Sporismo
Dünyanın Dört Bir Yanından Spor Ve Tabii ki Galatasaray!
22 Temmuz 2014 Salı
Kaptan...
Kaptanın emekliliği yaklaşıyor. Bugün itibariyle milli takımı da bıraktı. Küçük hayranı da, sahalara veda etmeden önce fırsatını yakalamışken kaptana sevgisini böyle göstermiş. Güzel kare.
26 Mart 2014 Çarşamba
MANCİNİ’ Yİ ANLAYAMAMAK...
Her şey Fenerbahçe ile puan farkının azaldığı ve fikstüre bakıldığında, ilerleyen haftalarda daha da azalacağı düşüncesinin yavaş yavaş benimsendiği günlerde gelen beklenmedik puan kayıplarıyla başladı. Ardından, gerçekten çok kötü bir oyunla deplasmanda Chelsea’ ye yenilerek şampiyonlar liginden elenmek, adeta fitili ateşledi.
Haftalardır, takımın inişli çıkışlı performansının üstüne birde, Mancini hakkında ardı arkası kesilmeyen yalan haberlerle gerilen taraftarın, bu elenişin ardından takıma yönelik tepkilerinde de ton yükseldi. Chelsea maçının ve lig sonuncusu Kayserispor’a da son dakikada yenilen golle yenildiğimiz maçın ardından Mancini’ nin sarf ettiği “bu takımı ben kurmadım” ifadesi ipleri iyice gerdi. Yazının başlığı olan ifadenin alt yazısı da, tamda burada ortaya çıkıyor.
Mancini’ nin bu ifadesini basının anlamasını zaten beklemiyorum ama, taraftarın da bu açıklamayı anlamaya çalışmadan, irdelemeden, başta Mancini olmak üzere teknik heyete, takıma ve yönetime yönelttiği otomatik protestolar görüldü. Çünkü ilk başta akıllara, doğal olarak, devre arasında yapılan onca transfer geldi. “Bu takımı ben kurmadım” ifadesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, Mancini’ nin dün akşam ki Bursaspor maçından sonra söylediği “Buraya geleceğin takımını kurmaya geldim” ifadesiyle devre arasındaki transferleri paralel şekilde düşünmek gerek.
Önce şunu açıklayayım; kulüplerde transfer 2 türlü yapılır. Birinde, teknik direktör bir liste yapar, bu listeyi yönetime verir ve yönetimde o listedeki oyuncuları önceliklerine göre transfer etmeye çalışır. Diğer transfer şeklinde ise kulüp, scout ve izleme ekipleri aracılığıyla tespit edilen ve transfer edilmek istenen oyuncuları teknik heyete önerir. Teknik heyetin onay verdiği isimler alınır. Özetle; bir teknik direktörün doğrudan istediği, birde kendisine önerilip onayladığı transferler vardır. Bu öneri sonrası onaylanıp alınan oyunculardan bazıları kiralık da gönderilebilir.
İşte burada, Mancini’ nin ne demek istediği ortaya çıkıyor. Devre arasında yapılan transferlerden sadece ikisinin Mancini’ nin istediği oyuncular olduğunu, 2 buçukuncu diyebileceğim Burdisso’ nun ise, Mancini’ nin stoper bölgesine yapılabilecek transferler listesinde 3. alternatif olduğunu utmayalım. Diğer transferler, işte o bahsettiği “geleceğin takımına” yönelik “onay verdiği” transferler.
Son tahlilde, takımın son birkaç haftadır, iç saha ve dış saha performansları arasında inanılmaz bir fark olması, bazı oyuncuların gerçekten kötü performansı, dünkü Bursaspor maçında biri açıkça ortaya çıkan bazı yerli ve yabancı oyuncular arasındaki sorunlar, yukarıda bahsettiğim basit nüansları gözden kaçırmamıza, Mancini’ yi anlayamamıza ve tepkileri yanlış yerlere ve kişilere yöneltmemize sebep oldu.
Galatasaray bu tip sorunları ilk kez yaşamıyor. Dikkat edin; kriz demiyorum. Sorun. Kriz daha çok “amacı belli” olan basının kullanmayı sevdiği bir ifade. Ve Galatasaray bu sorunun altından da, daha öncekilerde olduğu gibi yine birlik ve beraberlik kültürü sayesinde, “bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte sevinip, hep birlikte üzülmeyi bilenlerin” oluşturduğu camia kültürü sayesinde kalkacaktır. Bu süreçte asıl görevse, son günlerde yanlış noktalara yanlış tepkiler gösteren, bilhassa en büyük hatayı, yönetimi istifaya davet ederek yapan biz taraftara düşüyor. Yeni sistem ve düzen ancak oturmuşken, son derece önemli bir bütünsel yapılanma sürecinin tam ortasında girişilecek olası bir yönetim ve teknik heyet değişikliğinin hiçbir faydası olmaz.
