28 Nisan 2012 Cumartesi

Siyah...




Fernandes ve Futbolun Kirli Yüzü başlıklarıyla 2 güzel fotoğraf yayınlamıştık daha önce. Seri yapmıyoruz ama ara sıra elimize ulaşan güzel fotoğrafları da postluyoruz blogda. Yukarıda ki fotoğraf bu akşam oynanan Trabzonspor - Galatasaray maçından. Üstteki enstantane maç önü seremonisinden. Eboue, Zokora'yı alnından öperken. Sebebi hepinizce malum. Ayrıca yazmaya gerek yok.
Altta ki enstantane de maç içinden. Galatasaray kale önünde yaşanan bir pozisyonda, Eboue topu kornere gönderdikten sonra pozisyon içinde onunla birlikte kafaya çıkan Olcan'ın o'na hafif bir şarjı olmuş, havadayken dengesini kaybedip kale içine çok dengesiz ve sert bir şekilde düşmüştü Fildişili. Rakibinin canının yandığını anlayan Olcan, Eboue'yi 2 elinden tutup yerden kaldırıyor. Klişedir ama güzel sözdür, o'nunla bitirelim. Sahalarda her zaman görmek istediğimiz hareketler bunlar.

"VAY"loyan...


Herşey Loran Vayloyan'ın, Arena'da oynanan ve 2-1 kaybettiğimiz Fenerbahçe maçı sonrası, soyunma odası koridorlarında kendini tutamayıp(!) Fenerbahçeli futbolcu ve yetkililerle taraftaramiz bir şekilde sevinmesiyle başladı.
Önce ultrAslan tepki gösterdi ve resmi sitesinden yukarıda ki görselde gördüğünüz kınamayı yayınladı. Tepki son derece haklıydı.

Loran Vayloyan, dün konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada kabaca "olay iddia edildiği gibi büyük bir sevinç değil, bir kulüp çalışanıyla yapılmış basit bir 'çak' hareketinden ibarettir." dedi. Ancak koridorlardaki güvenlik kameralarının kayıtlarını izleyen Galatasaray kulübü yöneticilerinin verdiği oldukça sert tepki ve yapılan açıklamalar olayın hiçte o kadar basit olmadığını ortaya koydu. Gelelim yaşanan olaya bizim tepkimize. Bu kadar basit geçiştirilemez bu konu.

Yapmayacaksın arkadaşım, çak çuk çük vs o'nu da yapmayacaksın. Sonra bana istersen 500 sayfalık özür mektubu yaz; nafile. Özel hayatında Fenerbahçeli'liğini sonuna kadar yaşayabilirsin. İstediğin kişiyle, istediğin futbolcuyla, istediğin herşeyi paylaşabilir, sevinebilir, coşabilirsin. Buna kimse itiraz edemez ve karışamaz. Ama orada, üzerinde Süper Lig'in resmi yayıncısının kimliğini taşırken, görevli olarak bulunurken böyle birşey yapamazsın. Hele benim stadımda asla yapamazsın. Ben yıllardır Bahri Havadır'ın da Pınar Argun'un da böyle bir olayına şahit olmadım; ki o'nlar senden daha tecrübeli, daha kıdemli. Sen daha dünkü yumurtayken bu ne cüret?

26 Nisan 2012 Perşembe

Koştuk Biz Yine...


Yetmiyor. Bu takımı 15 günde bir sadece arena'da görmek yetmiyor taraftara. İlk fırsatta koşuyor Galatasaray'ına.
Söylüyor şarkısını "nevizade geceleri" diye, haykırıyor aşkını "koştuk bir yine cimbom'a geldik" diye. Sığmıyor tribünlere.



10 bin kişi vardı bugün Florya Metin Oktay Tesislerinde. O'da içeri girebilenler. Bir o kadarı da dışarıda kalmıştı yani. Moralin, güzelliğine, desteğin zamanlamasına bakar mısınız. Tezahüratlar yapıldı, coşku had safhadaydı.



Bir takımı şampiyonluğa 3 şey taşır. Eksilmeyen destek, güçlü bir inanç ve bu gibi bütünleşmeler. ultrAslan'a bu güzel organizasyon için teşekkür etmek gerek.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Duble...


Şu bir. Açıklama resmi siteye girildiğinde saat 20:02.
Şu da iki. Açıklama resmi siteye girildiğinde saat 22:08
2 saat arayla 2 yalanlama. Eskiden, bir nebze gün aşırı gelirdi yalanlamalar. Şimdi açıklama sıklığı saat aşırıya kadar indi. 3 Temmuz'dan bu yana devam eden süreçte, çirkin ilişkileri sayfa sayfa ortaya dökülen spor basınının dinozorları, (ama kendileri ama düzenin ayak işlerini yapmak için yetiştirdikleri tetikçileri) halen direnerek korumaya çalıştıkları düzeni, Galatasaray'ı bu sürecin içine çekmeye çalışmak için kullanmaya devam ediyorlar. Her seferinde suratlarına yedikleri cevap niteliğindeki tokatlar sağolsun, suratları artık hissizleşmiş, yüz olma özelliğini kaybetmiş olacak ki; düşünmeden, utanmadan böyle haberler yapmaya devam ediyorlar. Ne diyelim? Yolları açık olsun.
:)

24 Nisan 2012 Salı

FURKAN VE SERTAÇ NBA DRAFT DEGERLENDİRMESİ


    Dün Furkan Aldemir'in ve Sertaç Şanlı'nın önümüzdeki NBA dranflarına girecegi haberi geldi.İnternete "son dakika" haberi olarak ilk düşürenlerden biri Solobasket siteden görev arkadaşlarımdan biriydi.Aslında blog'u da dün yazacaktım.Lakin dün tadsız bir olayın haberini aldık.Tribünde bir kardeşimizin vefaat ettigi haberi geldi.Haberi aldıktan sonrada,ne tadım kaldı.Ne tuzum,onun için bugüne erteledim.Neyse geçelim degerlendirmlere...   

