30 Mart 2012 Cuma

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT - 6. VE 7. GÜN


    Seri yazılara devam ediyorum.Normalde gün gün yazıyordum ama Barcelonaın turu garantilemesi ve kalan 3 seri oldugu için 2 gün için bir yazı olarak yazacagım.Geçelim yazıya...   

    İlk olarak Oliympiakos - M.Siena maçını degerlendirelim.Esasen ilşginç bir seri oluyor.Buı turun mutlak favori Siena idi.Lakin İvkovic bellki bu konudan rahatsız olmuş ve hırs basmış müthiş bir oyun oynatıyor takımına,büyük ihtimal turu geçen taraf Oliympiakos olacak.Ve İvkovic'e tebriklerin en büyügü gelecek.Oliympiakos maçı başından sonuna üstün götürdü.Aslında beklenmeyecek derecede rahat bir galibiyet aldı.Aslında artık şaşırmamak lazım.Bu seride çok fazla beklenmedik şeyler oluyor.Galatasaray'ın son anda elinden kaçırdıgı Oliympiakos'un,Siena karşısında bu kadar üstün oynamasıda,Galatasaray'lı taraftarları keşke biz olsaydık dedirtiyor açıkcası.Oliympiakos'dan yine ders niteliginde bir savunma izledik.Savunmayla neler yapılabilecegini hekes tamamen anlamıştır umarım.Benim antrenörümün bir sözü vardı.Onu tekrar hatırlatmak isterim."Savunma sadık,hücum nankördür" diye,aslınmda bu basketbolu kısaca kavrama açısından çok önemli bir sözdür.Neyse daha fazla uzatmaya gerek yok.Maçın skorerlerini öne çıkanları yazalım.Rakocevic ikinci yarıya hızlı başlayan Oliympiakos karşısında takımını ayakta tutmaya çalışan isimdi.Olimpiakos adına skorereler,Kyle Hines 15 sayı, 9 ribaund,Kostas Sloukas 11 sayı, 4 ribaund ve 3 asistleoynadı.Siena adına ise,Bo McCallebb'in 15 sayı ve 4 ribaundu mağlubiyeti engelleyemedi.   

    Geçelim diger süprize,Benim için süpriz olmadı.Çünkü Bilbao bunun sinyalini Moscow'ada vermişti.Bilbao - CSKA maçı,şöylede bir enteresanlıga sahne oldu.Bu senin iki süpriz takımı olarak gösterilen takımlara yenildi bir tek.Galatasaray ve Bilbao CSKA'yı yenen iki takımdır.Bilbao taraftarının müthiş destegiyle sahaya müthiş bir performans koyan Bilbao,kendi evinde bu senenin dream team denilen takımını mağlup etti.Özellikle 2. ve 3. Çeyreklerde müthiş bir savunma yapan Bilbao,hücum bölümünde de istediklerini yapınca,Bilbao adına galibiyet kaçınılmaz oldu.Htta bu çeyreklerin skorunu vereyim.2. Çeyrek: 22-16,3. Çeyrek: 24-17 maçı bu 2 çeyrekte aldılar.Daha önceki yazılarımın birinde söylemiştim.Bilbao bu seride bir şeyler yapğma amacında diye,amacı oldugu içinde CSKA'ya kök söktürüyor diye aynen bunlar oluyor.Bizde basketbolseverler olarak.Güzel bir seri izliyoruz.Bilbao adına skorerler,Kostas Vasiliadis 20 sayı,Marko Banic 18 sayı, Aaron Jackson 13 sayı 8 de asist yaparken; Alex Mumbru maçı 12 sayı ile tamamladı.CSKA adına ise,Nenad Krstic, 9'da 9 şut isabeti ile 22 sayı, Andrei Krilenko 16 sayı, 6 ribaund ve 3 asist, Alexey Shved maçı 5 üçlük isabetinden bulduğu 15 sayı ile tamamladı.   

    Geçelim bana göre F8'in en güzel serisine,Maccabi Elecktra - Pnathinaikos maçına,Yine ben söylemiştim diyecegim ama söylemiştim.Obradovic bu seriyi ne yapar eder.Atinaya taşır diye.Ki artık süpriz olmazsada Pnathinaikos Final - Four'a yükselir.Maçın geneli başabaş gitti.Ta ki maçın son 5 dakikasına kadar,bu bölüğmde tecrübeli oyuncularıyla sayı bulan Pana galip gelmesini bildi.3. Çeyrekten sona savunmanın dozajını iki takımda yükseltince iki takımda skor bulmakta güçlük çekti.Bu maçı resmen tecrübe kazandıç.Hem oyuncu anlamaında hem coach anlamında.Panathinaikos'da Nick Calathes 15 sayı- 4 ribaund- 3 asistlik ve Sarunas Jasikevicius da 13 sayı- 3 asistlik performanslarıyla galibiyette önemli rol oynarken, Koskas Kaimakoglou da 12 sayı- 7 ribaundluk katkı sağladı.Maccabi Tel Aviv cephesinde ise Devin Smith ile Keith Langford 14’er sayıyla oynadı. Yogey Ohayon ise 9 sayı- 9 ribaund ile maçı tamamladı.Atinada güzel bir maç bizi bekliyor.İşi olmayanların kaçırmamasını tavsiye ediyorum.   

28 Mart 2012 Çarşamba

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT - 5. GÜN


    Euroleague final - eight maçları kaldıgı yerden devam ediyor.Tabi daha güzel maçlarla,bende EL F8'ini degerlendirmeye devam ediyorum.Uzatmadan maçlara geçelim...   

    İlk olarak F8'in en güzel eşleşmesiyle başlayalım.Panathinaikos - Maccabi Electra maçı,Son saniyesine kadar heyecan dolu bir maç izledik.Maccabi seyircisi görevini bana göre tam yaptı.Onları ayrıca tebrik etmek lazım.Basketbol kültürü böyle bir şeydir.Sadece takımınla degil.Seyircinle beraber o kültürü kazanırsınız.Hakemleri,karşı rakibi çok güzel etki altına aldılar.Neyse dönelim saha içine,iki tarafta son ana kadar elinden geleni yaptı.Maccabi maçın bazı bölümlerinde farkı çift hanelere çıkarsada Pana maçın tamamen kontrolünü hiç Maccabi'ye vermedi.Belkide Pana hücum ribaundları konusuna biraz daha dikkat etseydi.Maçı kazanabilirdi.Maccabi adına Langford'un oyuna girememesi sıkıntı oldu.Sofoklis'in Maccabi adına oyuna daha fazla girmesi ve Ohayonun etkli oyunu onlar adına sevindirici ve belirleyici oldu.Diamantidisin maçtan kopuk oynaması daha dogrusu maça agırlıgını koyamamasıda belirleyici oldu.Blu'nun bazı kritik şutlar sokmasıda önemli oldu.Özellikle maçın son dakşikaları tam bir taktik savaşına sahne oldu.İyi oynayan taraf bana göre Maccabi'ydi.Pana pek oyun planını sahaya yansıtamadı.Maccabi'nin savunmasıda bunda belirleyici oldu tabi.Maçların çok teknik,taktik boyutuna girmeyecegim zaten daha önceki 4 tane yazıda yeterince bahsettim sanıyorum.Maccabi adına etkili olan isimler,Yogey Ohayon 12 sayı- 2 ribaund- 6 asist- 3 top çalma,Devin Smith 11 sayı- 9 ribaund ve Sofoklis Schortsanitis ise 8 sayı- 2 ribaund- 1 asistle maçı tamamladı.Panathinaikos adına etkili olan ismler ise Mike Batiste 13 sayı- 6 ribaund, Ian Vougioulas 11 sayı veDimitris Diamantidis de 10 sayı- 6 ribaund- 5 asist- 2 top çalma ile mücadeleyi noktaladı.Maçı Maccabi 65 - 62'lik skor ile kazandı ve seride 2 - 1 öne geçti.    


    Geçelim Barcelona - Unıcs Kazan maçına,Barcelona İstanbul biletini kapan ilk takım olmayı başardı.Barcelona'nın bu seriyi çok rahat tamamlayacagına kesin gözüyle bakılıyordu.Ki nitekim öyle oldu.Navarro'nun müthiş oynadıgı maçta Barcelona oyuna agırlıgını koyunca deplasmanda gülen taraf oldu.Domöercant'in ve Jawai'nin çabaları yeterli olmadı.Barcelona maçın ilk yarısında maçı geride götürdü.Kazan yıldızlarının devreye girmesiyle Barcelona'ya kök söktürdü.Maçın ilk yarısında etkili olan Kazan takımı devreyi 6 sayı farkla kapattı.İlk yarı etkili oyunlarına bakarak Kazan bu maçı alabilir mi acaba diye içimden geçirmedim degil.Hatta Kazan farkı bir ara 10'a kadar çıkardıysada.İlk yarıda sahada Barcelona'yı yenebilecegini gösteren bir Kazan vardı.Lakin dedigim gibi Barcelona oyuna agırlıgını koyup maçı kopardı.3. Çeyregi başa baş götüren ve 1 sayı önde tamamladı.Barcelona özellikle son çeyrekteki etkili oyunu maçı kazanmasına yetti.Son çeyregin ilk dakikalarında 48 - 48 eşitligi yakalan Barcelona daha sonraki 10 - 0'lık serisiyle 60 - 50 öne geçerek maçı kazandıgını ialn etti.Barcelona adına etkili isimler,Juan Carlos Navarro 21 sayı3 asist 2 ribaund,Navarro dışındaki kimse çift hanelere çıkamadı.Onun dışında dikkat çeken oyuncular,Marcelinho Huertas 9 sayı - 4 asistle, Boniface Ndong 8, Erazem Lorbek 7 ve C. J. Wallace ile Fran Vazquez 6'şar sayıyla galibiyette önemli rol oynadı.Unıcs Kazan adına etkili olan isimler ise,Henry Domercant 19 sayıyla oynadı. Terrell Lyday 12 sayıyla oynarken, Lynn Greer de 5 sayı üretti.Maçı 67 - 56 kazanan Barcelona seride durumu 3 - 0'a getirerek Final - Four'a yükseldi.    

25 Mart 2012 Pazar

GERÇEK ASLAN GİYMEZ KORSAN

                                        KORSANA HAYIR !  
  

    Slogan net.Korsan ürünlere verilen parayla lisanslı ürün alsanız.Hem kulübünüz hem siz kazanırsınız.Galatasaray'ın bu gelirlere ihtiyacı var.Ben kendi adıma Galatasaray'ın korsan ürünlerini giymekten utanırım.Yanlız hala korsan ürün alan arkadaşlar var.Lütfen sadece store'lardan lisanslı ürünle alın.  

24 Mart 2012 Cumartesi

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT - 4. GÜN


    Euroleague F8 tüm hızıyla ve muhteşemligi ile devam ediyor.Bende gün gün nabzını tutmaya çalışıyorum.4. Gün,4. Yazı...

    CSKA - Gescrap Bilbao maçıyla başlayalım.Maçı beklenildigi üzere CSKA kazandı.Lakin bu sefer Bilbao biraz daha direnebildi.Bilbao belliki CSKA karşısında bir şeyler yapmakta kararlı.Hani biz yapacagımızın en iyisini yaptık.Artık keyif alalım,oynayalım demiyorlar.Ciddi anlamda basketbolseverlere ve taraftarlarına güzel bir seri izletme ve daha ne yapabilirizin derdindeler.İlk çeyrek CSKA'nın ezici üstünlügüyle başladı.Lakin Bilbao ikinci çeyrekte maçı dengeye getirdi.Bilbao çok dirençli bir takım,aynı zamanda hücumda da boş atışları kovalayan ve bulan bir takım bu rakipler için çok yıkıcı bir güç bana göre,2. ve 3. Çeyekte CSKA ile neredeyse başabaş mücadele etmeside etkileyiciydi.Yardımlaşma ve ön alan savunmasınu muazzam yapıyorlar.Hücumda yine D'or Fisher'ın oyunda oldugu blümlerde sürekli P&R arıyorlar.CSKA sonuç olarak çok net favori oldugu bir seri oynuyor Bilbao'da elinden gelenin en iyisi yapıyor.Lakin eytmiyor.Yinede güzel bir seri oluyor.Maçın skorerleri,Andrey Kirilenko 20 sayı,Milos Teodosic 18 sayı ve Viktor Khryapa 13 sayıyla CSKA'ya galibiyeti getirenlerdi.Özellikle Krilenko ve Teodosic'in son çeyrekte müthiş işler yaptılar.Bilbao adına skorer ise Raul Lopez 13 sayı ile oynadı. Maç sonucu 79 - 60 CSKA lehine ama Bilbao bu farkı hak etmiyor.Sonuç olarak CSKA seride 2 - 0 öne geçti.Büyük ihtimallede Deplasmanda zorlansada kazanacaktır.Ve Final - four'a yükselecektir.  

