vererek 2. olmasıdır.

Bu senin hakkındı


Schumacher ise podyumda onu birinci sıraya ittirerek, kendisine edilen milyonlarca küfrün etkisini azaltmaya çalışmıştır.

Yağmur çamur fark etmez



Kendisiyle ilgili en güzel hatıralarımızdan biri herkesin yağmur lastikleri taktığı bir yarışta lastik değiştirmeden yarışı sürdürüp kazanması.

Doğru düzgün sürün şunu


Isınma turlarında lastikleri ısıtacağım diye sürekli zikzak çizmeden sakin sakin gitmesi de onun ağırbaşlı tavrını ortaya koyar.

İnanın çocuklar


18. başladığı yarışı ilk sırada, 21. başladığı yarışı da ikinci sırada bitirmişliği vardır.

Önce sağ ayakla gireceksin


Kendisiyle ilgili bir diğer enteresan nokta ise F1 pilotları arasında sağ ayağıyla fren yapan tek isim olması.

“Rubens’le seyahat edene kadar otomobil kullanmayı bildiğimi düşünüyordum. Artık bu konuda hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.”


Bu sözler 360 Modena ile atılan bir turun ardından F1 Racing Team’den Tom Clarkson’a ait.

Katıldığı 11 Brezilya Grand Prix’ini tamamlayamadı


Konu memleketi Brezilya’ya gelince ise yarışçının talihsizlikleri diz boyu.

Tamamladıklarında da sadece bir kere üçünü olup podyuma çıkmış.Tahmin ediyoruz ki bu Ayrton Senna’ya duyduğu saygıdan.


Söker atarım o direksiyonu!
2010′da Monaco’daki yarışta yaptığı kazanın ardından direksiyonu araçların geçtiği yola atması çok tepki toplamıştır.

Konuyla ilgi dediği şey:



“Senna kaza yaptığında tek istediğimiz direksiyonu fırlatıp atmasıydı.” olmuştur.

“Buradan F1 pilotu çıkar mı?”


Geçtiğimiz günlerde bir vesileyle Antalya’ya yolun düşen yarışçı, gazetecilerin “Buradan F1 pilotu çıkar mı?” sorusuna, “Gelirken ters yöne girmiş bir kamyon gördüm, buradan da yarışçı çıkar.” diye cevap vermiştir.

Seni seviyoruz Barrichello!



İstikrar timsali, kalender, gönüllerin birincisi.

Kaynak: Listelist.com




13 Ocak 2014 Pazartesi

Hasta la Victoria Siempre...

Olay oldukça ilginç ve dikkat çekici. Bugüne dek, tüm Latin Amerika topraklarındaki hiç bir ülkede (Küba dahil) hiç bir takımın böyle bir şeye kalkışmamış olması da şaşırtıcı aslında. Olayı benim için dikkat çekici kılan noktalardan biri de; aynı fotoğrafın poster haline getirilmiş kocaman bir versiyonunun da benim odamın duvarını süslemesi.


Brezilyalı futbol takımının formasında Che fotoğrafı

Formalarında Che Guevara portreleriyle sahaya çıkan bir takımın futbolcularını görseniz, onların Küba milli takımı oyuncuları olduğunu düşünmeniz pek de şaşırtıcı olmaz. Ancak, bu futbolcular Rio de Janeiro banliyösünde küçük bir Brezilya futbol takımının, Madureira Esporte Clube'nin oyuncuları.

Bu yılın başlarında Madureira yeni formalarından birinin tasarımında devrimci liderin Alberto Korda tarafından çekilmiş ünlü fotoğrafına yer vermeye karar verdi.

Şimdiye kadar bu forma sadece kulübün minyatür saha futbol liginde mücadele eden 7 oyuncudan oluşan takımı tarafından giyildi.

Bu yeni formayı giyen takım da, Brezilya'da yedi oyunculu lig şampiyonluğunu kazandı.

Dünyada futbol taraftarları ve Che Guevara destekçileri arasında etkisi o kadar olumlu oldu ki, kulüp Brezilya üçüncü liginde oynayan as futbol takımı kadrosuna da bu formayı giydirmeyi düşünüyor.