    Furkan Aldemir'den başlayalım.Ben Furkan'ın seçilecegine eminim.Yanlız bir sezon daha Avrupada pişmesi ve özellikleri arasına şut özelligini katması lazım.Yoksa NBA'de barınamaz.Onun dışında hakikaten iyi bir savunmacı,ribauntcu,pivot harketleri çok çok iyi,pota altında iyi bir bitirici olma yolunda hızla ilerliyor,Sahada "pis işler" diye tabir ettigimiz.Oyunun emekçisi,mücadele tarafını çok çok iyi yapıyor.Bu özellikle önemli özellikler.Lakin kesinlikle oyununa şut katması lazım.Hani boyu 2.12 veya 2.15 falan olsa şut işi o kadar önemli olmazdı.Yanlız Furkan NBA için bir 4 numara boyunda hatta 3 bile diyebiliriz.Onun için bu iyi yaptıgı işleri çok daha iyi yapıp.Çok iyi yaptıgı işler arasınada şutu eklemeli.Furkan bunları 1 senede başarabilir.Neden derseniz Furkan çok çalışkan ve işini ciddiye alan,sürekli kendini geliştiren bir oyuncudur.Bir geçen seneki Furkan'a bakın,birde bu seneki aralarında çok çok farklar var.2,3 kademe birden atladı.Yine aynısını yapabilir.Tabi bu süre 2'ye 3'e de uzayabilir.Yinede bahsettigim özelliklerini geliştirip.Kendine bir şut katsın ondan sonrası çorap sökügü gibi gelir.Üst düzey bir oyuncu haline gelir.  

    Gelelim Sertaç Şanlı'ya Biraz önce Furkan'da olmayan boy Sertaç'da var.boyu 2.15 net bir pivot boyu ve fizigi var.Ben kendisini ümit milli takımda da,Galatasaraylı oldugum için Galatasaray formasıylada izledim.Hani şu kadar söyleyim inanılmaz bir potansiyeli var.Hakikaten çalışıp.Bu işi ciddiye alırsa NBA'de kalbur üstü uzunlardan biri olur.Çünkü niye ; Kendisi boyuna ve fizigine ragmen Allah vergisi çok önemli yetileri var.Bir defa ayakları bir uzuna göre hızlı.Çok yumuşak bir eli var.Şut atmaya çok mehilli,topu boyalı alanın dışında alsa bile rakibi arkasına alıp topla potaya kadar gidebilir.Ümit milli takımda aslında şut kullanan ve yüzdelide atan bir oyuncu.Tabi bu seviyelerde o özelligini pek gösteremiyor.Hakikaten ciddi bir şut çalışması yapsın.Çok yüzdeli şut kullanabilecek bir oyuncu.Biliyorsunuz bazı uzunlaa faul bile attıramazsınız.Boyalı alanda topla buluşturmadan verim bile alamazsınız.Bana göre Furkan'dan çok daha yetenekli ve potansiyeli sahip bir oyuncudur.Onu seçecek takımda büyük ihtimalle bu potansiyeline güvenerek seçecektir.Ha bu beklentilere karşılık vermesi çok çok önemli.Kendisi iyi bir savunmacı,pota altında etkili bitirir.P&R hücumlarında faydalanabileceginiz bir uzun oyuncudur.Kendisinin çalışmayı bırakmadan,karalı bir şekilde kendini geliştirmesi lazım.Mesela biraz yumuşak kalabiliryor.O vucuduna göre çok sert olmalı.Çok daha öncesinde özgüven kazanmalı.Oyun bilgisini çok geliştirmeli.Pota altında herkesi yıkıp,devirip,perişan edip aldıgı her topu bitirmeli.Pivot hareketleri iyi olsada çok çok daha iyi yapmalı.O da çok çok önemli bir oyuncu olmaya adaydır.   

    Kısacası dostlar.Bana göre ikiside 2. Tur falan filan bir şekilde seçilecek.Bıkmadan,usanmadan çalışmaları lazım.Eksiklerini iyi tespit edip.O yönde hareket etmeli.Ben dilim döndügünce artılarını - eksilerini söyledim.İnşallah haksızlık etmemeişimdir.Yada herhangi bir şeyi söylemeyi unutmamaşımdır.   

21 Nisan 2012 Cumartesi

Pedallara Basıyoruz...


Futbol ve basketbol dışında, her sene merakla ve sabırsızlıkla beklediğim spor organizasyonları vardır. Formula 1, Avrasya Maratonu, tam 135 yıllık Wimbledon vs. Tour of Turkey / Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu da bunlardan biri. Organizasyonun son yıllardaki yükselişi, uluslar arası ilginin artışı, yayın kalitesi, katılan takım sayısının artışı; ki birkaç takım uluslar arası bisiklet dünyasının büyükleridir. Tabii son olarak etaplara da değinmek gerek. Dayanıklılık konusunda sporcuları had safhada zorlayan etaplara sahibiz diyebiliriz açıkçası. 2.HC (futbol deyimiyle dünyanın 2. büyük kupası) kategorisinde olduğumuzu ve Tour de France, İspanya Bisiklet Turu gibi yarışların olduğu 1.HC kategorisine çok yakın olduğumuzu söylemekte fayda var.