    Geçelim geçenin en güzel maçına M.Siena - Oliympiakos maçının son dakikaları adeta nefes kesti.Siena maçı tam aldım derken bir anda Olimpiakos müthiş bir savunmayla geri döndü.Maça ortak oldu.Neredeyse alıyordu.Lakin Bo McCalebb son saniyede top çalmasıyla maçı takı adına aldı.İsterseniz 4. Çeyerekteki müthiş geri dönüşü ve savunmayı akamlar anlatsın size 4. Çeyrek: 14-27 Neredeyse Oliympiakos tur için büyük bir avantaj yakalıyordu.Lakin maçı Siena kazanmasını bildi.İvkovic ve Obradovic gibi coach'larınız varsa rakip sizden ne kadar üstün olursa olsun ümidi kesmeyeceksiniz.Oliympiakos taraftarıda,basketbolseverlerde.Favori olarak Siena'yı gösteriyordu.Lakin hal böyle olmadı.Ve Oliympiakos büyük avantajla evine dönüyor.Ben aslında Siena'nın maçı rahat kazanacagını düşünüyordum.Oliympiakos'un son çeyekteki savunması alt yapılarda ders niteliginde gösterilmelidir.Son çeyrek dışında maç hep Siena'nın kontrolü altındaydı.Siena'nın her hucumu McCalebb'in elinde şekilleniyor.Oliympiakos'da Spanoulis'in büyük etkisi var ama daha takım olarak,düzen içerisinde oynayan Oliympiakos ki takım oyunu her zaman daha etkilidir.Maçın skorerlerine bakacak olursak.Oliympiakos adına Printezis 15 sayı, Acie Law ve Pero Antic ise kaydettiği 11'er sayı ile oynadı.Siena'da ise  Bo McCaleb 20 sayı,Lavrinovic 18 sayıyla galibiyette büyük rol oynadılar.    

    Son olarak bir özür yazı baya geçikti ama kusura bakmayın....

23 Mart 2012 Cuma

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT - 3. GÜN


   
    Final - eight tüm hızıyla devam ediyor.Tabi yazılarımda,bu arada milli takım konusunu biraz erteledim.O seride devam edecek.Kendi çapımda bir şeyler yazmaya çalışacagım.Gelelim dünkü maçlara... 

    Önce Pnathinaikos - Maccabi Electra maçına bakalım.Basketbol severler iliklerine kadar basketbol'u ve Euroleague'i hissetmiştir.Dün iki müthiş takımın,müthiş basketbolunu izledik.Ben Pana'nın kazanacagını düşünüyordum.Lakin "görece" bir süpriz oldu.Ve Maccabi maçı uzatmalarda aldı.Geçen maçtan çok farklı bir maç oldu.Galiba o ilk maç Pana'yı biraz yanılttı.Maccabi'yide kamçıladı.Bu nedendendir ki maç her an başabaş gitti.Maccabi tamda oynaması gerektigi gibi oynadı.Pana hucumda çok pas yapıp,çok hareketli oynayarak boş adamı ve P&R'ler arayan bir takım.Maccabi'de bu hücumları etkisiz hale getirmek için baskılı bir savunma ve en önemlisi pas kanallarını keserek hücumda Pana'yı etkisiz hale getirmeye çalıştı.Nitekim de başarılı oldu.Maçı aldı.Maç baya git gelli oldu ama hiç bir tarafın lehine dönmedi.Maccabi sürekli bire birleri zorlayıp ya sayı bulmaya çalıştılar,yada savunmanın dengesini bozup boyalı alan çevresinde boş adamları buldular.Bu Pana savunmasını epey zorladı.Pana'yı sıkıntı yaşadıgı dönemde Kaimakoglou etkili oyunuyla ayakta tutan isimdi.Son çeyrekte de Diamantidis devreye girerek takımını ayakta tuttu.Sofoklis Pana savunmasına çok sıkıntılı anlar yaşattı.Lakin onunda erken faul problemine girmesi Maccabi için iyi olmadı.Çünkü çok etkili oynuyordu.Belkide o olsa maç uzatmalar bile gitmeye bilirdi.Maccabi'nin en skorer ismi yine 17 sayıyla Langford oldu.Smith ve Ohayon ise 15'er sayı üretti.Kaimakoglou ise 20 sayıyla Pana'nın en skorer ismi oldu.Seri çok ilginç bir hal aldı.İki tarafta bir birini eleyebilir.Maccabi Pana'yı durdurmanın yollarını bulmuş gibi gözüküyor.Obradovic'de Maccabi'ye yeni süprizler hazırlayacaktır.Özellikle bu serinin maçlarını kaçırmamanızı öneririm.Sonuç olarak 94 - 92 Maccabi maçı alarak seride durumu 1 - 1'e getirdi.Büyük avantaj sagladı. 

    Barcelona - Unıcs Kazan maçına geçelim.Bu seride süpriz olmayacak gibi duruyor.Barcelona'da Navarro müthiş oynadı.Kazan her ne kada zorluyor gibi gözüksede,Barcelona maçı kazanacagı kadar oynuyor.Ve kazanıyor.Kadro kalitelerinin çok fazla oldugu bir seride de Kazandan süpriz beklemek çokda dogru olmaz.Bu maç üzerine söylenecek pek fazla bir şey yok.Navarro 18 sayı ve 3 asist,Erazem Lorbek 14 sayı, 3 ribaundla, Pete Mickeal de 12 sayı, 4 ribaund, 4 top çalma ve 3 asistle mücadele etti. Konuk ekipte Nathan Jawai'nin 21 sayı, 10 ribaundu ile Bostjan Nachbar'ın 16 sayı ve 5 ribaundu galibiyet için yetmedi.

22 Mart 2012 Perşembe

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT - 2. GÜN


    Euroleague F8'de 2. Gün maçlarıda oynandı.Ve ilk maçlar tamamlandı.Basketbol adına çok güzel maçlar izliyoruz.Dün süpriz olmadı demiştim.Ama bir süpriz oldu.Ve Olimpiakos,Siena'yı deplasmanda mağlup etti.Şimdi geçelim maçlara... 

    İlk olarak süpriz maçtan başlayalım.Maçın ilk bölümleri,M.Siena'nın üstünlügüyle geçildikten sonra maçın son 10 dakikasında Müthiş bir savunma yapan Olimpiakos potasında sadece 7 sayıya izin verip.Kaşı potaya 21 sayı göndererek maçı kazanmasını bildi.Son 10 dakikadaki yapılan savunma bence bütün alt yapılarda ders niteliginde izletilmeli.Savunmanın Eurolegue'de ne kadar önemli oldugunu bir kez daha görmüş olduk.Euroleague'de iddialı olacaksanız.Savunmanız üst düzeyde olmalıdır.Olimpiakos,Siena gibi bir takımı deplasmanda yenebiliyorsa bunun tek açıklaması olaganüstü bir savunmadır.Siena çok potasiyelli bir takımdır.Öyle kolay degil Siena gibi takımı 7 sayıda bırakmak.Bu yapılan savunmanın ne denli muazzam oldugunu bir kez daha gösterir.Maçın en skorerleri Olimpiakos için,Printezis 20 sayı,Spanoulis 15, Kyle Hines 13 sayıyla galibiyette büyük rol oynayan oyuncular.Siena cepesinde ise David Andersen, 26 sayı ve 7 ribaund, Bo McCalebb 15 sayı ve 4 asistle oynamasına ragmen takımının yenilgisine engel olmadı.Sonuç 79 - 73 Olimpiakos yenerek,seride 1 - 0 öne geçti.    

    Gelelim CSKA - Bilbao maçına.İlk yarı müthiş bir oyun vardı sahada,açık söyleyeyim o ilk yarı hiç bitmesin keyfini çıkaralım istedim.Bilbao'nun CSKA karşısında direnmesi,neredeyse hatasız oynaması maçın başa başa gitmesi ve olaganüstü mücadelesi,müthiş bir Bilbao vardı sahada.Yanlız ilk yarının sonlarına dogru CSKA biraz hareketlenince,Bilbao'da bench'den katkı alamayınca ilk yarı CSKA lehine 10 sayı fark ile bitti.Skoru görüpte CSKA baştan sona Bibao'yu ezmiş diyenler varsa yanılıyor.Bir ara önde bile götürdü.Lakin dedigim gibi bench ve kalite farkı maç ilerledikçe agırlıgını çok daha fazla hissettirdi.Ve CSKA farklı galip geldi.İlk yarıda sahada savunma anlamında direnç gösteren tek CSKA'lı Krilenko'ydu.En kritik yerlerde işini yaptı ve çekildi.Gerçekten harika bir oyuncu.Bilbao'da ilk yarıda ön alan,baskılı savunmasını etkili yapınca,CSKA hucumlarda baya etkisiz kaldı.Bu sırada da boş üçlükler bulan ve çok iyi bir üçlük yüzdesi yakalayan Bilbao maçı başa baş götürdü.Tabi birde Bilbao'nun çok fazla top kaybı yapmasıda CSKA'nın işlerini kolaylaştıran bir detaydı.CSKA ciddi anlamda oyuna istedigi zaman agırlıgını koydugu an karşısında kimse duramıyor.Nenad Kristic'in içerdeki says üstünlügü ve bundan dogan zaaflar,Gordon'nın kritik yerleredeki şutları,Shved'in maça agırlıgını koyması,tabi unutmadan ekstra gayret ile CSKA'nın o yıldırıcı savunmasıda galibiyette büyük pay sahibidir.Ne kadar yıldızları toplasanızda o savunmayı çok iyi yapmalısınız.Bilbao'nun da fizik olarak yorulması önemli detaylardan biridir.CSKA'nın şut yüzdesini yukarı çekmesi ve daha setlerine sadık,topu paylaması maçı getiren önemli detaylardandı.Maçın skorerlerine bakacak olursak. Nenad Krstic 18 sayı,Alexey Shved 15, Jamont Gordon 14 sayı ile galibiyette önemli tol oynadılar.Bilbao'da ise Kostas Vasiliadis 15 sayı,Alex Mumbru 14 sayılık performansıyla Bilbao'nun öne çıkan oyuncularıydı.Sonuç CSKA maçı 98 - 71 kazanarak seride 1 - 0 öne geçti.Ve bu seride favori olan taraf oldugunu sahada göstermiş oldu.Bilbao'da bu sene Euroleague'de sezonun en başarılı takımı bana göre.Düşük bütçelerine ragmen yaptıkları iş harika,sonra Galatasaray.M.P gelir.İkisininde hemen hemen bütçesi aynı ve bu sene Euroleague'e damga vurdular.A lisans konusunda iki takımda ciddi adaydır.Galatasaay taraftarı sayesinde biraz daha önde olsada.Bilbao sonuç olarak bir İspanya takımı sezon başı neler olacak görecegiz.

21 Mart 2012 Çarşamba

EUROLEAGUE FİNAL-EİGHT BEKLEDİGİMİZ GİBİ


    Dün iki müthiş maçla Euroleague F8 başladı.Sonuçlar beklenildigi gibi,süpriz olmadı.Oyunlar,mücadeleler,oyun içindeki hamlelerin bir santranç müsabakasını andırması,yıldızların çok daha fazla agırlık koydugu,bir top için kavgalar ve mithiş oyunlar,işte tamda bekledigimiz gibi,böylede devam edecektir.Keşke şurada Galatasaray'da olsa diyorum.Yada en azından bir Türk takımı ama malesef olmadı.Neyse dönelim yazıya...  

    İlk olarak Barcelona - Unics Kazan maçına bakalım.Bu maçın,daha dogrusu bu serinin favorisi tabikide Barcelona,kadro kalitesi,tecrübe,oyun daha dogrusu herşey,bütün üstünlükler Bacelonada.Tabi Kazan'da elinden geleni yapacaktır.En azından kendi taraftarlarına ve basketbol severlere güzel bir seri izletmek için.Maçın en skoreri 22 sayıyla Pete Mickeal oldu.Huertas 5 sayıda kalmasına ragmen 10 asist yaptı.Erazam Lorbek 15,Navarro'da 13 sayıyla takımının galibiyetinde büyük rol oynayanlardandı.Daha maçın başında agırlıgını koyan Barcelona 3. Periyotta farkında verdigi rahatlıkla ve Kazanın maçtan kopmak istememesiyle 17 - 20 bitti.Lakin maçı rahat kazandı diye biliriz.Jawai'nin 15, Henry Domercant'ın 12 sayısı mağlubiyeti engelleyemedi.Barcelona'nın ilk çeyrekte sert savunmasınada dikkat çekmessem haksızlık olur.Maçın sonucu 78 - 66 lık skor ile bitti.Ve Barcelona seride 1 - 0 öne geçti.