Formadaki Che Guavera'yla ilgili semboller fotoğraftan ibaret değil. Ünlü liderin sloganlarından biri de forma numaralarının hemen üstüne işlenmiş: Hasta la Victoria Siempre (Zafere kadar daima).

Özel forma, kulübün futbol takımının Küba'yı ziyaretinin 50. yıldönümünü anmak üzere hazırlanmış.

1963 yılında gerçekleştirilen ziyaret sırasında futbolcular, Arjantin doğumlu ünlü gerilla komutanıyla da bir araya gelmişti.


Küba ziyareti

Küba diktatörü Batista'ya karşı zaferle sonuçlanan gerilla mücadelesinde, Fidel Castro'nun yanında savaşmıştı Che Guevara.

Futbolcular ülkeyi ziyaret ettiklerinde de Küba devriminin üzerinden sadece dört yıl geçmişti.

Küba'da kaldıkları sürede beş maç yaptı Madureira ve beşini de kazandı. 18 Mayıs 1963'te Havana'daki son maçı izleyenler arasında spora çok meraklı bir isim de vardı: O sırada Sanayi Bakanlığı görevini üstlenmiş olan Che Guevara.

Madureira'nın 3-2 zaferiyle sona eren maçın ardından Che oyuncularla tokalaştı, birlikte resim çektirdi.

Garrincha ve Pele önderliğinde, 1958 ve 1962 yıllarında İsveç ve Şili'deki dünya kupalarında zafere ulaşan Brezilya milli takımının başarısının ardından, futbolseverler için Brezilyalı futbol takımlarını izlemek büyük bir olay haline geldi.

Madureira'nın o dönemdeki başkanı Jose de Gama'nın aklına da takımını bir dünya turuna çıkarma fikri geldi.

Dünya turu, Brezilyalı büyük kulüpler için önemli bir gelir kapısıydı, özellikle de sponsorluk anlaşmaları ve televizyon gelirlerinin pek gündemde olmadığı bir dönemde.

Dolayısıyla, Jose de Gama için Kolombiya, Kosta Rica, El Salvador, Meksika ve Küba'yı da kapsayan bir tura çıkmanın iyi bir adım olarak görünüyordu.

Brezilya'da yayımlanan Extra gazetesinin sorularını yanıtlayan tarihçi Ronaldo Luiz Martins, ''Girişimci bir ruha sahipti. Piyasaların yönelimini, başkalarından önce görüyordu'' sözleriyle değerlendiriyor Gama'yı.


İkonik imge

Che'nin fotoğrafları her zaman futbol hayranları arasında popüler olmuştur, birçoğu tişört ve bayraklarının üzerinde ünlü liderin resmini taşır.

Hatta Arjantinli futbol efsanesi Diego Armando Maradona'nın sağ kolunda bir Che dövmesi var.

Ama Barcelona Üniversitesi'nden Prof. Carles Vinas göre, bir profesyonel kulüp ilk kez resmi forması için Che'nin görüntüsünü seçmiş oldu.


Che de futbol oynadı

Aynı zamanda bir spor yazarı olan Vinas, Che Guevara'nın futbol ile bağlarının çocukluk yıllarına kadar uzandığını söylüyor.

İlk kez ülkesi Arjantin'de okulda futbol oynamaya başlayan Che Guevara, astım hastası olduğu için kullandığı solunum spreyini yakınında tutabileceği bir pozisyonu, kaleciliği seçmiş.

Ancak tarihçi Vinas, Che'nin asi karakterinin kendini ilk kez o sıralarda gösterdiğini söylüyor. Sağlığı için kötü olacağını düşünen ailesinin ısrarlarına rağmen futbol oynamaya devam etmiş Che.

Motorsikletle Güney Amerika'da gerçekleştirdiği seyahat sırasında da bir kaç kez futbol oynamış. Maç yaptıkları kişiler arasında Peru'daki cüzzam hastaları da var. Daha sonra babasına yazdığı mektupta şöyle diyor gerilla lideri:

''Manasız bir gösteriş gibi görünebilir belki, ama genelde bir hayvan muamelesi görenler için kendilerine normal birer insan gibi davranılmasının psikolojik yararları paha biçilemez.''