Neyse lafı uzatmayalım, 2012 yarışı geldi çattı efendim. Heyecan yarın başlıyor. 29 Nisan'a kadar sürecek. 25 takımın katıldığı organizasyon bu yıl, önceki yıllarda olduğunun tam tersi güzergahta yapılacak. Daha önce İstanbul'da başlayıp Alanya'da biten yarış, İstanbul'un 2012 Avrupa Spor Başkenti olması ve buna dikkat çekilmesi düşüncesiyle Alanya - Alanya etabıyla başlayıp İstanbul - Avrupa'dan Asya'ya Geçiş etabıyla bitecek. Güney kıyılarını ve Ege'yi boydan boya geçecek olan bisikletçiler, finişi boğaz köprüsünden, bir kıtadan diğerine geçerek yapacaklar. Bakalım 1 hafta sonunda Turkuaz, Kırmızı, Yeşil ve Beyaz mayolar kimlerde kalacak?





Organizasyonun tv yayıncısı aynı. Her yıl olduğu gibi yurtdışında Eurosport, Türkiye içinde ise TRTSpor ortak yayınla yarış heyecanını spor severlere aktaracak. Turla ilgili her türlü bilgiye Tour of Turkey 2012 Resmi İnternet Sitesi'nden ulaşabilirsiniz.

20 Nisan 2012 Cuma

Anne...



"Dünyanın en zor işi ama en güzel işi. Teşekkürler Anne."

Londra 2012 olimpiyatları yaklaşırken, olimpiyatların sponsoru P&G (Procter & Gamble) güzel bir tanıtım filmi hazırlatmış. Olimpiyatlar'da mücadele eden, rekorlar kıran, dünyayı kendine hayran bırakan sporcuların arkasındaki gerçek desteği gözler önüne sermiş. İzledikten sonra madalyayı asıl hakedenlerin kimler olduğunu göreceksiniz. Ben izlerken duygulandım açıkçası.

Düzensizliğin Düzeni...


Önce birilerine yetmedi kazandıkları. Daha fazla kazanmalıydılar. Galatasaray'ın altında kalmamalı, kesinlikle her alanda o'nu geçmeliydiler. Ama bunun normal yollarla kolay olmadığını çabuk farkedip, 3 Temmuz'da tüm ülkeyi ve futbol dünyasını sarsan soruşturmayla ortaya çıkan ilişkiler yumağını kurmaya başladılar. Enseye tokat göte parmak kıvamına gelen ilişkiler yumağının ürettiği düzen bir süre sonra tüm futbol dünyasına sızdı.

Şike ve teşvik girişimleri, hatta gerçekleşenleri, kayıtdışı para alış verişleri, mafyalaşma. O ilişkiler yumağının aktörleri, yıllardır Türk futbolunun en kritik makamlarına kendi adamlarını yerleştirdiler, yerleştiriyorlar. Önce doğruca tepeden oynamaya karar verdiler. Mahmut Özgener geldi federasyon başkanlığına. Dönemi şike girişimlerinin ve gerçekleşmelerinin zirve yaptığı dönem oldu. Öyle ki; kendisinin bile bu çirkin ilişkiler yumağının bir parçası olduğu ortaya çıktı.

Sonra federasyon seçimleri geldi dayandı kapıya. Fanatik Fenerbahçe'li oluşu ile bilinen, sahip olduğu Acıbadem Sağlık Grubunun, o dönem halen Fenerbahçe kadın voleybol takımının isim sponsoru olduğu Mehmet Ali Aydınlar. 3 buçuk ay gibi kısa bir süre görev yaptı ve sorunun çözümü için hiçbirşey yapmadı. Kaos ve ilişkiler yumağı, aktörlerin çoğu tutuklu olmasına rağmen şaşırtıcı şekilde aynen devam etti. Fenerbahçe asbaşkanı Şekip Mosturoğlu'nun “Tahkim Kurulu 6-1, Disiplin Kurulu 4-3 bizde” sözleriyle dinleme kayıtlarına yansıyan durum bugün itibariyle aynen devam ediyor.

Ve son federasyon seçimleri. Mevcut federasyon başkanı Yıldırım Demirören ve Beşiktaş kulübünün de şike soruşturmasında adı geçerken, Yıldırım Demirören tek aday olarak girdiği seçimi kazandı ve kendi kurullarını oluşturmaya başladı. İşte o kurullardan biri, PFDK dün bu ülkede görüp görebileceğimiz en skandal 2 karara imza attı. Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Fenerbahçe - Trabzonspor Süper Final maçında, rakibi Zokora'ya ırkçı sözler sarfeden Emre Belözoğluna, ve kendi sahasında Galatasaray'la oynadığı maçta, seyircisi Ebouye'ye saldırmak üzere sahaya dalan, stadı yıkan, olaylar çıkaran Beşiktaş'a 2'şer maç göstermelik ceza verildi. Dahası, Emre'ye verilen ceza ırkçılık nedeniyle değil. Yani dün bu ülkede, rakibine ırkçılık yapan bir oyuncunun yaptığı yanına kâr kaldı. Emre'yi kurtaransa bizzat PFDK başkanının kendisi.

Özetlersek; kayıtlara geçsin, yarattıkları düzensiz ortamın düzene dönüşen sistemi,UEFA ve FİFA'nın sıfır toleransla baktığı en büyük 3 suçtan biri olan, Türkiye'nin de taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de açıkça karşı çıkılan ırkçılık dün itibariyle bu ülkede serbest. Ceza bile almıyorsunuz. Artık sokakta gördüğünüz her zenci'ye, sırf canınız istediği için "fucking nigger, negro" diyebilirsiniz. Utançtan yüzünüz kararmazsa...