    Geçelim.Panathinaikos - Maccabi Electra maçına,bu maç tam anlamıyla muazzamdı.Özellikle Pana'nın 22- 0'lık serisi tam anlamıyla müthişti.Diamantidis özellikle bu maçı bekliyormuşcasına konsantre ve etkiliydi.Dün müthiş bir oyun ortaya koydu.Şöyle bir istatistik versem galina herşeyi anlamış oluruz.15 sayı, 5 ribaund, 8 asist, 2 top çalma, 2 blok kısacası galibiyet için herşeyi yaptı.Özel ve büyük oyunculara yakışır oynadı.Aslında bu serininde favorisi Pana idi ama bu seri biraz daha çekişmeye sahne olur deniyordu.Lakin Maccabi hiç bir direnç,varlık gösteemedi Pana karşısında.Pana'da bu seride ne denli favori oldugunu gösterdi.22 - 0'lık seriden önce kaptırılan top ve Eliyahu'nun sımacı ve ardından gelen Obradovic molası,hamlesi ve mithiş oyun.Bir kez daha üst düzey bir coach'un,maçı nasıl alabilecegini,ne denli etkileye bilecegini gösterdi..Hani hocalar genelde elimizde sihirli degnek yok bakıcaz.Gibi açıklamalar yapar ya bence Obradovic bu hamlesiyle onları haksız ve yalancı çıkarttı.Artık o molada ne yaptıysa takım o moladan sonra maçı aldı.Pana bu seriyi kazanır ve yoluna devam eder.Gelelim Maccabi'ye takımın varlık gösteren iki adamı vardı.Biri 21 sayı ile Keith Langfor,digeri ise 17 sayı 6 ribaunt ile Devin Smith oldu.Kadroları tabikide Pana'ya göre daha kısıtlı.Ayrıca bu seon çok fazla maç yapmaları onları formdan düşürmüş olabilir.Yinede Pana'nın müthiş oyuna gölge düşürmez bu durum.Maçda bir ara fark 27 sayıya kadar çıksada Pana maçı 93 - 73 ile kazandı.Ve Pana seride 1 - 0 öne geçti.    


    Sonuç olarak iki tane çok güzel maç izledik.İmkanı olan kimse kaçırmasın derim.Çok daha sert ve güzel maçlar olacak seriler kızıştıkça emin olabilirsiniz.   

18 Mart 2012 Pazar

KISA KISA DERBİ DEGERLENDİRMESİ


    Dün akşam muazzam bir derbi izledik.Kazanan çıkmadı.Lakin sahada herşey vardı.Yinede maçın hakkı Galatasaray'ındı ama olmadı.Direkler izin vermedi....  

    Maça çok iyi başlayan Fenerbahçe ilk 15 dakikada skoru 2 - 0'a getirdi.Gaslatasaray buna ragmen şoku olabildigince çabuk atlattı.Önce oyuna ortak oldu.Sonrada oyun anlamında üstünlügü ele geçirdi.İlk yarının son bölümlerinde de neredeyse berberligi yakalayabilirdi.Lakin ilk 15 dakikalık şoku çabuk atlatması ve durumu 2-1'e getirmeside çok önemliydi.Bu da ikinci yarıda çok daha iyi oynayacagının habercisi gibiydi.Nitekimde öyle oldu.Aykut Kocamanında takımını geriye yaslaması işi daha da kolaylaştırdı.2. Yarıda oyuna tamamen hükmeden taraf Galatasaraydı.Fırsatlar buldu,degerlendiremedi.Sürekli top Galatasarayda kaldı.İkinci topları hep Galatasaray aldı.Bu baskı karşılıgını verdi ve 82. Dakikada Hakan Balta ile golü bulduk.Sonrasında Fenerbahçe açıldıkdan sonra o kısa sürede iki tane çok net pozisyon yakaladık.Lakin Engin topu ayagında fazla tutunca,Baros'da topu direge nişanlayınca hak ettigimiz Galibiyeti alamadık.Galatasaray buldugu gollerle,oynadıgı oyunla,verdigi mücadele ile alkış aldı.Ve maça iyi başlayan Fenerbaheçeyede kabus yaşattı.Aynı zamanda 2 - 0'ı bulduktan sonra,farkı düşünen Fenerbahçeli taraftarlarada.Bu korku hepsine yetti.Galibiyetten fazlasını aldı.    

    Sonuç olarak Galatasaray zor bir deplasmanda berabere ayrılarak.9 puanlık avantajını korudu.Galatasaray taraftarıda takımının asla pes etmedigini,her zaman yanında olması gerektigini bir kez daha net anladı.Bunu şunun için söylüyorum.2 - 0'dan sonra bazı Galatasaray taraftarları küfür etmiş twitterdan.Bu iş böyle olmaz.Bu takıma güvenmeyeceksinde hangi takıma güveneceksin.1,2 maç için 1,2 hata için takım harcayanlar Galatasaray'ı tutuyorum demesin.Galatasaray'ın hedefi şampiyonluktur.9 puan avantajını korumuştur.Birde üstüne psikolojik avantajı almıştır.Şampiyonluk yolunda da önemli bir adım atmıştır.Birde şu var.Gazeteler bizi şampiyon ilan etmiş,bazıları erken havaya girdik sanmasın emin adımlarla son ana kadar gidiyoruz.Şampiyonluk için son düdük çalana kadar dikkatliyiz.Yemezler ! Timsah sizin işiniz...  

    Bir oyuncuya parantez açmak istiyorum.Elmander tam bir savaşçı.Gol attıgımız tüm derbilerde gol attı.Defansına yardım eden bir forvet.Bu sene çok çok faydalı oldu.Allah nazarlardan saklasın.ElmanDERBİ'miz o bizim.Selçuk çok mücadele etti.O da sahanın en iyilerindendi.Onun dışında 65 dk takımn olarak iyiydik.
    Birde bu kareografi işi vardı.Galiba engellenmiş falan ama o yapılan felaket neydi öyle yahu,gözlerime inanamadım.Yarım yamalak yapıldı.Diyenler olacaktır.Lakin madem yarım hiç yapılmasaydı.Tam biz rezalet,görüntü kirliligi.Kareografi kendini anlatır.Üstüne vazife olmasada ligtv spikeri FB taraftarını kurtarmak için anlatmaya çalıştı olayı ama bu daha da fenadır.
    Yapılan birde çirkeflik vardı.Fenerbahçe taraftarı sağolsun her zaman bizim sahaya gelinca centilmenlik bekler.Lakin kendi sahalarında hiç centilmen olmazlar.Garip bir psikoloji açıkcası.Bizim sahamızda son yıllarda hiç bir şey olmaz.Biz onların sahasına gidince her türlü çirkefligi yaparlar.Galatasaray taraftarı buna cevap veremediginden değil.Centilmenligi bozmamak için bir karşı hamle yapmıyor.Lakin bu olaylar devam ederse bir karşılık gelebilir.Bunuda kimse istemez.Son zamanlarda Oktay hocaya,bu derbide Fatih ve Hasan hocaya yapılanlar ortada,yazık.Fatih Terim bu ülkenin en büyük hocası,milli takımı çalıştırdıgı içinde herkes tarafından en azından biraz saygıyı hak ediyor.

16 Mart 2012 Cuma

BASKETBOL MİLLİ TAKIMIMIZ - 2 - Guard Sıkıntısı


    Basketbolda milli takımımızla ilgili bir seri yazı yazacagım demiştim.İlkini yazdık.Şimdi sıra ikincisinde,daha önceki blogda'da demiştim.Yanlış gördügüm ve sıkıntılı olan yerler var.En azından kendimce onları yazagım diye,neyse geçelim yazıya...   

    Biliyorsunuz.Basketbol milli takımımızda çok iyi bir jenarasyon var.Her pozisyonda fazlamız bile varken,Guard konusunda sıkıntılıyız.Kerem Tunçeri'nin yaşlanması,Ender Arslanın formdan düşmesi gerçi en son milli takımda ve Galatasaray'da iyidi.Lakin tekar geçirdigi sakatlık bir kez daha formdan düşürdü.Engin Atsür gibi bir yetenegin uzun bir sakatlık geçirmesinin ardından neredeyse guardsız bir milli takım kaldı.Bu sıkıntı şuan için en azından 2,3 senelirk bu sıkıntının bitmesi için tek yok devşirme bir guard'dı.O hakda Preldzic'e harcandı.Bilindigi üzere,Milli takımlara resmi müsabakalarda sadece 1 tane devşirme oyuncu hakkı veriliyor.3 numara pozisyonunda Hidayet ve Ersan gibi oyuncularımız olmasına ragmen bir 3 numra devşirmek.Tamamen mantıksızlık ve yanlıştır.Tabi birde arkasında başka bir "torpil" vardır.Onu söylemeyim gerekte yok zaten.Amerika milli takımında oynamayan lakin üst seviyede bir guard bulunup.Milli takıma kazandırmak varken,bu hak heba edildi.Gerçi hala olabilir.Sonuç olarak 1 tane hakkımız var.O hakkıda guard pozisyonuna ayırırız.Bu seferde Preldzic dışarda kalır.Kimse yanlış anlamasın Peldzic'i begenmedigimden veya milli takımımızın kalitesinde olmadıgı düşüncesinde değilim.Tam tersine çok begendigim,iyi bir oyuncu,lakin ihtiyaç yoktu.Preldzic gerçekten Türk olup.Devşirme hakkını almasa kesinlikle milli takımda oynamalı.Benim deginmek istedigim açık,sadece devşirme oyuncuyu eksik bölgemize almak.Sonuç olarak guard bir takımın herşeyidir.Hatta bu konuyu net anlatan bir deyiş vardır."Guardın kadar takımsındır" diye.   

    Sonuç olarak eger devşirme guard kazandırılmazsa.Biz bu sıkıntıyı en az 2,3 sene çekecegiz.Çok daha fazla olabilir.Çünkü alttan gelen oyuncular üst seviye oyuncular olabilecek mi ? Bu tamamen soru işareti.Hadi çok iyi bir oyuncu var.Geliyor deseler en az 3 senesi var.En kısa yol ve kısa vade de çözüm devşirmedir.Uzun vade de başka çalışmalar yapılır.O ayrıdır.Birde Kaan Kural hariç kimse bu sıkıntıyı dile getirmemeye başladı.Niyeyse tabi,niyesini ben çok iyi biliyorum.Aslında söylemeyecektim.Yanlız olmaz.Söyleyecegim.Fenerbahçeli Preldzic devşirme oyuncu olarak alınınca hoop bir anda eleştiriler durdu.Eminim bunu bir Galatasaraylı söylüyor diye yanlış anlaşılacak ama olsun.Bu gerçegi degiştirmez.Milli takım bu sıkıntıyı Hidayetle kapatmaya çalışacak.Hidayette nereye kadar oyun kuruculuk yapar.O da başka bir tartışma konusu,oyun içi lider olduguna,basketbol zekasına asla söz söylenemez.Birde şu var.İyi bir guard mı,yoksa iyi bir 3 numaramı derseniz.Basketboldan biraz nasibini almış herkes kesinlikle guard der.En yakın örnek Anadolu Efes Savanovic,Vujacic ve Ersan vardı.Hepside çok iyi 3 numaralar ama Efes'in hali ortada.Ersan sonradan gitti.Lakin Ersan gitmese bile bu durum degişmezdi.Çünkü Ersan'a da topu hazırlayan guard'dır.Özellikle Ersan gibi kendi hazırlamayan,hazır bekleyip bitirici bir oyuncuya,guard çok daha fazla önemlidir.Örnek vermek açısından başka konulara daldım.Lakin tam anlatabildim sanıyorum.  

    Son olarak.Bu guard sıkıntısı bu altın jenarasyon dedigimiz kadroyla alabilecegimiz.Çok kupadan edecek.Bir an önce çözüm bulunmalıdır.    

PFDK...




Az önce Balıkesirspor taraftar blogu olan Hayalet 10Kolik'te okudum haberi. Balıkesirspor, kendi sahasında oynadığı Altay maçında, tribünlerde Vuvuzela çalındığı için takdiren 2000 TL para cezasına çarptırılmış. Kafama takıldı tabii. Önce dedim ki; "Neden şimdi? Neden Altay maçı?" Çünkü o vuvuzelalar içeride oynanan bir önceki maçta, İskenderun maçında da tribündeydiler. Benim maçı izlediğim yere de çok yakındılar. Sonra da Futbol Disiplin Talimatına(FDT) baktım hemen. Talimatname'de bu cezayı dayandırabileceğiniz tek madde SAHA OLAYLARI başlığıyla geçen 40. madde. Ancak, bu maddenin 4 tane bendi var ve bu bentlerin hiçbiri böyle bir cezayı kapsamıyor. Sonra ligler statüsüne bakmak geldi aklıma. TFF 2. LİG MÜSABAKALARI STATÜSÜ'nde bu cezayı gerektirecek bir madde olabilirdi. Ama yok. Ancak şöyle birşey var. TFF Ligler Statüsü'ne bağlı Süper Lig statüsünde, "GÜVENLİK" başlıklı 9. maddenin 5. bendinde vuvuzela yasaklanıyor. Aynı madde TFF 2. LİG MÜSABAKALARI STATÜSÜ'nde de var ancak bir farkla. "O MADDE DE VUVUZELA YOK".