Madureira'nın yeni "devrimci" forması sayesinde, futbol ile Che'nin bağlantıları ölümünden 40 yıl sonra yeniden canlanmış oldu.

Kaynak: BBC Türkçe İnternet Sitesi

12 Ocak 2014 Pazar

2014 Spor Takvimi


2013' ü öyle böyle bitirdik, 2014' ün ilk ayını da yarıladık nerdeyse. Peki 2014' te bizi bekleyen spor organizasyonları neler? Açıklanmış ve takvimi belli olanları aşağıya listeledik. Sabırlı beklemeler.


Ocak: Bizde Süper Lig tatile girdi ama bu ay İngiltere, İtalya ve İspanya'da yarış tam gaz devam edecek. Türkiye Kupası'nda ise ocak ayında yoğun mesai var. Ay ortasından itibaren iki gruptaki tüm zorlu mücadeleleri atv ve a Haber ekranlarından takip edebilirsiniz. Ayın en görkemli spor organizasyonu ise kuşkusuz Avustralya Açık Tenis Turnuvası. 13 Ocak'ta başlayacak olan turnuva, 26 Ocak'ta sona erecek.

Şubat: Bizle beraber Almanya, Fransa da futbola geri dönecek. Dünyanın en görkemli spor organizasyonlarından biri olan ve kurallarını bilmeseniz bile sizi ekran başına kitleyen NFL'in SuperBowl finali 2 Şubat'ta New Jersey'de oynanacak. Ayın en önemli organizasyonu şüphesiz, komşu Rusya'daki Kış Olimpiyatları. 7-23 Şubat arasında Soçi'de yapılacak Kış Olimpiyatları için Putin kesenin ağzını açtı ve 50 milyar dolar harcadı. Açılış töreninin büyük bir gövde gösterisine dönmesi bekleniyor. Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea ile oynayacağı ilk maç ise 26 Şubat'ta. Trabzonspor da Avrupa Ligi'nde 20 Şubat'ta Juventus deplasmanında. Rövanş 27 Şubat'ta Trabzon'da.

Mart: Atletizmde Dünya Salon Şampiyonası 7-9 Mart arasında Polonya'da. Paralimpik Kış Olimpiyatları ise 7-16 Mart arasında yine Soçi'de. Galatasaray, 18 Mart tarihinde Londra'da Chelsea ile rövanş maçına çıkacak. Formula 1 sezonu Melbourne'da açılacak. Avustralya Grand Prix'si 16 Mart'ta, Malezya ise 30 Mart tarihinde.

Nisan: Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde çeyrek final maçları da ayın ilk 10 gününde oynanacak. 13 Nisan tarihinde Londra Maratonu koşulacak. Formula 1'de nisan ayının durakları Bahreyn, Çin ve Teksas. Ay sonunda ise Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde yarı final maçları var.

Mayıs: Atletizm tutkunları 9 Mayıs tarihini ajandalarına yazsın. Doha'da Diamond Lig var. Ay boyunca bisikletseverlerin gözü İtalya Bisiklet Turu'nda olacak. Avrupa Ligi finali, 14 Mayıs tarihinde Torino'da. İngilizler FA CUP finalini Wembley'de 17 Mayıs tarihinde oynayacak. Dünya Kupası nedeniyle geçen sezondan daha erken sona erecek olan lig maratonlarının kreması, 24 Mayıs'ta Lizbon'daki Şampiyonlar Ligi finali olacak. Roland Garros Tenis Turnuvası 25 Mayıs'ta başlayacak ve 8 Haziran'a kadar sürecek.

Haziran: Biz yine yokuz ama Dünya Kupası, Brezilya'da bir başka güzel olacak. Kumandanıza sahip çıkın, çünkü 12 Haziran'da başlayacak olan Dünya Kupası'nın finali 13 Temmuz'da. Formula 1 sevenler için Kanada, Avusturya Grand Prix'leri haziran ayında. Atletizmde Diamond Lig, 14 Haziran'da New York'ta. Tenisseverlerin olmazsa olmazı Wimbledon Açık ise 23 Haziran'da başlayacak ve 6 Temmuz'da sona erecek.