19 Nisan 2012 Perşembe

Sosyal Sorumluluk...




Güzel bir sosyal sorumluluk projesi başladı yakın zamanda ülkemizde. Adı, Bir Silgi Bir Kalem. Malzeme desteğine ihtiyacı olan küçük öğrencilerimize, ülke çapında destek olma maksadı taşıyor. Daha önce "Kitaplarımız Seyahate Çıkıyor" adıyla duyurduğumuz doğuda kütüphaneler oluşturma maksatlı, halen devam eden projenin yanında buna da destek olmak boynumuzun borcu elbette. Sizler de desteğinizi esirgemeyin.

Not : Bilgi için Aceto Balsamico Blog 'a teşekkürler.

BU HAFTA 3 DEV MAÇ OYNANACAK


    Bu hafta Galatasaraylılar ve Fenerbahçeliler adına çok önemli bir hafta,bu hafta tam 3 tane Galatasaray - Fenerbahçe derbisi var.3 maçda çok önemli ve çok çok krıtik,Allah herkese kolaylık versin.Futbolda olan maç malumunuz.Süper Final maçı Galatasaray kazanırsa şampiyonlugu neredeyse garantileyecek.Bayan basketbolda bir final serisi var.Galatasaray'ın bu maçı kazanması lazım.Yoksa şampiyonluk kaybedecek.Erkek voleybolda da yarı final maçı var.3'de şampiyonluk için çok büyük virajlar.3 maçıda kimin kazanacagı belli değil.Bu hafta herkesin tansiyonu bir hayli yükselecek gibi duruyor.Birde maç programını vereyim...   

    19 Nisan Persembe, saat 20:00   
Galatasaray MP - Fenerbahce (TBKL Final Serisi 4. Mac)   

     20 Nisan Cuma, saat 20:00   
Galatasaray YK - Fenerbahce Grundig (Erkekler Voleybol Yari Final Maci)   

     22 Nisan Pazar, saat 19:00   
Galatasaray - Fenerbahce (Futbol, Süper Final 2. Maci)    



    Ben şöyle bir maçlara baktıgımda,hak eden ve galibiyete yakın olan tarafın Galatasaray oldugunu düşünüyor.Sadece bir tek Voleybolda ki maçtan şüpheliyim.Çünkü daha oturmuş bir kadro,daha iyi oyuncular.Yinede sonuçları bekleyecegiz.Ben Bayan baskletbol takımı hariç 2 maçıda izleyecegim.Neden bayan basketbol takımını izlemedigimi daha ilerki günlerde yazacagım yazıda elbet göreceksiniz.Gönlüm Galatasaray'dan yana hiç yapmacık ve samimiyetsiz olmadan "iki takımada başarılar" demeyecegim.Galatasaray'a başarılar diyecegim.

    BAŞARILAR GALATASARAY,ZAFERLER SENİN RUHUNDA VAR HAYDİ BASTIR GALATASARAY !  

17 Nisan 2012 Salı

İstatistik Bilimdir Sanıyordum...


Haberin tamamı şurada. Uzuuun bir metinle, vurgulana vurgulana haberleştirilen istatistik(!), Fatih Terim'in Galatasaray'ın başındayken Beşiktaş'ı deplasmanda ilk kez yenmeyi başarması. Çok önemli istatistik(!). Adam Galatasaray'la 4 yıl üstüste, üstüne de UEFA Kupası şampiyonluğu yaşamış. Milli takımla sayısız başarılar elde etmiş. A milliler ilk uluslararası organizasyonuna (Euro 96) o'nun sayesinde gitmiş. İtalya'da Fiorentina'yı Milan'ı çalıştırmış. Bugün, sırf İtalyan kanalı için maç yorumlamak adına San Siro'ya gittiğinde İtalyan taraftarlar ellerini öpüyor. Rui Costa'ya bugün gidip Fatih Terim dediğinizde, adam Fiorentina'yla kazandıkları İtalya Kupasını ve kupayı o'na ithaf edişlerini ağlamaklı gözlerle anlatıyor. Amma ve lakin; bizim basının tuttuğu ve daha da kötüsü öne çıkardığı habere; pardon istatistiğe bak.

Kör Taraf...



Gördüğünüz kare bugünkü Habertürk spor gazetesinden. Biliyorsunuz, Habertürk spor servisinin başında Fenerbahçeli oluşuyla bilinen Halil Özer var. Halil Özer'in bu durumu, ne yazık ki son zamanlarda Habertürk spor gazetesinin futbol harici branşların haberlerinin verildiği sayfaları sıkça etkilemeye başladı. Basın ve medya dahil, hangi meslek grubunda olursanız olun bir takımın taraftarı olabilirsiniz elbette. Bunda bir sakınca yok. Ancak taraftarlığınız zaman içinde giderek taraflığa dönüşürse, işte o noktada ne kadar dil dökerseniz dökün, insanları art niyetli olduğunuz dışında birşeye inandıramazsınız. Yazıyı, yine yakın zamanda Habertürk spor sayfalarında gördüğüm bir kareyle bitiriyorum. Alttaki karede, Yenilmez Armada ünvanıyla manşetlenen takım Fenerbahçe Üniversal kadın voleybol takımı.