Kısacası, PFDK Balıkesirspor'a talimatlarda dayanağı olmayan, kural dışı bir ceza vermiştir. Bu ceza uygulanamaz. Balıkesirspor buna derhal itiraz etmelidir.

15 Mart 2012 Perşembe

Amatör...



Bir süredir, futbol dünyasını derinden sarsan şike soruşturmasını tüm ülke olarak takip ediyoruz. Hatta dış basın dahi soruşturmaya büyük ilgi gösteriyor. Bu süreçte ortaya çıktı ki; Türk futbolu yıllardır bir bataklığın içindeymiş. Şike soruşturmasıyla birlikte ortaya çıkan skandalların ardından göreve gelen Mehmet Ali Aydınlar başkanlığındaki federasyondan, sorunu kısa sürede çözmesi ve Türk futbolunu bu kirli ortamdan çıkarması beklendi. Ancak beklenenin tam tersi oldu ve Mehmet Ali Aydınlar federasyonu, akıl almaz bir yönetim beceriksizliği göstererek futbolumuzu çözümü imkansız bir kaosa sürükledi. Haluk Ulusoy başkanlığındaki federasyondan bu yana görev yapan başkanların tamamının dönemlerinde, futbol ve yönetimi paraşütsüz düşüşe geçti ve başarısızlığa sürüklendi. Bunun bir türlü önü alınamadığı gibi, önlenebilmesi adına hiç bir çaba sarfedilmedi. Sonuç olarak geldiğimiz nokta ortada.

Buna benzer bir durumu basketbol federasyonu için de söyleyebiliriz. Görünürde Avrupa'nın en iyi (kimilerine göre en iyi 2.) ligine sahip olsakta, derinlere indiğinizde sinir bozucu başarısızlıklar söz konusu. Basketbol federasyonunun başarısızlıkları daha çok vizyonsuzluk, plansızlık ve yönetimsel sorunlar. Bugün bu ülkede voleybol 1. ve 2. liglerinin (kadın - erkek) her ikisi de, hentbol 1. ve 2. liglerinin her ikisi de tv'den canlı yayınlanıyorken, basketbolda yalnızca Beko Basketbol Ligi'nin, o'nunda dijital platformdan şifreli kanaldan yayınlanması kabul edilebilir birşey değil. Kadınlar basketbol ligi'nin bir isim sponsoru yok. Düne kadar 12 takımla oynanıyordu ve Kayseri'den ötede takım yoktu bu ligde. Dün alınan kararla, gelecek yıldan itibaren ligin 14 takımla oynanması kararlaştırıldı. Çok geç kalmış bir karar. Hakemlerin yetersizlikleri, salon kriterlerinin olmayışı, seyirciyi kadın basketbolu için salona çekecek projelerin (yıllardır) üretilemeyişi. Neresinden bakarsanız bakın safi başarısızlık. Çok iyi milli takımlar oluşturmak, arka arkaya çok büyük organizasyonları ülkeye kazandırmak kolay değil ancak tüm bu önemli işlerin arkasından, insan vizyonun daha da gelişmesini, beklenen hamlelerin yapılmasını istiyor. Neyse postun girişi çok uzadı aslında. Bu yazıda, en çok göz önünde olan, ilgi gören futbol ve basketbol sporlarının gölgesinde kalmış, kağıt üzerinde amatör, ama gerek başkan ve yöneticileri, gerek yönetim biçimleri, gerekse kısıtlı imkan ve düşük bütçelerine rağmen muazzam başarılı işlere imza atan Voleybol, tenis, satranç ve atletizm federasyonlarından bahsedeceğiz.

Voleybol federasyonu başkanı Erol Ünal Karabıyık, göreve geldikten sonra ilk iş olarak voleybol'u ülkenin dört bir yanına yayma planını uygulamaya koydu. Bu bağlamda, federasyona bağlı bir spor lisesi kurarak, genç ve gelecek vaad eden sporcuların eğitimlerinin de aksamamasını sağladı. Aynı zamanda spor lisesine ait bir voleybol takımı kurularak, gençlerin lig tecrübesinden geri kalması önlendi. TVF Spor Lisesi takımları bugün 2. ligde mücadele ediyor ve takımların neredeyse tamamı yıldız milli takım oyuncularından oluşuyor. TVF'nin diğer önemli hamlesi ise tesisleşme oldu. Önce İstanbul'daki Burhan Felek Spor Salonu'nu yeniden inşa etti, ardından'da başkent Ankara'da yepyeni bir voleybol salonu inşa edildi. Ve TVF Spor Lisesi'nin kullanımı için bir voleybol kampüsü de inşa edildi. Sporcu yetiştirilmesi konusunda geliştirilen ve uygulamaya koyulan yeni programlarsa kısa sürede meyvesini vermeye başladı. Bugün voleybol altyapı dünyası, Rida, Arelya, Ecem, Melisa gibi sporcuları konuşuyorsa, voleybol'da takımlarımızın Avrupa'daki başarıları ve zaferleri giderek artıyorsa, Avrupa kupalarındaki kontenjan sayımız her geçen yıl artıyorsa bunda TVF'nin katkısı çok büyük.

Gelelim Tenis Federasyonuna. Ayda Uluç'un başkanlığa gelmesiyle birlikte teniste atılıma geçen federasyon, kısa sürede lisanslı sporcu sayısını arttırdı. Kadınlarda, genç oyuncu kategorisinde Çağla Büyükakçay ve Pemra Özgen dışında sporcu bilinmezken, bugün o kategorinin ilk 5'ini zorlayan 3 genç sporcumuz daha var. Melis Sezer, Hülya Esen ve Lütfiye Esen. Aynı şey erkek tenisçilerimiz için de geçerli. Marsel İlhan ilk kez bu dönemde Wimbledon'da ilk 100'e kalıp ana tablo maçı oynayacak seviyeye geldi. Şüphesiz bunda Marsel'e sponsor bulunması ile birlikte imkanlarının arttırılması, yeni bir çalışma ekibi kurulması çok etkili oldu. Tüm bunların yanı sıra TTF'nin geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediği ve önümüdeki 3 yıl boyunca düzenleyeceği, ülkemize kazandırdığı dünya çapında bir organizasyon var ki, değinmeden olmaz. Daha önce "Kadın Tenisinin G-8'i Geliyor" başlıklı yazımızda bahsettiğimiz WTA Championship. Kadınlarda dünya sıralamasının ilk 8'nin katıldığı ve tam bir tenis şöleni olan şampiyona Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlenmiş, Türk halkı ve tenis severler, federasyonun 10 üstünden 10 alan, aylarca süren tanıtım faaliyetlerinin ardından tribünleri tamamen doldurmuştu. Göz kamaştırıcı bir başarı.

Yazıya burada ara verelim istiyorum zira satranç ve atletizm federasyonları ile ilgili düşüncelerimi de yazarsam çok uzun olacak ve okurken sıkılacaksınız. Bunu istemem, çünkü tüm bu konular oldukça önemli. Bu bir nevi yazı dizisi olsun ve geri kalanına yarın devam edelim. Şimdilik bu kadar. Keyifli okumalar.


14 Mart 2012 Çarşamba

Geçmiş Olsun Shipp...


Maç biteli çok oldu. BBL'nin liderlik mücadelesi maçında, deplasmanda Banvit'i 73-64 mağlup ettik ama ne galibiyete ne perçinlenen liderliğe ne de iyi oyuna sevinebildik. Çünkü Joshua Shipp ikinci yarıda, Banvit'in bir hızlı hücumunda rakibin sayı yapmasını engellemek amacıyla bloğa çıktı. İnişte ise sol ayak bileğinin üstüne çok kötü düştü ve ayağı kırıldı. İlk görüntüler oldukça kötüydü. Ancak yaklaşık 1 saat öncesinden itibaren hem takım içinden hemde GS TV sunucusu Veli Yiğit'ten güzel haberler geldi. Veli Yiğit twitter'dan "Shipp'in durumu sanılandan daha iyi olabilir ama henüz net değil" diye ilk iyi haberi verdi. Ardından takımımızın genç oyuncusu Sertaç Şanlı "Shipp'in sakatlığı korkulan gibi değil tek kırık var. En kısa zamanda dönecek inşallah" diyerek moralimizi daha da düzeltti. Shipp'in en geç 2 ay sonra sahalara geri döneceği öngörülüyor. Resmi Site'de konuyla ilgili kısa bir açıklama yaptı.


Bu takıma ve oyunculara "Son Topa Kadar" mücadele etmeyi biz aşıladık. Ve o'nlar bunu öylesine özümsediler, öylesine ruhlarına işledi ki; gözlerini bile kırpmadan her topa koşuyor, rakibine sayı yaptırmamak için sakatlanmayı göze alıyorlar. Bu mücadelenin karşılığında da Galatasaray taraftarları, sosyal medyada ve taraftar forumlarında oyuncusuna geçmiş olsun mesajları yağdırıyor. Herkes gibi bizde Shipp'in en kısa sürede parkelere geri dönmesini canı gönülden temenni ediyoruz.

BASKETBOL MİLLİ TAKIMIMIZ - 1 - Yeni Coaching


    Basketbol milli takımımızla ilgili yapılan bazı yanlışlar üzerine bir kaç seri yazı yazacagım... 

    Basketbol milli takımımız ülkemizde düzenlenen 2010 dünya kupasında 2. Olarak gümüş madalya alma başarısını gösterdi.Bundan sonraki evre bana göre dogru yönetilmedi.Ben şimdilik en önemlisini ve ilkini yazacagım.Tanjevic sağlık sorunları nedeniyle milli takımdaki coach görevini bıraktı.Yerine onun yadımcılıgını yapan Orhun Ene getirildi.Açık söyleyeyim.Ben Orhun hocadan çok ümitliydim.Başarılı olacagınada emindim.Yanlız yanıldım.Benim gibi yanılanda çok,Orhun hoca bu milli takımın coach'u degil.Milli takımımıza daha iyi bir coach ve yardımcı grubu lazım.Çünkü bizim bu jenarasyonumuz.Bana göre yakaladıgımız en iyi jenarasyon bunu Orhun hocanın elinde heba edemeyiz.Orhun hocanın bu takımda beraber oynadıgı oyuncular var.Artı Orhun hoca iyi bir coach olmasına ragmen daha üst seviye bir coach değil.Bizim milli takımımızın,ihtiyacı oldugu coach degil.Zaten Orhun hocada bu takımı iyi yönetemiyor.Düzgün bir oyun sisteminde de oynatamıyor.Kesinlikle görevine son verilmeli.Onun yerine... 

    Şimdi onun yerine kim gelmeli onu biraz yazayım.Böyle o gitsin,bu gitsin demekle olmuyor.Aslında daha dogrusu tüm antrenörlerin degişmesi lazım.Yeni bir ekip kurulmalı.Kim olmalı bana göre isimler belli.Yeni head coach'umuz Erman Kunter,yardımcıları Hakan Demir ve Selçuk Ernak olmalı.Üçününde ortak özellikleri antrenörlük kariyerlerinin ve kimliklerinin milli takımımıza uymasıdır.Üçüde sistem adamıdır.Etkili savunma yaptırırla takımlarına ve bir düzen,tertip getirirler takımlara.Birde tabikide oyunculardan maksimumu almayı bilirler.Yani oyuncular onlarla he zaman oynayabileceginin en üstünü oynar.Şimdi gelelim tek tek degerlendirmeye...  

    Erman Kunter : Türk milli takımını daha önce 97 - 00 dönemlerinde çalıştırmış.Başarılar yakalamış ve milli takıma çıta atlatmış bir hocadır.Gerçi gitti her takımda bunu görebiliriz.Sonrasında Galatasaray'a gelip atlattıgı çıtada ortada.Erman hoca P&R hücumlarınıda çok iyi oynatır.Tek tek başarılarında bahsetmeyecegim.Nasıl iyi ve üst düzey bir coach oldugu herkesce biliniyor.Ortak özelliklerde yazdım ama Savunmaya,sisteme çok fazla önem veren biri işte tamda bu yüzden milli takıma gelmeli.Bizim milli takımımız.Çok iyi savunma yapan kimligiyle,oyunuyla vaar olan bir takımdır.Kesinlikle sistemli ve yaptıgı çok iyi savunmadan sonra gelen hücum organizasyonlarıyla başarıya ulaşıldı.Yani kısaca savunma bizim milli takımımız için temeldir.Erman Kunter'de bunun hakkıyla yapar.Cholet'de yaptıkları ortada.

    Hakan Demir : Karşıyakada yaptıkları ortada,Elindeki bütçe ile ortaya koydugu oyun ortada.O da sistemci ve savunmacı bir coach,senelerdir zaten ligimizden tanıyoruz.Kesinlikle böyle bir rütbeyi hak etmiş biridir.Kendisi zaten başlı başına iyi bir coach'dur.Erman Kunter ile beraber neler yapabilecegini düşünmek bile beni heyecanlandırıyor.Türk oyuncusu biraz okşanmayı her zaman sever ve ister.Bu iki coach'da bunu yapar. 