Temmuz: Dünya Kupası'nın 13 Temmuz'daki finali en önemli gün ama 5-27 Temmuz arasındaki Fransa Bisiklet Turu ekran başında görsel bir şölen vaat ediyor. 5 Temmuz'da Paris'te, 18 Temmuz'da ise atletizm meraklıları için Monako'da Diamond Lig var. Almanya ve Macaristan Grand Prix'leri de temmuz ayında.

Ağustos: Avrupa'da tüm futbol ligleri yine bu ayda start alacak. İngiltere Premier Lig'de ilk hafta maçları 16 Ağustos'ta. 18-24 günleri arasında Berlin'de Avrupa Yüzme Şampiyonası var. Zürih ise 12-17 Ağustos günleri arasında Avrupa Atletizm Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak. 23 Ağustos-14 Eylül arasında ise İspanya Bisiklet turu var. Belçika Grand Prix'si 24 Ağustos'ta. 24 Ağustos'ta Birminhgham'da ve 28 Ağustos'ta Zürih'te Diamond Lig var. Amerika Açık Tenis Turnuvası da ayın son haftasında, 25 Ağustos'ta başlayacak ve finali 8 Eylül tarihinde.

Eylül: Sonbaharla birlikte Şampiyonlar Ligi heyecanı yine başlayacak. Eylül ayında İspanya Santander'deki Dünya Yelken Şampiyonası dışında büyük organizasyon yok. Formula 1'in durakları İtalya, Monza (7 Eylül) ve Singapur'da (21 Eylül).

Ekim: Ayın 3'ünde Çin'de başlayacak ve dokuz gün sürecek Dünya Jimnastik Şampiyonası'nı kaçırmayın. Futbolda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde grup maçlarının yanı sıra milli maçlar da ekim ayında yoğunlaşacak. 5 Ekim'de Japonya'da, 12 Ekim'de Kış Olimpiyatları'na da ev sahipliği yapan Soçi'de Formula 1 yarışları var. MotoGP ay boyunca, Japonya, Avustralya ve Malezya'da koşulacak.

Kasım: 2014'te belki de en kısır ay. Spor takviminde kasım ayında büyük bir şampiyona yok ama her dalda liglerde yarış kızışacak. Basketbolda Euroleague maçları kaçmaz. 2 Kasım'da Austin'de, 9 Kasım'da Sao Paolo'da, 23 Kasım'da ise Abu Dabi'de Formula 1 yarışları var.

Aralık: Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde 2015 yılında yola devam eden takımlar belli olacak. 3-7 Aralık arasında Doha'da Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası var.(Pazar Sabah)


Kaynak: Aceto Balsamico Blog

3 Ocak 2014 Cuma

Pray For Schumi...


Michael Schumacher: Son bir yarış daha

Sadece Formula 1'in değil tüm spor tarihinin gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biri Michael Schumacher. Belki de en özeli en değerlisi. 1991 yılında Jordan takımı pilotu Bertnard Gachot isimli genç Londra'da bir taksi soförüne göz yaşartıcı gaz sıkıp iki ay hapis cezası alınca Michael Schumacher'in Jordan takımı ile tek yarışlık Formual 1 kariyeride başlamış oldu. Benetton takımı ile 94 ve 95 yılında kazanmış olduğu iki üstüste şampiyonluk bile hala çok büyük bir etki yaratamamıştı.Milenyumun hemen başında Ferrari adına kazandığı ve takım adına yıllar sonra gelen bu önemli şampiyonluk efsanenin kariyerinde ikinci büyük kıvılcımı olmuştu. 2001 yılı sezonu başında Maranello'da italyanca yaptığı konuşmada aynen şunları söylemişti. Ben bir film yıldızı değilim. Bir şeyler sizde ya doğuştan vardır ya da yoktur. Duyguları değiştiremezsiniz dediğinde tifosiler bu adamın gerçekten özel biri olduğunu yavaş yavaş fark etmeye başlamışlardı.