16 Nisan 2012 Pazartesi

NO RACISM


    Baştan söylemiş olayım. Biliyorsunuz, beni az çok takip edenler spor dışı bir olay yazmadıgımı, yazana da kızdıgımı bilir. O bloglara yorum yapmadıgımı da bilir. Dün play - off'lar Fenerbahçe - Trabzon maçıyla başladı.Ben maçın ilk yarısını izledim.Fenerbahçe güzel oynadı falan diyorlar.Tabi tamamını izlemedigim için pek bir yorum yapamam.Asıl meselemiz Emre'nin,Zokora'ya yaptıgı ırkçılık... 

    Irkçılık bizim dinimize de kültürümüze de ters bir durumdur.Bizim ülkemizde olmazdı.Ta ki İnönü'de bir kaç kendini bilmezin Eboue'ye ettigi ırkçı hakeretler ve sonrasında Emre'nin yaptıklarına kadar.Ben hasbel kader spor yapmış, spor ruhunu az çok bilen, spor ahlakından biraz nasibini almış biri olarak bunu kabul edemem, içime sindiremem.Ben burada takımdaşlık falanda yapmıyorum.Bir defa bu olay takımlardan renklerden ayrı bir olaydır.Renklerden sıyrılıp bu konuyu düşünmeniz lazım.Bazıları yine takımdaşlık yapıp Emre'yi savundu.Bu kafadan, bu fanatizmden acilen kurtulmamaız lazım.Allah korusun "bulaşıcıysa" yarın bir gün aynısının Sow veya Yobo'ya yapılmayacagını garanti edemeyiz.Emre'nin takımında siyahi oyuncular olmasına ragmen bunu yapması da başta o oyuncuları yaralar.Aslında bu olayı Emre'nin yapması çok şaşırtmadı beni. "Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır" diye bir söz vardır bizde.Emre zaten bir Galatasaraylının gözünde,Fenerbahçeye imza attıgı gün bitmişti.Ben şuan bizim alt yapımızda yetiştigi,oynadıgı,A takımda forma giydigi için UTANIYORUM.Yinede çogu fenerli savunma cesaretini gösterebiliyor.Ne yapalım o da bir mide demek ki.Bu olayın savunulacak,takımdaşlık yapılacak bir durumu asla yok.Çünkü herşeyden önce her insan ADAM olmalı.AHLAKLI olmalı.İnsanların yaradılışıyla dalga geçmek.Bu yaradılışa hakeret etmek.Bana göre bir sporcunun değil, bir insanın tamamen ahlaktan uzaklaşması durumudur.

    Şimdi olayı iyice takımdaşlıktan çıkarma adına EMPATİ yapalım.Biri size Türkiye dışında "pis Türk" dese tepkiniz ne olurdu.Ben şahsen kendi adıma söyleyeyim.Karşımdakinin kim olduguna bakmadan Allah ne verdiyse dalardım.Sizde düşünün bakalım... 

    Şimdi bu işin birde cezası var.Ben ceza gelmez diyorum ama bakalım.Emre "kızgınlık anı söyledim, o da bana küfür etti" diyor.Lakin ırkçılık tüm küfürlerden daha ağırdır.Bu işin talimatnamede yazan cezası şudur.Oyuncuya 4 - 8 maç ceza,kulübe süper lig kulübüyse 50.000 ile 150.000 lira arasında para cezası ve kulübün sahasını 1 - 3 maç kapatma yazıyor.Şimdi bunların hangisi yapılır diyenler olur.Ben söyleyim hiiiç biri.Neden mi ? Burası Türkiye. 10 aydır olumlu veya olumsuz bir karar veremeyerek futbolu kaosun içinde bırakanlar her konuda oldugu gibi bu konuda da EYYAMA DEVAM EDECEKLER. 

  Kısacası herkese selam,EYYAMA DEVAM !   Bu arada taraflı tarafsız bu olayın çirkin oldugunu savunan herkesi de kutlarım.Bana göre çok güzel bir tepki konuldu ortaya. Şimdi bakalım Muslera'nın penaltısını "etik değil,etik değil" diye 2 gün konuşanlar neler yapacak? Bakalım onlarda EYYAMA DEVAM EDİP,"etik timsali olup" ahlaksızlıgın tavan yaptıgı noktada buna çanak tutacaklar mı? Hep beraber izleyecegiz. 

15 Nisan 2012 Pazar

Say No Racism...


Evet bittin sen. Bu akşam Trabzonspor maçında Zokora'ya karşı sarfettiğin ırkçı ifadeler artık senin gelebileceğin son nokta(*). İngiltere'de Suarez, rakibine karşı ırkçı ifadeler kullandığı için 8 maçla cezalandırılmıştı. Bizde de Disiplin talimatının 44-1 maddesi, ırkçılığa 4-8 maç ceza öngörüyor. Bakalım TFF şimdi ne yapacak? Veli Yiğit'in az önce twitter'da söylediği gibi TFF madde 44-1' i uygulayabilecek mi? Yoksa' "onlar aralarında çözmüşler" mi diyecek?

(*)Emre ırkçı ifadeler sarfettiğini Lig TV'de canlı yayına bağlanarak kabul etti.


Twitter Hashtag > #letskickracistemrebelezogluoutoffootball

12 Nisan 2012 Perşembe

GALATASARAY .M.P - FENERBAHÇE ÜLKER MAÇ DEĞERLENDİRMESİ


    Dün basketbol adına müthiş bir maç izledik.Ben aslında TV başında izlemeyi düşünüyordum.Lakin son anda karar verip,son anda da koşturmacayla maça yetiştim.İyikide gitmişim.Basketbol adına herşey vardı.Tabi Galatasaray da kazanınca dün akşam benim için çok güzel tamamlandı.Şimdi gelelim maç değerlendirmesine... 