    Selçuk Ernak : Selçuk hocayı basketbolu yakından takip edenler bilir.Ligimizde ve alt yapılarda uzun yıllar görev yapmış çok tecrübeli bir coach.Kendisi 2. Yardımcılık görevinde aynı zamanda genç milli takımların sorumlusu olabilir.Aynı zamanda milli takımlar düzeyinde de Çin milli takımında da görev almıştır.Basketbolumuz için önemli bir degeridir.Her zaman sistem ve düzen adamıdır.Savunma konusunada çok önem verir.Oyunculardan maksimum performansı almayıbilir. 

    Bu üç isim temel olarak milli takıma getirilmelidir.Ondan sonrasını keyifle izleyebiliriz.Sonra orada kendi sistemlerini yapılarını kurarlar.Bu üç isminde basketbol bilgisini zaten yazmaya gerek yok.Ki zaten haddimede düşmez o kadarı... 

13 Mart 2012 Salı

ENGİN ATSÜR'E YAPILAN AYIP TÜRK BASKETBOL SEVERLERİNE YAPILDI


    Olayı görünce şoke oldum.Aslında yazıyı daha önce yazacaktım.Lakin araya kupa ve bilgisayarımın bozulması girince kısmet bugüne oldu.Spahija'nın Engine yaptıkları ayıbın daniskasıdır.Görünce olayı sinirden küplere bindim.Böyle bir terbiyesizlik olamaz.Bunu Engin gibi efendi bir oyuncuya degilde,karşılık verebilecek bir oyuncuya yapsaydı.Orada kavga çıkardı.Kanalın yayınladıgı ve seyircilerin oldugu bir yerde sen hiç bir oyuncuna "get out" diye bagıramazsın.Soyunma odasında olsa sorun yok.Soyunma odalarında neler oluyor.Çok daha agır küfürler,tokatlar falan ama bunlar soyunma odası mahremiyetinde kalır.Soyunma odasında oyuncuyu kendine getirir bu bagırışlar ve tokatlar.Abartılmadıkçada iyidir.Yanlız sen bench'de oyuncuna DEFOL diye bagırırsan o zaman hem o oyuncuyu kaybedersin,hem diger oyuncuları,tamamen yanlışlar ve ayıplar silsilesidir. 

    Gelelim neden bagırdıgına,Engin Atsür bir savunma hatası yaparak adamını kaçırmış.Bak bak basketbolda savunma yaparken adam mı kaçırılır.Büyük ayıp,Spahija fermanı versin asalım Engini nasıl olur.Çileden çıkmamak elde değil.Yahu spahija sen ıslık çala çala savunma yapan Gist'e ses çıkarma.Oynadıgı 30 dk içinde sadece 2 dk savunma yapan Bogdanovice ses çıkarma.Gel Engine savunmada adamını kaçırdıgı için bunları yap.Spahija kendinden utanmalı.E tabi onlara kızamaz,kızmaz.Çünkü onlar kendi getirdigi oyuncular onlar ne yaparsa yapsın büyük hata sayılamaz.Yanlız aynı hatayı ondan önce takıma gelmiş.Herhangi bir oyuncu yaparsa cezası büyük olur.Sezon başından beri Oğuz'a,Vidmar'a,Preldzic'e yaptıgı çifte standart ortada.Sakatlıgından dönüşüyle beraber takımı toparlayan Enginede dün yaptıgı ayıp belli.Fenerbahçe taraftarını bir konuda tebrik edeyim.Spahijanın o ayıbına karşılık olarak anında tepki verdi.Spahijada gidip Enginle bir konuşma yaptı.Takım içinde adaleti kurmadan,çifte standart olmadıgını hissettirmeden,oyuncularla sevgi ve saygı içinde kalmadan psikolojik anlamda o takımı başarıya taşıyamazsınız.Ki psikolojide bu iş insanlarla yapıldıgı için,bu işin %70'dir. 

    Kısacası ben bu hareket bana yapılmış kadar üzüldüm.Engin çok degerli bir oyuncudur.İstemiyorsanda sezon sonu bırakırsın bak bakalım kaç tane takım tranfer etmek için ugraş veriyor.Maçın sonunda ilahi adalet devreye girdi.Maçı kazandıran basketi Engin Atsür attı.Fenerbahçe galibiyetlerine sevinmesemde Enginin maçı almasına çok sevindim.Spahija'yada en güzel cevap oldu. 

12 Mart 2012 Pazartesi

TEK GALİBİYETLER SİZİN KUPALAR BİZİM


    Blog yazmaya kısa bir ara verdikten sonra tekrar yazmaya başlıyorum.Evet tanım tamda budur.Tek galibiyetler sizin,kupalar bizim.Dün bayanlar Türkiye kupası finali oynandı.Finalin adı yine aynıydı.Galatasaray -Fenerbahçe,sonuç kupa maçı oldugu için klasikti.Bu kadar kötü oynamamıza ragmen 76 - 72 kazandık.Sahadaki oyuna detaylı bir şekilde gelecegim.Lakin ondan önce deginmek istediklerim var.Sezon içinde 2 defa yenilmiştik.Bu tek mağlubiyetlere üzülsekte,daha hiç bir şey kaybedilmemişti.Hedefler hala yerli yerinde duruyordu.Bu takımın o hedeflere ulaşacagının göstergesiydi dün alınan kupa.Onun dışında hep Fenerbahçelilerin agzında olan laflar hep aynı,toplamda biz,sizi şu kadar şu branşlarda yenmişiz.İyi güzel,Galatasaray kompleksi o kadar tavan yapmışki,hep bunun seceresini tuttular.Sonuç olarak yani kupa anlamında aramızda bir fark oldumu.Yada şöyle söyleyeyim,bizi geçebildiniz mi ? Hayır.Kupa bazında bizimle aynı seviyeye gelebildiniz mi ? Hayır.E isterseniz.Bu tablo devam ettigi sürece 100 defa yenin,hala başarı ve netice olarak Galatasaray'ı yakalayamamışken yada yakalayamıyorsanız.Çokta sorun değil.Galatasaraylılar için önemli olan her zaman kupadır.Hiç bir zaman Fenerbahçeyi yenelim.Sezonu kupasız kapatalım yoktur.Tam tersine Fenerede yenilelim,Bjk'yede,farketmez.Lakin kupa alalım denir.Tek galibiyetler bizi o gün mutlu eder.Sonrasında unutulur gider.Yanlız alınan kupalar bizi o sezon için hatta gelecek için mutlu eder.Galatasaray taraftarının bu ayrımı yapıyor olması beni bir Galatasaraylı olarak çok mutlu ediyor.Lakin işte kolay degil.Bir takıma karşı kompleksiniz varsa,onu yenmeyi herşey olarak kabul ediyorsanız.Bu çok normal.Galatasaray'ın Avrupada başarılı olmasını kaldıramadıkları içinde,Kendilerinin Avrupa başarısından önce Galatasaray'ı yenmek istemeleri anlayışlar karşılanmalı bana göre.Birde şu var tabi Galatasaray her başarısını kendi yapmıştır.Hiç bir zaman "yağlı kapısı" olmamıştır.Neyse geçelim maça... 

    Ben Galatasaray'ı 1.5 periyot haricinde hiç begenmedim.Galatasaray kadro olarak daha üstün oldugu rakibini yenerken bu kadar zorlanmamalı.Sezon başında bu takım Fowles yokken neler yapıyordu.Tam sezon sonuna gelindikçe düşüşe geçti.Yine söylüyorum Ceyhun Hoca bu kadronun hakkını asla veremiyor.Veremezde.Dün takım ekstra mücadele etmese yenilirdik.Birde bazılarında şu var.Bu takımın Türk kadrosu iyi değil.Tamam dogrudur.Fenerbahçeye göre değil.Yanlız yabancı yıldızlarla bu farkı kapatıp,öne geçmiştir. Galatasarayın,sezon başındaki oyunu şuanki oyuna göre daha iyi buluyorum.Sezon başında daha sezon başı bu takım çok daha iyi olacak ve Euroleague şampiyonu olacak diyordum.Yanlız Ceyhun hocayı hesaba katmamışım demek ki,bir takım ancak bu kadar kötü yönetilir ve oynatılır.Hiç bir yöneticide zılgıtı çekmiyor.Bayan basketbolun en tepedeki idari yöneticiside dahil kondüsyonere kadar degişmesi lazım.Bu kadar iyi bir kadroya yazık oluyor.Takımın bir düzeni yok.Sistemi yok.Şunu iyi yapıyorum dedigi bir yönü ortaya çıkarılmamış.Oyun anlayışı ney belli değil.Takım içindeki bazı ilişkiler laçkalaşmış.Taurasi gibi bir yıldızı coach olarak kullanamıyorsun.Ha Taurasi oynuyor.Çokta iyi oynuyor.Lakin hiç bir yıldızının üzerine oyun kurmuyorsun,setlerini ona göre düzenlemiyorsun.Yıldızlar çıksın oynasın,bu takım böyle olmaz.Yazık günah bu kadar yatırıma,bu kadar yıldıza.Bu konu hakkında daha detaylı bir yazı yazacagım.Bu şimdilik kısaca oldu.Lakin bu bayan takımında çok ciddi problemler var.Bu kadro birilerinin elinde heba olup gidiyor.Ha o birileri hala yanlışlarından dönebilir.Lakin hiç sanmıyorum.

9 Mart 2012 Cuma

Tik Tak...


Tik tak tik tak...Geri sayım bitti ve Dünya Salon Atletizm Şampiyonası nihayet bugün başladı. Büyük bir heyecanla beklenen, düzenlenebilmesi için rekor sürede yepyeni bir salon inşa edilen şampiyonada, Yelena Isinbayeva, Dayron Robles, Blanka Vlasic, Meseret Defar, Carmelita Jeter, Teddy Tamgho gibi dünyaca ünlü sporcular mücadele edecek. Şampiyona bugün itibariye resmen başladı ve daha ilk günden sporcularımız adına iyi dereceler gelmeye başladı. Erkekler 400 metre'de 6. seride yarışan Ali Ekber Kayas adını yarı finale yazdırdı.


Şampiyonada bugün ve yarın da mücadeleler devam edecek. Şampiyonanın final günü 11 Mart Pazar. Bu süre içinde, Hüseyin Atıcı, Burcu Ayhan, Sevim Sinmez, Halit Kılıç, Dudu Karakaya, Karin Melis Mey ve daha pek çok sporcumuz çeşitli kategorilerde mücadele edecekler. Şampiyona TRT Spor / TRT HD kanallarından ve www.trtspor.com.tr internet sitelerinden canlı yayınlanacak. Şampiyonayla ilgili diğer tüm detay ve bilgilere, salon bilgilerine, ulaşım, bilet fiyatları, şampiyona programı ve müsabaka sonuçlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. Yerinizde olsam; evde oturmak yerine keyifli, heyecanlı ve değişik bir haftasonu organizasyonu için, yarın ve pazar günü Ataköy'ün yolunu tutardım. Sabah seansı biletleri 12, akşam seansı biletleri 20 TL. "Yok tek seans izlemek beni kesmez" derseniz, tüm günü kapsayan biletler yalnızca 25 TL. Şimdiden iyi seyirler.

İlgili Linkler

Türkiye Atletizm Federasyonu İnternet Sitesi | Şampiyona Programı Sayfası

Dünya Salon Atletizm Şampiyonası Resmi İnternet Sitesi

Tesisler ve Ulaşım ile İlgili Bilgiler

Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) İnternet Sitesi | Şampiyona Sayfası

Bilet almak isterseniz de gerekli bilgiler burada.


7 Mart 2012 Çarşamba

Trabzon'un Kitabı...


Daha önce "Bölük...Pörçük.Bir Hayatın Öyküsü" yazımızda Necdet Çobanlı'nın kitabını anlatmıştık. Bu kez Trabzon'un kitabını tanıtıyoruz. Sevecen Tunç tarafından kaleme alınan ve İletişim Yayınları 'ndan çıkan kitap, futbolun Trabzon'daki hayata ne kadar sirayet ettiğini anlatıyor basitçe.

“Trabzon şehri spor ibtilası geçiriyor. İstanbul’da dans ibtilası, Ankara’da ud, Trabzon’da futbol… Bunlar birer hastalık gibi yakaladıkları adamın yakasını bırakmıyorlar. Trabzon’da mahalle aralarında, ta Kavak Meydanı’na kadar ne kadar meydan, cami havlisi, bahçe varsa birkaç çocuk toplanmış! – Gol gol diye bağırıyor. Hele şu hafta tatilinin işsiz bir sürü halkının Kavak meydanına doğru toplanması bu ibtilayı azdırdı. Şimdi herkeste bir spor heyecanı var” metniyle tanımladığı kitabı için masabaşı çalışmamış Sevecen Tunç. Gitmiş, görmüş, konuşmuş, dinlemiş. Dinlediklerini yazıya dökmüş. Bir şehrin, futbolun etrafında dönen, futbola aşık yaşamının okunmaya değer dikkat çekici öyküsü.