Bazen bir sporcuyu özel kılan şey sadece kazandığı başarılar değildir ki sözü edilen başarı bu sporun tüm rekorlarını tüm istatistiklerini paramparça etmiş olan kişi için söyleniyor bile olsa. 91 yarış galibiyeti 68 pol pozisyonu 7 kez dünya şampiyonluğu ve daha niceleri. Aslında Michael Schumacher'in kariyerinde karakterini tam olarak özetleyen, onu şampiyonluklarından daha çok özel bir adam haline getiren bir çok satır başı var. 1999 yılında Silverstone pistinde yaklaşık 230km/s süratle lastik bariyerlere gömülüp ayağını kırıdığında,yanına gelen şef doktorun iyimisin sorusuna benim için iki şey yap önce karımı ara sonra o yıllarda takımın partonu olan Jean Todt'a diğer aracın frenlerini kontrol etmesini söyle demesi onun insancıl tarafını gözler önüne sermişti. 1998 Belçika'da David Coulthard'ın yağmur altında ansızın yavaşlaması sonrası ona arkadan çarpması ve Mclaren garajını basıp ona saldırmaya çalışmasından yıllar sonra yaptığı hareketin yanlış olduğunu itiraf etmesi onun hatalarından ders aldığının ve olgunlaştığının bir kanıtıydı. 2000 yılı İtalya GP sonrasında aslında en çok saygı duyduğu ve onu bir numara olarak nitelendirdiği başka bir efsane pilot Brezilyalı Ayrton Senna ile olan galibiyet sayılarını eşitlediğinde tüm dünyanın gözü önünde basın toplantısında hıçkıra hıçkıra ağlaması aslında Senna ile olan anılarının çok iyi olmamasına karşın efsane pilota ne denli büyük saygı duyduğunun gözyaşları ile apaçık bir ifadesiydi.

Aynı yıl Belçika'nın efsanevi pisti Spa'da Mika Hakkinen ile yaklaşık 340km/s süratle ettikleri dans hala tüm zamanlarının en iyi mücadelesi olarak gösterilir ve her ne kadar bu savaşı kaybetmiş olsa da Michael'in kariyerinde ki cesaret madalyalarından sadece bi tanesidir. 2006 Monaco sıralama turalarında kurnazca biçimde La Rascasse virajının içinde durup diğer pilotların zaman turunu engellemeye çalışması her ne kadar etik olmasada zekasının ne kadar yüksek olduğunu ve kazanmak adına her şeyi yapmaya çalışması nerdeyse takdir toplamıştı. 1998 İngiltere'de durk kalk cezasını yarış son turunda finiş çizgisini pit alanında geçtikten sonra çekmesi tüm zamanların en dahiyane hareketlerinden biri olarak gösterildi.



Michael Schumacher'i özel yapan yüzlerce sebep gösterilebilir. Ama onu özel yapan sadece pistte gösterdiği başarılar değil pist dışında da ne denli büyük bir insan olduğunu bize göstermişti. Bir çok yardım kuruluşuna destek olmasının yanında güney Asya'da meydana gelen Tsunami felaketi sonrası bir çok ülkenin topladığı parayı tek başına geçerek yaklaşık 10 milyon dolar bağış yapması tüm dünyayı kendine hayran bırakmıştı. İlerlemiş yaşına rağmen 2010 yılında Mercedes takımı ile Formula 1'e geri dönmesi kimileri tarafından çok eleştirilse de o tutkularının peşinden gitmeye devam ediyordu. Başarız geçen üç yılın ardından ise Formula 1 sahnesinden tamamen çekildi.


Geçtiğimiz pazar günü Fransız Alplerinde yıllardır en sevdiği hobilerinden biri olan ve yıllardır yaptığı kayak sırasında kaza geçirerek başından ciddi şekilde yaralanıp Fransa'da Grenoble hastanesine kaldırıldı ve suni komada tutularak hayati tehlikeyi bir an önce atlatması bekleniyor. Tüm dünya ondan gelecek iyi haberlere kenetlenmiş durumda ve herkesin hem fikir olduğu tek bir konu var oda bunu dünyada başarabilecek Michael Schumacher'den daha iyi bir isimin bulunmadığı.. Dünyada ki tüm spor otoriteleri sporcular taraftarlar azrailin kendine çok güçlü bir rakip seçtiği görüşünde neredeyse hem fikir. 91 yarış galibiyeti bulunan alman pilotun en değerli galibiyetinin bu olacağı ve damalı bayrağı ilk sırada görmesi için neredeyse herkes dua ediyor. Bugün Michael Schumacher'in 45. doğum günü... Bu özel günde herkes ondan kendine ve sevenlerine en büyük hediyeyi vermesini istiyor.. Tabiki 92. ve en özel yarış galibiyetini...