    Maça iyi başlayan Fenerbahçe idi.Maçın ilk bölümlerin müthiş bir şut yüzdesi yakladılar.Yanlış hatırlamıyorsam 6/6 üçlük buldular.Galatasaray savunmasıda bana göre tutuk başladı.Savunmada ilk yarıda dönem dönem ciddi açıklar verdik.Tabi buna Fenerbahçe'nin üçlükleride eklenince savunmanın direnci dahada düştü.Fenerbahçe'nin bu kadar yüzdeli maç boyunca atamayacagı muhtemeldi.Galatasaray'ın savunmasını sertleştirecegide muhtemeldi.Öyle oldu.Fenerbahçe skor olarak önde ve başabaş götürmesinin de verdigi etkiyle savunmayı etkili yaptı.Ukic ve Preldzic'in oyuna yön vermeside Fenerbahçe'nin etkili oyununda büyük rol oynadı.Galatasaray da Furkan Aldemir'in çok iyi savunma yapması,Jamon Gordon'nın hücumdaki etkinligi ve Ukic'e yaptıgı etkili savunma da Galatasaray için çok önemliydi.İkinci çeyrekte Galatasaray'ın etkili savunması devreye girince sadece 15 sayı yedik.O dönemde Fenerbahçe de etkili bir savunma yaptı ve ilk yarı başabaş tamamlandı.Sayunma odasına 1 sayı fark ile önde giden taraf Galatasaray oldu.İkinci devreye müthiş başlayan taraf Galatasaray'dı.Fenerbahçe'nin rotasyonda tüm oyuncularını kullanmamasıda etkili oyuncularının çabuk yorulmasına yol açtı.Devamında Lakovic'in müthiş performansı,ilk yarıda Ömer Onan'nın,Lakovic'in etkisiz savunmasını fırsat bilerek.Hücumlarda onun üzerinden oynaması ve savunmada Lakovic'i bunaltması,Lakovic'i belliki kamçılamış.Özellikle aralarında olan gerilimden sonra hırslanması ve "ben bu maçı alırım" demesi onu eski günlerindeki performansına götürdü.Galatasaray'ın bana göre çok abartılan 3. Çeyrek "sendromunda" maçı kazanmasını sagladı.Tabi Galatasaray'ın yaptıgı etkili savunma müthişti.Neredeyse nefes aldırmadı.3. Çeyreğin skoruda bunu anlatıyor zaten 23-12 (62-50),bu performansdan sonra Galatasaray maçı aldı dedim kendi kendime ama yinede koca bir çeyrek vardı.Zaten bu oyununu 4. Çeyreğin başlarına taşımasıda maçı resmen kazanmasını saglamış oldu.Yanılmıyorsam 4. Çeyreğin ilk 4,5 dakikasının skoru şu idi.16 - 8 burada zaten fark 20'e çıkınca maç rolantide devam etti.İkinci yarıya başlarken Oktay hocanın hamleleri tam anlmıyla muazzamdı.Rotasyonu zaten her zamanki gibi çok iyi kullandı.Maçta çıkan ufak çapta olaylar ve oyuncularında sinirlerinin gerilmesi sonucu soyunma odasında neler dedi bilmek zor ama takımı çok güzel toparlayıp.İkinci yarıya hazırlamış.Onun dışında sahanın yıldızları Furkan ve Lakovic'di.Birde şunu ekleyeyim maçın çok sıkıştıgı dönemlerdeki etkili P&R oynamamız.Bizi ayakta tuttu.    

    Son olarak.Ömer Onan gibi bir oyuncuya sahip oldukları için Fenerbahçe çok şanslı.Müthiş bir karakter,savunma yaptıgı dönemlerde biraz kendine hakim olamıyor.Lakin hem oyunu,hem insanı özellikleri müthiş,bir örnek vereyim.Galatasaray taraftarı sahaya bir şeyler atıyor.O sırada provakatör Mirsad bilerek sahanın ortasına gelip "e geçemiyorum benh'e atıyorlar" gibisinde sahanın ortasında durup hadi atın diye kışkırtması sonucu Ömer Onan'nın Mirsad'a gelsene buraya ne duruyorsun diye bağırması.Birde soyunma odasına giderken daha hiç bir şey atılmıyor.Takımın bazı oyuncuları tabi yine aralarında Mirsad baş rolde geldiler tam Galatasary taraftarının önünde durup bekliyorlar.Yine Ömer Onan hadi gelin tamam demesi müthişdi.Böyle oyuncuların çoğalması lazım.    

9 Nisan 2012 Pazartesi

KISA BİR DJ(C)EDOVİC DEGERLENDİRMESİ


    Aslında Djedovic hakkında çok fazla yazılar yazıldı.Gelmeden önce,geldikten sonra,Bjk maçından sonra lakin ben yazmak istemedim.Tanıdığım bir oyuncuydu.Lakin gelmeden önce geldikten sonra tamamen tahmini,cümlemin sonlarına hep işte buradaki uyumu çok önemli,rolü çok önemli diye eklemem gerekecekti.Onun için biraz beklemek istedim.Bjk maçından sonra yazsam 1 oyuncuyu ilk maçında yerin dibine sokmak ne kadar yanlışsa,göklere çıkarmakta o kadar yanlış diye düşündüm.Yanlız Kendisini GSTV'deki "Gündem" programında izledikten sonra,kesinlikle yazmam gerektigini düşündüm...