Sevecen Tunç'un, NTV | Gece Bülteni programında kitabını anlattığı bölümü de buradan izleyebilirsiniz.

Ersan İlyasova NBA'de Şubat Ayında Fırtına Gibi Esti


    Son zamanlarda NBA'de Ersan İlyasova fırtınası esiyor.En azından bizim için,bu iyi performansa bir yazı yazmak gerekirdi.Şubat ayını müthiş geçiren Ersan bu iyi performansını hala devam ettiriyor.Bu iyi performansın devamını diliyorum.Şimdi biraz rakamlara gelelim...  

    Ersan İlyasova'nın şubat ayındaki ortalam istatistigi 15.4 sayı,10.9 ribaunt,1 blok ve 1.3 asist ile oynuyor.Ciddi anlamda Ersan için muazzam.Daha dogrusu Ersanın yetenegine karşılık,olması gereken performansı ben Ersanı hep All - Star olma potansiyelinde görmüşümdür.Ersanın oyun yapısı çok iyi bir bitirici ve savaşçı ondaki bu cevheri takımı çıkartamıyordu.Yanlış kullanılıyordu.O zamanda demiştim eger Ersan S.Nash gibi bir  guard ile oynasın All - Star performansı sergiler diye.Dogru kullanıldıgı taktirde bu rakamlar Ersan için çok sıradan olacaktır.Aynı zamanda takımdaki liderligide alabilecek bir oyuncu ki almalıda.Bu koşullar oldugunda yada kısacası bu dogrultuda kullanıldıgında NBA'in yıldız oyuncularından olacaktır.Süper yıldız mevkisine gelmesi zorda olsa oralara yaklaşabilir.Aslında Ersan İlyaova'daki önemli kelime şu MÜTHİŞ BİR BİTİRİCİ temel ve en büyük özelligidir.S.Nash öenegini neden verdim.Oynatan bir guard,dogru yerde dogru zamanda oyuncuyu topla buluşturabiliyor.Ona pozisyon hazırlıyor.Daha dogrusu sayı atmadan önceki herşeyin organizasyonunu yapan bir guard Ersanda çok iyi bir bitirici oldugu için bu koşullar altında müthiş oynaması çok dogal olur.Ekstara olarak zaten savaşır,mücadele eder,savunması çok iyidir.Ribauntları çok iyi kovalar.Bu tüm özelliklerini ortaya çıkaracak bütün yapılarda takımın yıldızı olur.Ki oluyorda...   
   

YIL OLMUŞ 2012. HALA TARLADA FUTBOL OYNUYORUZ


    Evet tam tabir budur. 1 milyar dolar degeri var dedigimiz Türkiye süper liginde saha sorununu hala çözemiyoruz.Lig sonuncusunun bile 17 milyon dolar gibi bir para kazandıgı bir ortamda futbolun en önemli unsurlarından birine, sahaya 150 bin dolar harcanamıyor.Nedenine girersek çıkamayız.Lakin o kadar fazla, o kadar uçuk rakamlara transfer yapılıyor ki ekstra kar elde etmeyi bırakın tam tersine borç batagına sürükleniyor takımlarımız.İngiltere belki çok uçuk bir örnek yapı olacak ama lige yeni çıkan takımları görüyoruz.Eger Arap sermayesinde degilse yaptıkları transfer sayısı 3'ü geçmez. "Futbolun beşigi" dedigimiz, futbolun bir kültür oldugu yerdeki adamlardan çok daha akıllıyız ki biz senelik 10,20 Allah ne verdiyse transfer yapıyoruz.Neyse konu böyle uzar gider.Gelelim asıl soruna...  

    Bu kadar paraların döndügü bir ortamda,Anadolu takımlarının bile görece yıldız oyuncu getirdigi bir ortamda futbol sahalarımız berbat. Bu nasıl düzelir? Şöyle,TFF yayıncı kuruluştan takımların aldıgı paraya el koyacak.Kapsamlı bir mali disiplin getirmesi lazım bütün kulüplerin mali işlerine. Lakin daha öncesinde bu sahayı halletmek için (galibiyet primi olarak takımlar 750 bin dolar alıyor.Tam rakamın bu olması lazım.Yanlışım da olabilir.) esas işin mantıgı daha önemlidir.Bakacaksın. Zemini mi kötü? "Hop kardeşim bu para böyle gidemez". Yeni zemin fiyatı 300 bin dolar olması lazım.TFF diyecek ki "ben sana yeni zemin gönderiyorum.Zemin fiyatından kalan parayıda hesabına yatırıyorum".Bir nevi TFF bu parayı kendi kullanacak.Zeminin fiyatını bu paralardan alacak geri kalanını hesaba yatıracak.Kimsede ağlamayacak.Her zemini tarla olan takıma bu uygulanmalı.Aslında yöneticilere bir nevi ceza,biz futbol severlere ödül olacak.Ki bu paraların gelmesini saglayanlarda biz futbol severleriz.Bizi daha fazla memnun et ki bizde seni daha fazla memnun edelim.Bu yeni zemini koruyacak ekipmanı mı yok? Aynı uygulamayla parasından kes gönder.Direnen olacagını sanmıyoum.Lakin olursa, hala bu zemin işini önemsemezse her zemini tarla oldugunda yeni zemini gönder.İllaki bir yerde yola gelecektir.Bir uygulamada şu olabilir veya buna ek olarak uygulanabilir.Zemini kötüyse,zemini düzgün olan başka bir şehire at, oradaki halk bir yöneticileri yuhalasın,o yöneticiler bilet gelirlerinden bir olsun bak gör nasıl akıllanacaklar.  

    Sonuç olarak bu parayı TFF'nin kullanması olayı herşey için uygulanabilir.Birde TFF şunu asla yapmayacak."Bak ben sana bu parayı göndereceğim yine, ama sen zemin işinde veya başka bir işte kullan" derse o iş olmaz.Yöneticiler çok göstermelik yapar o işi yada hiç yapmazlar.  

6 Mart 2012 Salı

İnsanlık Dışı...



Cidden insanlık suçundan farksız. Bundesliga ekibi Hamburg'un Stuttgart'la yaptığı maçta, Hamburg'lu Guerrero'nun Stuttgart kalecisi Ulreich’e yaptığı akıl almaz faul. Federasyon Guerrero'ya 8 maç ceza verdi ama asıl ilginç ve şaşırtıcı olan, Hamburg kulübünün cezaya itiraz etmeyi düşünmesi.

TÜRKİYE ÜNİVERSİTE BASKETBOL LİGİ


    Türkiyede basketbolun daha fazla gelişmesi ve oyuncu yetiştirmek amaçlı üniversite basketbol ligi kurulmalıdır.Bu üniversite liginin tamamen alt yapı gibi işleyip,aynı zamanda hedefi olan takımlar olmalıdır.Üniversite gibi meslegini ve kişiligini kazanacagı yerde aynı zamanda basketbolunu rahat götürmesi bir oyuncunun çok daha fazla gelişmesini sağlar her anlamada.Malesef ki ülkemizdeki düzende hem basketbol,hem okul bir arada çok rahat gitmiyor.Gitse bile oyuncunun kafası rahat degil.Birde iksinede tam konsantire olamıyor.Bir oyuncunun üst düzey basketbolcu olabilmesi için sadece takımında yaptıgı antremanlar yetmez.Ekstra antreman yapmalı.Buna ragmende okulunu bitiebilmeli bu çok zor bir şey,öyle bir ülkedeyiz ki "ben şu basketboluma bakayım,olmadı okumasam bile bir şeyler olurum" diyemiyorsunuz.Onun içinde oyuncunun kafası meşgul,burada en azından üniversite mezunu olup.Hayatına devam edebilir basketbolcu olamasa bile.Hem üniversite ligi çok fazla taraftarında olacagı bir lig olur.Baskı altında da iş yapmayı ögrenir.Yani bir oyuncu 1. Lige gelene kadar hiç bir maçında seyirci görmemiş ise bu seyirciyi gördügü an çok bocalar.   

    Şimdi gelelim bu işin düzenlemesine,Bu lig özel olacak.Bu ligdeki he takımı belirli standartlara oturtmak lazım.Mesela üniversite liginde çalışacak hocaların belirli bir yıl alt yapıda çalışmış olması,belirli bir yaşı geçmiş olması lazım.Yani 30 yaşındaki yeni hoca hiç kimseye hiç bir şey ögretemez.En az 40 yaş ve üstü olmalı.Burada oyuncu gelişimi için yapılan bütün antreman tekniklerini kullanacak düzeye getirilmeli.Sadece oyuncuların yaşamıyla ilgili program yapacak.Bu işin uzmanı biri olmalı.Bireysel coach sistemi olmalı.Yani oyuncuların eksiklerini kapatmak.Onların açıga çıkmamaış özelliklerini ortaya çıkarmak veya ekstra özellikler katmak için çok önemli.Yine ligin statüsü BBL gibi olmalı.Hatta dahil edilecek üniversite sayısına göre 2 lig bile olabilir.Statü yinede aynı olmalı.Dedim ki bu takımlar aynı zamanda hedefi olan takımlar olmalı.Bu nasıl olacak.Şöyle ki bu takımlar tabikide kendi liglerin şampiyonluga oynayacak.Lakin bu ligin her sene şampiyon olan bir takımını BBL liginde 1 sene oynatalım.Aynı zamanda Avrupanın 3. Kupası olan Eurochallenge kupasına gönderilsin.Tabi eger turnuva sahipleri kabul ederse,birde bu ligin 2. ve 3.'sü basketbol Türkiye kupasında gruplara katılma hakkı verilsin.Bu sayede hem hedef koyuluyor.Hem takımların dolayısıyla oyuncuların kendilerini gösterme şansı oluyor.Zaten 2. Liglerde bölgesel liglerde üniversite takımlarımız var.Haftada en az 3 gün basketbol dersi olmalı.Yani oyuncuya top ver.Antreman yaptırla bu iş tam olmaz.Basketbol zekasını geliştirmekte şart,bu basketbol dersleri oyuncunun basketbol zekasını geliştirir.Birde 1. Lig takımlarımız her maç bu üniversite liginden gelecek.1 takım için tribünlerinde koltuk ayırıp onları orada agırlamalı.O hava tribünden solunmalı.Birde oyunu canlı canlı izlemeleri lazım.Antremanlarada çağırılmalılar.Tabi bu basketbol derslerinde Avrupadan,NBA'dan önemli maçlar toplu bir şekilde izletilmeli.Ne düzende,hani sistemle,oyuncuların neler yaptıgını dikkatle gösterilmeli.Bu takımlarda alt yaş kategorileriyle ilgilenecek,takip edecek kişiler olmalı.Bütün genç oyuncuların burayı tercih edeceklerini zannediyorum.Hatta 1. Lig takımlarımızdaki alt yapıda oynayan çocuklarda oralara gönderilebilir.Tabi kulübüne baglı kalarak.
    Tabi en başta antrenör yetiştirme konusunda düzenlemeler yapılmalı.Gerekirse yabancı hocalar egitim vermeli.Ki bence gerek yok.Eski basketbolcu,antrenör abilerimiz bu işi rahatlıkla yapar.
    Hem egitim hem sporcu yetiştirme açısından takımlarda memnun olacak.Ki sonuçta bu işi 35 yaşınıza kadar yapıyorsunuz.Çokta büyük paralar kazanamayada biliyorsunuz.Ondan sonrası için mesleginiz olması çok önemli.Tabi üniversitedeki egitim programlarına göre antreman belirleme olmalı.Hatta bu oyuncular için bazıları esnetilmeli.
    Bu işin kaynagı nerden derseniz.Bu takımlara sponsor olan şirketlerin sponsor oldukları para kadar vergisinden düşülebilir.Aynı zamanda TBF ve GSGM buna destek olmalı.   

    Son olarak üniversite ligi kursak bile daha alt yaş kategorilerindeki alt yapıları düzeltelim.Bu işler hep devamlılık ve istikrar iste.Eger bu proje hayat geçsin,hakkıyla uygulansın,ABD'den sonra dünyanın en iyi basketbol ülkesi oluruz.ABD Türkiye ve digerleri olarak anılır basketbol buna eminim.Unuttugum bir şey yoktur inşallah sevgiler,saygılar...   

5 Mart 2012 Pazartesi

TBL LİDERİ GALATASARAY.M.P


    Türkiye basketbol liginin yeni lideri Galatasarayımız oldu.Dün Efes'i kötü başlamasına ragmen 65 - 74 yenerek liderlige yerleşti.9 sayı farkla kazanmasıda ikili avarajda da öne geçirmiş oldu.Oktay Mahmutinin cezası nedeniyle tribünden izledigi bir maçı daha kazanmak çok çok iyi oldu.Gerçi yardımcı coach'u Recep Şen'de takımı çok iyi yönetti.Efes vu maçta savunmada daha direnliydi.Yanlız karşısında da bir o kadar dirençli Galatasaray'ı buluncada maçın kontrolünü hiç eline alamadan kaybetti.   