Kaynak: Radikal Blog - Korhan Savran / http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/michael-schumacher-son-bir-yaris-daha-44944

2 Ocak 2014 Perşembe

Şimdi Reklamlar!


Cnbce.com' dan spor ekonomisti Okan Can, Spor Toto Süper Lig takımlarının forma-göğüs reklamı sorununu yazmış. Biz de daha önce benzer bir konuyu "Hak"lı olmak..." başlığıyla, Bursaspor özelinde ama biraz da lig geneline değinerek yazmıştık. O günden bu yana sorun daha da büyümüş durumda. Yazıyı aynen aşağıya alıntılıyorum.
____________________________________________________________

Süper Lig'de ilk yarı geride kalırken birçok formada reklam alanları boş kaldı. Sponsor gelirleri geçen yıla göre yüzde 10 azaldı. Spor ekonomisti Tuğrul Akşar, düşüşün nedenlerini açıkladı.

Türkiye’de futbol ekonomisinin büyüklüğü 700 milyon Euro'ya ulaşmasına karşın sponsor gelirlerinde düşüş yaşanıyor. Spor Toto Süper Lig’de ligin ilk yarısı geride kalırken birçok kulübün formaları boş kaldı.

GELİRLER YÜZDE 10 AZALDI
2012-2013 futbol sezonunda toplam forma geliri yaklaşık 40 milyon Euro’yu bulurken bu sezon yüzde 10 düşüşle 36 milyon Euro’ya geriledi.

EN BÜYÜK PAY FENERBAHÇE’NİN
Sponsor gelirlerinde Fenerbahçe 9,5 milyon Euro ile ilk sırayı alırken, onu 7,75 milyon Euro ile Galatasaray izliyor. Beşiktaş 3,9 milyon Euro, Trabzonspor da 1,5 milyon Euro gelir elde ediyor.

22 REKLAM ALANI BOŞ KALDI
Göğüs, sırt, kol ve şort bölümlerine reklam alan kulüpler geçen yıl 13 bölümde sponsor bulamazken bu yıl boş kalan reklam alanı 22’ye çıktı. Bir başka deyişle, sponsorların yarısı çekildi.

ANTEP TAMAMEN SPONSORSUZ
Süper Lig’de Fenerbahçe, Galatasaray, Karabük, Sivasspor ve Elazığspor’un formaları dolarken, sadece Gaziantepspor’da hiçbir reklam bulunmuyor. Bursaspor ve Kayserispor’da ise gögüs bölümü boş kaldı.

İNGİLTERE TÜRKİYE'NİN DÖRT KATI
Avrupa liglerinde ise geçen yıla göre gelirler arttı. İngiltere Premier Lig yaklaşık 160 milyon Euro ile forma gelirlerinde ilk sırayı alırken, Almanya Bundesliga 127,8 milyon Euro ile ikinci, İspanya La Liga 85,7 milyon Euro ile üçüncü durumda bulunuyor.

DÜŞÜŞÜN NEDENLERİ
Peki Avrupa’da sponsor gelirleri artarken Türkiye’de neden düşüyor? CNBCe.com’a konuşan spor ekonomisti Tuğrul Akşar, bunun en önemli nedeninin marka değeri ve şike davası olduğunu belirtti. Şike davası ve UEFA’dan gelen cezadan sonra futbola olan ilginin azaldığını belirten Akşar rekabette de dengenin bozulduğunu söyledi. Akşar ”Şike olayları futbola ilgiyi azalttı ve rekabet bozuldu. Örneğin Fenerbahce şampiyon olsa bile Şampiyonlar Ligi’ne gidemeyecek; bu hem marka değeri, hem de futbola ilgide kayıp yaratıyor. Sponsorlar için cazip bir durum söz konusu değil” dedi. Akşar, kulüplerde satış pazarlaması ve stratejisi olmadığını belirterek ”Performanslarında devamlılık da yaratamıyorlar, bu da sponsorlar için sorun yaratıyor” diye konuştu.

(Kaynak: Formalar neden boş kaldı?)