    Neden bu programdan sonra,Çünkü,Gündem programının konugu Nihad Djedovic'di.Oradaki konuşmaları,hal tavırları,takım hakkındaki düşünceleri,mutlulugu ve buraya gerçekten basketboluna basketbol katmak için oynamaya geldigini gördüm.Eminim izleyenlerde görmüştür.Tekrarını izleyenlerde görecektir.2 maçtır gösterdigi performansda bu açıklamalrını destekliyor.Oynadıgımız iki maçta ligin güçlü takımları ile idi.İki maçtada çift hanelere çıkıp,savunmada iyi işler çıkardı.Zaten 2,3 numara oynayabilen bir oyuncu ama bizde genelde 2 numarada oynayacak belliki.Oyunun her bölümünde etki yapabilme özelligi var.Hücumda hem bu kadar etkili olup.Hemde bu kadar iyi savunma yapabilmesi tamda aradıgımız oyuncu oldugunu gösteriyor.Şutu ve penetresi olan bir oyuncu kritik şutlarda eli titremiyor.Sezon başından beri aadıgımız şutör olabilir.Dogruda bir seçim yapılmış.Yanlız bazen maçtan kopuyor.Sürekli maçın içinde kalamıyor.Yeni olmasından kaynaklanıyor olabilir.Yada genel özelliklerinde de olabilir.Onu görecegiz.Ribauntları kovalamasıda önemli bir özellik.Bir kötü yanı basketbol hayatının her döneminde vardı.Biraz fazla zorluyor.Yani pas atması gereken yerde şutu,penetre etmeyi inatla sürdürüyor.Bu yüzdende çok top kaybı yapıyor.İstatistiklerinde top kaybı hanesini hiç boş bırakmıyor.Neyse bu kadar teknik yorum yeterli ilerleyen zamanlarda daha detayına inerim.Genel başlıklar halinde bahsetmiş oldum.Djedovic buraya ait olmak istiyor.Buraya basketbol oynamaya gelmiş.Kesinlikle başka bir amacı yok.Para alim,zaman doldurayım,Türkiye ligi basketbolun merkezi oldu.Burada oynamış olayım piyasam artsın diye gelmemiş bunu çok net görebiliyorsunuz.

    Sonuç olarak.Nihad'ın burada başarılı olmasına şaşırmamak lazım.Daha 22 yaşında olan bir oyuncu,bize çok fazla katkıları olacaktır.Hatta bu çizgide devam edip kademe kademe yükselerek oynarsa.Bu takımda çok uzun seneler oynar.Kaptanlıga kadar da yükselir.Birde bir detay,ismi "Dedovic" diye okunmuyor."Cedovic" diye okunuyor.Onun için başlıkta (C) yaptım.

BBL'İ 2. BİTİRMEK AVANTAJDIR


    Şu durumda evet 2. Bitirmek avantajdır.Bu avantajıda Galatasaray yakalamalıdır.Lehine kullanmalıdır.Aslında bundan önceki yazılarda,hep 1. Bitimemeizin avantaj oldugunu dile getirdim.Lakin artık degil.O yazılarda ligi 3 bitirecek takımın ya Bjk Milangaz yada FB Ülker olur.Diye düşünüyordum.Lakin Banvit süpriz yaparak.Ligi 3. bitirmeyi hemen hemen garantiledi.Bundan dolayı bizim ligi 2. bitirmemiz şart oldu.Çünkü neden,aslında kısaca bahsettim ama detayına inelim biraz...   

    Biliyorsunuz.Ligimizde Play - Off'lar var.Bu play - Off'lar lig sıralamlarından 1'den 8. Sıraya dogru sıralanan takımlar arasında oynanıyor.Eşleşmelede şöyle oluyor.1-8,2-7,3-6,4-5 şeklinde devamında ise 1-8'den çıkan takım 4-5'den çıkan takım ile yarı final serisi oynar.Aynı şekilde 2-7'den çıkan takım ile,3-6'dan çıkan takım yarı final serisi oynar.Sonucunda finale çıkan takımlar belli olur.Şimdi burada avantajımız saglayacak olan şey şudur.Bjk ve Fb 4-5 olmayı garantiledirler.Bu durumda 1. Olan takım.Final aşamasına gelene kadar çok zor maçlar oynayacak.Zaten Bjk - Fb eşleşmesi müthiş bir mücadeleye ve fiziksel yıpranmaya sahne olacak.Oradan çıkan takım,1. ile yarı final serisi götürecek.Bjk veya Fb'den hangisi çıkarsa çıksın yarı finale,yarı final yine aynı mücadele ve fiziksel yıpranmaya sahne olacak.Halbuki 2. olan takım sadece 7. Takım ve Banvitle serilere girip,büyük ihtimallede finale çıkacak.Hemde kendini diger eşleşmelerdeki kadar yormamaış olacak.Bana göre biz ikinci olalım.Efes birinci olsun.Orada zaten müthiş karşılaşmalar,yorgunluklar olur.5 maçlık seriler olur.Biz çok fazla yorulmadan finalde,rakibimizi bekleriz.Eger ki Efes gelirse saha avantajı onlardan yana olur.Lakin Euroleague maçında yaptıgımız gibi bir truva yapıp orayıda Efes'e deplasman yaparız.Ha olurda Bjk veya Fb gelirse,ne ala saha avantajı bu sefer bizde olur.Saha avantajında da 12 bin seyirci önünde bizi yenebilecek takım tanımıyorum.Hem zaten oradan gelecek takım çok fazla yorulacak bize göre,o sayede de dışardan 1 galibiyet kazanmak içten bile değil.Aslında saha avantajı bizde oldugu sürece,kimin gelecegide çok önemli değil.Lakin daha avantajlı olmak adına böyle bir şey yapılabilir.   