Bu ülkede yerli- yabancı neredeyse bütün büyük teknik direktörler, haklarında yapılan kasıtlı yalan haberler yüzünden zaman zaman delirme noktasına geldi. Dünkü basın toplantısı da Mancini’ nin bunun sınırında olduğunu gösteriyor. Ve bu teknik direktörlerin çoğu yapmak istediklerini yapamadan, takımlarını istedikleri seviyeye çıkaramadan ayrılmak zorunda kaldı. “Bilinen bazı çevrelerce” bunlara izin verilmedi. Bir teknik heyeti, teknik direktörü ve yönetimi daha bu saçma düzene kurban vermeyelim. Mancini’ yi anlamaya başlasak iyi olur.
Etiketler:
anlayamamak,
futbol,
Galatasaray,
heyet,
istifa,
mancini,
Taraftar,
teknik,
yönetim
14 Ocak 2014 Salı
Rubens...
İnternet dünyasında son yıllarda popülerliği giderek artan liste siteleri var. Çeşitli kategorilerde, çeşitli konularda listeler hazırlayıp, işin içine biraz da komiklikler şakalar falan :) ekleyip takipçilerinin beğenisine sunuyorlar. Bunlardan en popüleri ise listelist.com adlı site. Benim de hemen hemen hergün uğradığım listelist.com' da bugün denk geldiğim, "İkinci Adamların En Güzeli Rubens Barrichello’yu Sevmeye Sebep 19 Nokta" başlıklı listeyi görünce bloga taşımadan edemedim. Fanatik bir Ferrari taraftarı olarak Formula 1' i artık eskisi kadar yakından takip edemesem de, Rubens' li Ferrari yılları benim için her zaman unutulmaz kalacaktır. Bu güzel listeyi aşağıya aynen aktarıyorum.
____________________________________________________________________________________________
Gelmiş geçmiş en iyi ikinci adam olarak hafızalarımıza kazınan, adeta mahalleden bir ağabeyimiz gibi sempatik bir ifade sahibi efsane pilot Rubens Barrichello! Brezilyalı ağabeyin aşağı yukarı hayatımıza girişi Ferrari’de yarıştığı 2000-2005 sezonlarına denk gelir. O yıllarda motor sporlarına daha çok ilgi vardı ülkede, bazı kanallar sırf Formula 1 ya da Dünya Rallisi’ni değil neredeyse Nascar’ı, IndyCar’ı bile yayınlardı. Hey gidi günler.
Brezilya denilince çoğumuzun aklına artık sadece futbol gelse de sadece Barrichello değil belki de gelmiş geçmiş en efsane pilotlardan Ayrton Senna’yı da çıkartmış bir ülkeden bahsediyoruz.
F1 tarihinin en tecrübeli pilotu
Barrichello’nun en büyük başarısı istikrar ve sabrından gelir. Formula 1 tarihinin en tecrübeli pilotu ünvanını neredeyse kırılamayacak derecede yüksek rakamlarla elinde tutmaktadır.
F1 kariyeri 1993′te Jordan’da başladı.
Ardından Stewart, Ferrari, Honda, Brawn ve Williams gibi takımlarda devam etti, 2012′de ise IndyCar’a geçerek Formula 1 serüvenini tamamladı. “F1 benim için çok erken bitti” cümlesini kuran Brezilyalı arkasında şu imzayı bırakmıştır: 326 yarış, 658 puan, 11 galibiyet, 68 podyum, 14 pol pozisyonu, 17 en hızlı tur zamanı.
F1 tarihinin en çok üçüncülük alan ismi
Sanılanın aksine Formula 1 tarihinin en çok ikincilik değil en çok üçüncülük alan pilotu ünvanına sahip, çünkü Michael Schumacher hem en çok birinci hem de en çok ikinci olan pilot ünvanını elinde tutuyor.
Schumacher’e yol ver…
Kendisiyle ilgili hafızalara en çok kazınan olaylardan biri 2002 Avusturya Grand Prix’inde takımdan gelen talimat üzerine kendisi 1. sıradayken Schumacher’e yol vererek 2. olmasıdır.
Bu senin hakkındı
Schumacher ise podyumda onu birinci sıraya ittirerek, kendisine edilen milyonlarca küfrün etkisini azaltmaya çalışmıştır.
Yağmur çamur fark etmez
Kendisiyle ilgili en güzel hatıralarımızdan biri herkesin yağmur lastikleri taktığı bir yarışta lastik değiştirmeden yarışı sürdürüp kazanması.
Doğru düzgün sürün şunu
Isınma turlarında lastikleri ısıtacağım diye sürekli zikzak çizmeden sakin sakin gitmesi de onun ağırbaşlı tavrını ortaya koyar.
İnanın çocuklar
18. başladığı yarışı ilk sırada, 21. başladığı yarışı da ikinci sırada bitirmişliği vardır.
Önce sağ ayakla gireceksin
Kendisiyle ilgili bir diğer enteresan nokta ise F1 pilotları arasında sağ ayağıyla fren yapan tek isim olması.
“Rubens’le seyahat edene kadar otomobil kullanmayı bildiğimi düşünüyordum. Artık bu konuda hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.”