    Galatasaray'da Jamon tam anlamıyla müthiş oynadı.Shipp attıgı 18 sayıyla takımının en skoreri oldu.Maçta üstün taraf Galatasaraydı.Lakin maçın sonlarında verilen teknik faulle galip geldigini belirledi.Şimdi burdan bir yere gelecegim.Bu teknik fauller 0 tölerans kuralıyla veriliyor.Yanlız bu durumu en azından maç sonunda biraz esnetmeleri lazım.Tamam Galatasaray bu maçı haketti.Lakin maçın skorurnun bu gibi teknik faullerle belirlenmesi bence yanlış ve emege saygısızlık oluyor.Onun dışında Efes'in yeni coach'u en dogru şeyi yapıyor.Dün gördük ki Efes çok dirençli bir savunma yapabiliyor.Galiba ben önce bu takımın savunmasını halledeyim sonra diger işlerle ugraşırım ancak öyle takım düzelebilir demiş ki bence çok dogru düşünmüş.Sonraki işide bence saha içinde bir lide belirlemek.Birde Barac'ı özel çalıştırmak olmalı.   

    Galatasaray'ın liderligi,ligi lider bitirmesi neden önemli.Play - off'lar var.Daha bir şey belli olmaz.Demeyelim Galatasaray taraftarının bu sene İpekçide nasıl bir atmosfer oluşturdugunu herkes biliyor.1. bitirirsek eger play - off'larda saha avantajı elimize geçiyor.Buda bütün serileri önde bitirmemizin anahtarı,İpekçide seyirci ve takım bütünlügü çok şükür müthiş yakalandı.Saha avantajı bizde olsun eminim şampiyon biz oluruz.İpekçide herkesi yenebilecegimizi gösterdik.Onun için bu sezon ligi lider bitirmek bence bizim için asıl hedef olmalı.Play - off'larda da artık seyirciyle işler çok daha kolaylaşır.Çünkü bu taraftar HİÇ GERİ ATMIYOR.TAKIMINADA GERİ ADIM ATTIRMIYOR.   

4 Mart 2012 Pazar

46 MİLYON DOLARLIK HÜSRAN=A.Efes ve Fenerbahçe.Ü


    Bugün Galatasaray dışında bir yazı yazacagım.Yine basketbol konulu yanlız şunu belirteyim bu 46 milyon hesabını bir kaç Euroleague'i iyi takip eden Türk sitesinden alınmadır.Bu rakam 35,40'da olabilir çok farketmez.Rakamlardan çok asıl yazdıklarımdır konu şimdi diger iki büyük takımı yazacagım.Efes ve Fenerbahçe basketbol takımlarını...   

    Nedir bu 46 milyon dolarlık hüsran,bu hüsran Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes takımlarının degeri 23+23 olmak üzere 46 milyon dolar para yatırıp sonucunda koca bir hüsran oldular.Para var.Huzur var.Malesef ki burada pek geçerli olmuyor.Takım mühendisligini iyi yapacaksın,plan program içinde ilerleyeceksin,çok daha önemlisi bunların hepsini yapacak bir ekibin olacak.Birde saha kenarındaki coach'un senin hedeflerine parelel büyüklükte basketbol zekası taşıyacak.Hamlelerini ona göre yapacak.Hem saha içinde hem saha dışında ve tabiki bir oyun karekterin olacak.Bunların hepsini bir araya getirmezsen malesef ki para bir yere kadar işliyor.Bir yere kadar sizi taşıyor.

    Fenerbahçe Ülker'e biraz bakalım.Hadi Efes belirli bir planla çıktı.Fenerbahçe'nin ne yapmak istedigni inanın anlamadım.Sezon başında her yaptıkları hareket dahada karmaşaya sürükledi onları,sezon başında Gist'i aldılar.Tamam belirli planlarda P&R(pick and roll)oyununda çok fazla fayda saglayabilecegin bir oyuncu lakin Fenerbahçenin asıl planı bu degil.Belki planları buraya dogru aktarmak istediler.Lakin onu oynayacak birde iyi bir guard lazım.Bir guard transferi yaptın evlere şenlik P&R oyununa hiç uygun degil.Artı olarak tamamen 2. Sınıf bir guard aldın.Gist'inde Jerrells'da yanlışdı.Gist'in sezon başında bir olayı oldu.O gün bir işaret gibiydi.Vazgeçeceklerdi.Bir sitede de basketbol yazısı yazdıgımda bundan bahsedince gelen yorumlar "sen basketboldan anlamıyorsun.Sen Gist'i kıskanıyorsun" Galatasaraylı oldugum için bu tarz yorumlar geldi.Eee sonun olarak kim haklı çıktı.Haklı çıkma meraklısı degilim ama az çokta oyuncudan,basketboldan anlarım.Neyse tek dogru hamle olarak bence Bogdanovic alındı.Çünkü tam bir 3 numara şutu var.Penetresi var.Pasörlügü iyidir.Takım iyi gitse dogru planlansaydı.Bogdanovic'de seneye NBA hazırlıkları yapmaya başlamıştı.Çokta genç bir oyuncu bence Fenerbahçe,Bogdanovic'den şu aldıgı verimden çok daha fazlasını alabilir.Allah vergisi çok büyük bir yetenegi var.Onun dışında uzun rotasyonunu hiç düşünmediler.Mirsad sakat,Vidmar çok büyük sakatlıktan çıkmış,Gist belirli yerlerde pota altını tutabilir.Bir tek Kaya Peker var.En az 2 tane uzun oyuncu alması gerekisken sezona böyle başladılar.Euroleague'de hedeflerin büyükse 5 tane uzun oyuncun olması lazım.Bunlardan 4'ü iyi ve çok iyi düzeyde uzun,1 tanede vasat olabilir.Lakin o 4 tane iyi uzun olmazsa olmazın olmalı.Guard pozisyonuna daha dogrusu kısa rotasyonuna geçelim.Engin büyük bir sakatlıktan gelecek.Jerrells diye 2. Sınıf bir guard almışsın.Tomas yine büyük bir sakatlıktan gelecek.Ukuc'in bu sezon ne verecegi belli degil.Ömer Onan var o da zaten 2 numara oynuyor.Kınsey gibi hem sayı potansiyeli olan,hem savunmada direnç,karekter koyan bir oyuncuyu Efes'e kaptırmışsın.Gönderdigin ve aldıgın oyunculara bakıyoruz.birbirleriyle alakaları yok tamam belki pozisyonlara göre bakarsak belkiş var amaoyun tarzı olarak bir birine benzemeyen oyuncular almışsın.Euroleague'de hedefi olan takımların kısa pozisyonları çok çok önemlidir.Önce kısa sonra uzun pozisyonları çok çok iyi olmalıdır.Oktay Mahmuti keyfinden 5 tane kısayla sezona başlamadı.Belki uzun rotasyonundan,belki 3 numara pozisyonunda vazgeçti ve burayı saglam tuttu sonucunda gelinen noktalar belli.Mesela sezon başında Doguş Balbay'ı neden Efes'e verdiler.Öyle bir oyuncu hep lazım olur.Hem guard,hem 2 numara,çok iyi savunmacı,hem Türk daha ne olsun,ben yine sezon başında neden verildigi konusunda eleştirince Fenerbahçeliler bana karşılıgında 400 bin dolar aldık.İyidir falan demişlerdi.Onun dışında başka bir konu Fenerbahçe Ülker ne oynuyor.Çok iyi savunma yapmak olmazsa olmaz olmalıdır.Bunu belirli dönemlerde yaptı faydasınıda gördü ama hiç sürekli yapamadı.Çünkü sahaya direnç koyacak çok az oyuncusu var.Çünkü coach'ları tamaen saçmalıyor.Eskilere gitmeye gerek yok.Şu son iki Euroleague maçına bakalım.İlk Kazan ile direnç koydu.Çok iyi savunma yaptı.Tabi oyunun sonlarında,ne oldu geriden gelmesine ragmen maçı uzatmalarda kopardı.Fenerbahçe Ülker'in kadrosu kaliteli hücumda da oyuncular kendilerini gösterince maç geldi.Gerçi hala belirli bir hücum şekliyle oynamadılar ama olsun.Bir kaç maç böyle oynasalar eminim toparlanırlar ama zor.Son maça bakalım.Milano maçı yani çok çok önemli bir maç,çok kötü olmana ragmen fırsat ayagına gelmiş.Sen tepmişsin.Pana'nın orada kazanma ihtimali var.Çünkü Barca ile eşleşmelk istemiyor.Nitekimde yendi.Yenemese bile,Fenerbahçe biz çıkıp mücadelemizi yapalım.Oradan Pana galip gelirse bütün sezonu affettiririz demeleri lazımdı.Aslında bu son maç Fenerbahçedeki genel havanın yansımaysıydı.Hem bir umursamazlık,plansızlık.Coach'ın yanlış hamleleri,Kazan maçının 4 ve 5. Periyotlarıda asıl olması gereken havaydı.Yanlış planlama bile olsa elimizden gelen mücadeleyi yapalım deseler bugün F8 oynayabilirlerdi.Bunlar dışında Preldzic'den çok çabuk vazgeçildi.Vidmar tamam önemli sakatlıktan çıktı.Lakin başlarda tercih bile edilmedi.Şimdilerde de oynadıgı oyun,daha önemlisi uzun yıllar bu takımda oynamasının verdigi güven ile sahadaya direnç ve karekter koyuyor.Sonuç olarak bu sezonu yok sayacaklar.Taraftar ve camia olarak.Kalıcı hasarlara yol açana herketlerden bulunmamalı camia ve taraftar.Çünkü seneyede yansır bunlar.Bu sezonu unutup sessiz kalacaklar ve yeni sezon yeni başlangıçlar olarak takımlarına destek çıkmalılar.
    Galatasaray'ın taraftarıyla bütünleşmesinden kaynaklanan zaferler örnek olmalı.Kimse kusura bakmasın Gfb bir ultrAslan olmaz.Lakin yeni yapılan salonu gerçek bir deplasman yapabilirler.Tabi yöneticilerin biraz anlayışlı olup.Bilet fiyatlarını düşürmeleri şart,taraftar bölümünün sahaya yakın olmasıda şart ne yaparlar nasıl yaparlar bimiyorum ama yapmalılar.Hatta bir risk alıp.Salonun harhangi bir taraftaki tribününden locaları iptal edip.bir bölümü tek katlı hale getirilip.O bölüm Gfb'ye özel ayrılmalıdır.Ekstra bilet fiyatlarından kaanacagınız.2,3 milyon dolar asla başarıların karşılıgı olamaz.Neyse unuttugum birşeyler var mı bilmiyorum.Lakin aklımda ne varsa yazmak istedim.   