    Sonuç olarak.Oktay Kral saha avantajı bizde olsun gerisi çok ilgilendirmiyor diyebilir.Onun için birinci bitirelim dersede bir şey denmez.Yanlız avantajı ele almak için,bu yolada baş vurabilir.Eger ki bu yola baş vurulacaksa.Son maça bırakılmalı.Ne olur ne olmaz.İkincilik de tehlikeye girebilir.

5 Nisan 2012 Perşembe

FLORYA'NIN TAŞINMASI VE SALON AKSAKLIKLARI - GÖRÜŞ VE BİLGİ


    Biliyorsunuz Başkanımız Ünal Aysal son mali genel kurulda,kulübümüzde gerçekleşicek.Bir çok şeyin habeini ve müjdesini verdi.Spor salonu,koser salonu,rivaya yapılacak olan Ali Sami Yen spor okulu,bütçelerdeki iyileşmeler ve en önemli bazı fırsatçıların istedikleri gibi gördügü,görmek istedigi bu küçük işletmeciyi kandırma olayınada son noktayı koyarak verdi.Bunlardan biride Florya'nın yani tesislerin başka bir alana taşınması ve bu sayede İstanbulun en degerli arazilerinden birini degerlendirmeyi amaçlayan bir projeyi açıkladı....   

    Şimdi bu yazıda Florya'nın taşınmasıyla ilgili,daha önce bildiklerimi,sonradan ögendiklerimi ve görüşlerimi yazacagım.Bilgilerin dogrulugundan eminim,sonradan bazı degişikliklerde olabilir projede onuda söyleyerek başlayayım.Aslında olayın kısaca özeti şu,Adnan Polat döneminde Galatasaray'a alınan,Büyükçeşmedeki 2000 dönümlük arazi "Yeni Florya" olacak deniyordu.Adnan Polat'ın böyle bir projesi vardı.Hatta o dönemdeki açıklamalrından hatırladıklarımı söyleyim.Galatasaray'ın ciddi bir sıcak paraya ihtiyacı ve sermayeye ihtiyacı var.Florya gibi çok degerli bir araziyi o dönem fiyat soruştuırması yaptırarak 600 milyon TL'ye satılacagını ve bu paranın yarısıyla daha büyük bir arazi olan Büyükçeşmeye daha modern,daha yeni,daha fazla çeşitliligi olan her imkanı olan,Galatasaray'ın bütün şubelerinin antreman yapabilecegi bir tesis kurmak.Diger yarısıyla ile Galatasaray'a sıcak para akışı ve bu paranın çeşitli işlerde sermaye olarak kullanılıp.Galatasaray'a sürekli ve çok gelir getirecek işlerde kullanmaktı.Tabi bazı olaylar cereyan etti ve Adnan Polat bu projeyi hayata geçirmeden önce malesef Galatasaray'a yakışmayan bir olayla başkanlık koltugundan indirildi.Ben ilk Adnan Polat'ın ağzından bunu duyunca çok sevinmiştim.İnşallah yeni gelen yönetimde bunu unutmaz diyordum kendi kendime ki Ünal başkan geldiginde bu konuya degindi.Şimdide harekete geçiliyor.Geçen günlede aralarında Fatih Terim'in ve Ali Dürüst:'ün de oldugu bir heyet bir kaç stada yakın yerde uygun arazi baktıkları haberleride geldi.Bazıları bu projeye karşı çıkabilir.Yanlız bence çok dogru bir proje,Galatasaray'ın önünü baya açar.Birde hem karşı çıkıp,hem basketbolda,futbolda,voleybolda yıldız bekleyenlerede açıkcası şaşaırıyorum.Hayatın gerçekleri,spor artık çok büyük bir endüstri bu endüstride vaar olmak için,yarışçı olmak için gelirin çok fazla olmalı.Projele bence harika özellikle bu Florya'nın taşınma işi ve Ali Sami Yen spor okulu projesi,bunlar gerçekleşirse Galatasaray'ın para sıkıntısı çekebilecegini sanmıyorum.Gerçekleştigi andan itibarende.1 veya 2 seneye sıfır borç kalır.Kaar anlamında da Türkiye'de 1 numaraya yerleşecegini düşünüyorum.   

    Kısaca şu spor salonu işine degineyim.Bazı aksaklıklar oldu.Biliyorsunuzdur.Lakin Ünal başka burayı yapmakta kararlı en fazla Ali Sami Yen spor kompleksinin oraya olmaz.Yanlız mutlaka yapılacak onun içinde başka arazi baklıyor.Çünkü egimin çok olması projeyi imkansızlaştırıyor.Geçenlerde GSYİAD'dan bir teklif geldi.Ayazağa'da bir araziye 15 bin kişilik bir solan yapma teklifi geldi.Yönetim bunu degerlendirecek inşallah cevapları olumlu olur.Galatasaray'da biraz yönetimler ben yaptım demeyi sever.Bu yüzden kabul etmeme olasılıklarıda yüksek.Bir örnekle destekleyeyim.Galatasaray radyosu kuracaktı GSYİAD çok kapsamlı bir radyo,buna ragmen yönetim kabul etmeyip bir internet radyosu kurdu.Galatasaray yönetimleri bir yağlı kapı bulalım onlar yapsın tavrında degildir.