    Gelelim Anadolu Efes'e sezon başında F4 hedefiyle yola çıkıp.Sonucu daha fena olan en azından belirli bir planı olmalarına ragmen coach ve oyuncu tercihleri onları hüsrana ugrattı.Kötü bir kadro planlaması,tabirimi mazur görün daha bu seviyeler için "toy" bir coach malesef ki yanlış bir hamleydi.Burda da yine yanlış bir kadro yapılanması görüyoruz.Uzun rotasyonu fena olmasada,kısa pozisyonunda daha dogrusu Guard konusunda çok büyük yanlışlar yapıldı.Spanoulis geldi.Huertas geldi.Deken bir anda İlievski'ye kaldılar.Üst seviyelerdeki oyuncuları alamayıp bir anda çok vasat bir guard aldılar.Guard'ın kadar takımsın degimini kanıtladılar.Ne kadar elinde çok önemli oyuncular olsada.Vujacic çok önemli bir oyuncu lakin asla bir takım taşıma özelligi yok.NBA'da çok iyi bir rotasyonoyuncusu,ceza kesen bir üçlükçü oldu hep.Yinede Avrupada pasör bir takımda çok önemli ortalamalar ve süreler alabilecek bir oyuncudur.Doguş Balbay'ı Efes neredeyse hiç kullanmadı.Böyle bir oyuncuya ihtiyacı varlen hemde.Uzun rotasyonuna bakalım.Ermal alındı.Alınış şekli pek etik olmasada alındı.Hayrını görememeleride bir Galatasaraylı olarak beni sevindirdi.Daha final serisi oynanaırken gelip oyuncuyla anlaşmak en kibar tabirler etik olmadı.Yangından mal kaçırır gibi ne oldugunu bizde anlamadık.Sonun olarak Ermal,Batista ve Barac alındı.Barac konusunda hep süphelerim vardı.Yani Real Madrid uzun sıkıntısı çekerken gözünün önündeki 2.17'lik bir uzunu nasıl görmezde Efes onu alır.Nedeni ortaya çıktı.1.98'lik Hines çok rahat tuttu.Çok kırılgan vucudunun ve boyunun hiç farkında degil.Efes ona çok büyük yatırım yaptı.Bonservisine 2 milyon dolar,kendisiyle yapılan 4 yıllık anlaşma şimdilik hüsran ama onu egitebilecek,motive edebilecek bir coach'la kendini bulabilir.Bulursada Avrupanın en iyi uzunlarından olur.Bir Efes gelenegi olan 4 kısalı sistemde 3 tane uzun artı gelecek Kerem yeterli sayılabilirdi.Lakin Batista hariç beklentiyi karşılayan yok.Nitekim Ermalde sakatlandı.O 4 kısalı sistemide malesef ki tam uygulayamadı.Daha öncesinde adam adama,topa baskı ve rakibin pas kanllarını kapatacak bir savunma yapmadılar.4 kısalı sistemin temeli tabi ama bence her Euroleague takımı bunu hakkını vererek yapmalı.Yapanlarda zaten sivriliyor.Euroleague'de sadece atarak 2 tane maç kazanırsın kim olursan ol.Takım içinde belirli birine liderlikte verilmedi.Oyun sistemi oturmadı.Guard konusu hiç halledilemedi.Bu kadar para harcanmış hala Kınsey'e baglı oynamak.Onun yoklugundan sürekli şikayet etmek.Birde tabi her maçta 35,40 dk oynatmakta Kınsey'in yokluguna sebeptir.Ufuk Sarıca istedigi şeyleri uygulayamadı.Takımınıda iyi yönetemedi.Sonucunda gitti.Yerine idareten bir coach getirildi.Onunla devam ederler mi etmezler mi bilmiyorum ama Efes biraz topalanacaktır.Asıl olan bunu sezonun geri kalanına yaymasıdır.Savanovic'i daha etkili kullanmaları lazım.Savanovic gibi bir oyuncunun Galatasarayda olmasını çok isterdim.Bizim oyun planında da tabi çok iş yapardı.Coach konusunda seneye Cholet'den ayrılmayı düşünen Erman Kunter çok dogru bir hamle olur.Ben hatta Erman Kunter'in Milli takımın başına geçmesinide çok istiyorum ama bakalım benim dememle olmadıgı için,gerekli,yetkili kişiler bunun düşünür mü bilinmez.Anadolu Efes birde onu destekleyecek Taraftar grubu oluşturmalıdır.Son olarak Lafayette bu takımın kurtarıcısı olmamalı,olmazda.Keremde çok formsuz lakin oyun kurucuların çok iyi degilse bazı oyun planlarını,alışkanlık haline getirmeli.Öncelikle kimsenin üstüne oyun kurmadan her hücumunda topu bile kaybetse en az 4,5 pas yapmalıdır.Takım olarak savunmasını ve hücumunu üst seviyelere çıkarması lazım.   
    Artık Euroleague'de Türk takımı kalmadı.Herkes gözü şampiyonluk kupasında.Benim şampiyonluga yakın gördügüm taraf ligi 1. Bitirmesi koşulyla Galatasaraydır.Yine olabilir ama orada işler degişebilir.Neden 1. Olmasını istiyorum.Çünkü saha avantajı Galatasaray'ın elinde olacak.İpekçidende bu sene kimseyi çıkarmıyoruz.Herkes gördü.   

    Son olarak.Vasat bir sistem ve vasat bir plan sistemsizlik ve plansızlıktan çok daha iyidir...   

3 Mart 2012 Cumartesi

HER GÜZEL ŞEYİN BİR SONU VAR


    Euroleague'den elendik.Her güzel şeyin bir sonu var elbet,bize bu güzel heyecanları yaşatan herkese çok çok teşekür ederim.Euroleague'e ön elemelerden katılmamızla başlayan serüvende üzüntüden çok daha fazla sevincimiz oldu.Bu süreçte bizim için en büyük kazanç taraftar ve takım bütünlügü yakalandı.Bu öyle kolay saglanabilecek bir şey degil.Bir kerede yakalndıgı zaman kolay kaybolacak bir şeyde degil.Onun dışında bir büyük kazançta galiba yeni sezon başında ULEB'den gelebilmesi muhtemel A lisansı'dırSon maçta önemli bir maçı kaybetsekde buy sezon EL'de(Euroleague) en çok kazanan Galatasaray.M.P oldu.EL'de kendimizi ispat etmiş olduk.   

    Birazda gelelim EL serüveninde neler yaşadık.Kısaca anlatalım.Öncelikle ön elemelerle başladık.Önce PAOK ile sonra Asvel ve ardından ev sahibi Rytas'ı etkili ve güzel bir oyunla geçerek EL'e katıldık.Hep söylüyorum.Galatasaray bunun işaretini hazırlık maçlarında vermişti.Gruplara kaldıgımızda,rakiplerimiz Avrupa devi Barcelona,F4'lerin,F8'lerin gediklisi M.Siena,Bu sezon EL'de iddialı olan U.Kazan ve EL tecrübesi olan ve bu sene A lisans alan A.Prokom,yine EL tecrübesi olan U.Olimpia vardı.Kimilerine göre kolay sayılsada şuan bizim gruptan 3 takımın F8'de olması.O kişilere cevap olmuştur.O eleştirenlerin takımıda aynı zamanda Top 16'da bizim grup üçüncüsüne elendi.Yani bu kişiler basketbolu bilen yıllarını bu işe adamış kişiler nasıl olurda EL'de kolay grup hatta kolay maç olabilecegini düşünürlerde,yorum yaparlar anlamak zor.Bir ihtimal daha var.Galatasaray o kadara iyi oynadı.O kadar akıllı oynadı ki işini kolaylaştırınca herkese kolay geldi.O da Oktay Mahmuti'nin başarısıdır.
    Barcelona'yı İpekçide az daha yeniyorduk hemde son periyota 20 sayı geride girdsigimiz halde,atmosfer harika salon inliyor.Son periyot salonla beraber takımda coşuyor.O gün belki bom boş kaçırdıgımız.6 üçlükten 2'si girse bugün Barcelona ve CSKA ikilisini tek yenen takım olacaktık.Ki bunlar büyük ihtimal finalde karşılaşacaklar.Müthişde bir tribün show vardı.Avrupa basketbolunun ultrAslan ile tanıştıgı ilk maçdır.   
    M.Siena'yı ipekçide yine elimizdn kaçırdık.Siena çok önemli eksikler ile geldi.Lakin Siena,Sienadır.Hala çok büyük yıldızları sahadaydı.Bu sefer bir devi yeniyoruz derken 5 faulle atılması gerekn David Andersen'i İspanyol hakem atamadı.Sonuç olarak skor olarak yenildik.Yine tribün show'u vardı.Bu sefer bayraklar ön plandaydı.Ben sadece bu maça gidebildim.Zaman buluıp sadece bu maça gitmek kısmet oldu.Sonuç olarak herkes mutlu ayrıldı.   
    A.Prokom maçı eyvah işimizi zora sokacagız.Derken,bir anda takımın uyanması,taraftarın uyanması ile maç sonucunda berabere bitirdik.Uzatmalara gitti maç,oradaki müthiş destek ve takımında inanmasıyla maçı kopardık.O maçda herkes kabul ederki kötü oynadık.Kötü bir dönemdeydikde hem şu eleştiriyede cevap verilmiş oldu.Bu kötü niyetli bir eleştiri oldugunu düşünmüyorum."yenmesi gereken,kendinden daha aşagıda bir takıma karşı oynamak ekstra bir stres oluşturur.Yani bu Siena,Barcelona kadar rahat olmaz" deniyordu.Sonucunda bunuda kanıtlamış olduk.Bence çok dogru bir eleştiri EL'de gedikli olmak için atlanması gereken bir eşiktir.Ki onu tekrar Olimpia maçında yine gösterdik.   
    Olimpiakos ipekçiye geldi.Top 16'nın ilk iç saha maçı,yine muhteşem bir atmosfer,Işık show var.Takım inanmış.Olimpiakos eski gücünde degil "ama" diyen taraftarlar,yinede herkes inanıyor.Müthiş bir atmosfer çok iyi bir oyun tam aşldık maçı derken,Sloukas denen bir adam çıktı kendi sahasında üçlük attı.Maç bir anda uzadı.Aslında hayırlıda oldu.Stres altında bir anda moraller düşecek derken tekrar toparlanıp "hadi bakalım,şimdi yeni bir oyun,yeni bir başlangıç" denildi.Sonucunda maç kazanıldı.Oktay hocayı her maç için tebrik etme geregi duymadım.Çünkü zaten en büyügünü hak ediyor.Lakin bu maç için ekstra bir tebrik etmek lazım."Eyvah tam kazanıyorduk maç uzadı" demedi.Hemen takımını toparladı.Sonucunda maçı 1 sayı farkla aldı.   
    Anadolu Efes top 16'nın ilk maçı,Efes bize 1000 kişilik yer ayırdı.Lakin truva yapıldı.Sonucunda yaklaşık 1500,2000 civarında Galatasaraylı taraftar oradaydı.Deplasman Kendi sahamız oldu.Lakin o maçta çok kötü dönemimize geldigi için kaybettik.
    CSKA ipekçiye geldi.Herkesde bir heyecan yahu tadını çıkaralım maçın diyenler var.Bazılarıda acaba mı diyor.Bazılarıda gerçekten kazanacagımıza inanıyordu.Açık söyleyeyim ben acaba kazanabilirmiyiz diyenlerdenim.Bu sefer İpekçide çok bambaşka bir atmosfer var.Kareografiler,bayraklar,ışık showlar.Herkes motive maç başladı.İyi götürdük.Sonradan bir 10 sayı fark yaptı CSKA orada eyvah gidiyor derken,takım yine toparlandı.Sonucunda destansı bir zafer ile maçı kazandı.Tabi o sırada ULEB Galatasaray taraftarına bayılmış.Küçük bir belgesel yapıyorlar.Eminim çok iyi görüntüler çıkmıştır.Euroleague sitesinde bir hafta bu zafer konuşuldu.Bu takım belkide bu sezon ilk ve tek yenilgisini alıyor denildi.Sonuç olarak biz bir efsane maç daha kazandık.Eger o hafta Efes evinde Olimpiakos'u yenebilse bugün F8'i konuşuyor olurduk.  
    Anadolu Efes geldi.Onuda maçın kontrolünü hiç rakibe vermeden rahat yendik.   
    Son maça gelindi.Herkes nefesini tuttu ve izledi.Sonuç olarak daha EL'deki ilk sezonumuzda F8 oynama hakkı kazanabilirdik.Şu yanlış yapıldı.Bu yanlış yapıldı.Diye haddimi aşmayacagım çok kısa Spanoulis'i adam adama alıp,sürekli topuna etkili baskı yapmazsanız çok rahat oynar.Daha fazla teknige girmeyecegim.Sonuç olarak kazanacagımız maçı kayıp ettik.Top 16'da daha ilk sezonunda 3 galibiyet almak bile büyük başarıdır.   

    Olimpiakos maçı sonrası ve o maçla ilgili yazı yazmak istemedim.Sonrasında sıcagı sıcagına haksızlık yaparım.Birde şu yanlış bu yanlış deme cürretinde bulunmak istemedim.Yanlıııızzzz !   Bazıları bu takıma,hocaya,oyuncuların herhangi birine küfür etmeleri beni en fazla üzen şeydi.Bazıları kendi açtıgı sitede basketbol yazıyor diye kendini basketbol otoritesi sanmayacak !   Bazıları hayatında daha 1,2 senedir.Basketbol maçı izleyip bu yorumları yapmayacak !   Bazıları twitter'da kendini kanaat önderi sanmayacak !   Hele hele sadece twitter'da Galatasaray taraftarı olanlar bunu hiç yapmayacak.O gün kimsenin kalbini kırmamak için twitter'ın başından kalktım.Lakin herkesde haddini bilecek.Yahu ben bu işi 10 sene lisanslı oynadım.500'den fazla maça çıkmışımdır.Prof bile oldum.Bir 10 senedirde basketbol maçı izliyorum.Lakin ben bu arkadaşlar kadar iddialı konuşamıyorum basketbolda yarı cahil insandan hep korkmuşumdur.Bunlarda onlardan !   Yazık günah hak yemeyin !   Olimpiakos maçına kadar bu sezondan destansı bir sezon diye bahsedip sonrada sinirine yenilip bunları söyleymezsiniz !   İşin garibi bu takım Allah korusun EL ön eleme finalinde elenseydi.Bu takıma helal olsun,bravo aslanlar diyecek kişilerin tutup top 16'da 3 galibiyet almış bu takıma kfür etmeside ne denir ki büyüksün Oktay Mahmuti !  

    Son olarak bu takım sezon sonu şampiyon oldugunda sevinmezsiniz umarım "o kişiler" !