Bu sözler 360 Modena ile atılan bir turun ardından F1 Racing Team’den Tom Clarkson’a ait.
Katıldığı 11 Brezilya Grand Prix’ini tamamlayamadı
Konu memleketi Brezilya’ya gelince ise yarışçının talihsizlikleri diz boyu.
Tamamladıklarında da sadece bir kere üçünü olup podyuma çıkmış.Tahmin ediyoruz ki bu Ayrton Senna’ya duyduğu saygıdan.
Söker atarım o direksiyonu! 2010′da Monaco’daki yarışta yaptığı kazanın ardından direksiyonu araçların geçtiği yola atması çok tepki toplamıştır.
Konuyla ilgi dediği şey:
“Senna kaza yaptığında tek istediğimiz direksiyonu fırlatıp atmasıydı.” olmuştur.
“Buradan F1 pilotu çıkar mı?”
Geçtiğimiz günlerde bir vesileyle Antalya’ya yolun düşen yarışçı, gazetecilerin “Buradan F1 pilotu çıkar mı?” sorusuna, “Gelirken ters yöne girmiş bir kamyon gördüm, buradan da yarışçı çıkar.” diye cevap vermiştir.
Seni seviyoruz Barrichello!
İstikrar timsali, kalender, gönüllerin birincisi.
Kaynak: Listelist.com
Etiketler:
Barrichello,
efsane,
Ferrari,
Formula 1,
İkinci Adamların En Güzeli,
listelist.com,
rubens
13 Ocak 2014 Pazartesi
Hasta la Victoria Siempre...
Olay oldukça ilginç ve dikkat çekici. Bugüne dek, tüm Latin Amerika topraklarındaki hiç bir ülkede (Küba dahil) hiç bir takımın böyle bir şeye kalkışmamış olması da şaşırtıcı aslında. Olayı benim için dikkat çekici kılan noktalardan biri de; aynı fotoğrafın poster haline getirilmiş kocaman bir versiyonunun da benim odamın duvarını süslemesi.
Brezilyalı futbol takımının formasında Che fotoğrafı
Formalarında Che Guevara portreleriyle sahaya çıkan bir takımın futbolcularını görseniz, onların Küba milli takımı oyuncuları olduğunu düşünmeniz pek de şaşırtıcı olmaz. Ancak, bu futbolcular Rio de Janeiro banliyösünde küçük bir Brezilya futbol takımının, Madureira Esporte Clube'nin oyuncuları.
Bu yılın başlarında Madureira yeni formalarından birinin tasarımında devrimci liderin Alberto Korda tarafından çekilmiş ünlü fotoğrafına yer vermeye karar verdi.
Şimdiye kadar bu forma sadece kulübün minyatür saha futbol liginde mücadele eden 7 oyuncudan oluşan takımı tarafından giyildi.
Bu yeni formayı giyen takım da, Brezilya'da yedi oyunculu lig şampiyonluğunu kazandı.
Dünyada futbol taraftarları ve Che Guevara destekçileri arasında etkisi o kadar olumlu oldu ki, kulüp Brezilya üçüncü liginde oynayan as futbol takımı kadrosuna da bu formayı giydirmeyi düşünüyor.
Formadaki Che Guavera'yla ilgili semboller fotoğraftan ibaret değil. Ünlü liderin sloganlarından biri de forma numaralarının hemen üstüne işlenmiş: Hasta la Victoria Siempre (Zafere kadar daima).
Özel forma, kulübün futbol takımının Küba'yı ziyaretinin 50. yıldönümünü anmak üzere hazırlanmış.
1963 yılında gerçekleştirilen ziyaret sırasında futbolcular, Arjantin doğumlu ünlü gerilla komutanıyla da bir araya gelmişti.
Küba ziyareti
Küba diktatörü Batista'ya karşı zaferle sonuçlanan gerilla mücadelesinde, Fidel Castro'nun yanında savaşmıştı Che Guevara.
Futbolcular ülkeyi ziyaret ettiklerinde de Küba devriminin üzerinden sadece dört yıl geçmişti.
Küba'da kaldıkları sürede beş maç yaptı Madureira ve beşini de kazandı. 18 Mayıs 1963'te Havana'daki son maçı izleyenler arasında spora çok meraklı bir isim de vardı: O sırada Sanayi Bakanlığı görevini üstlenmiş olan Che Guevara.
Madureira'nın 3-2 zaferiyle sona eren maçın ardından Che oyuncularla tokalaştı, birlikte resim çektirdi.
Garrincha ve Pele önderliğinde, 1958 ve 1962 yıllarında İsveç ve Şili'deki dünya kupalarında zafere ulaşan Brezilya milli takımının başarısının ardından, futbolseverler için Brezilyalı futbol takımlarını izlemek büyük bir olay haline geldi.
Madureira'nın o dönemdeki başkanı Jose de Gama'nın aklına da takımını bir dünya turuna çıkarma fikri geldi.
Dünya turu, Brezilyalı büyük kulüpler için önemli bir gelir kapısıydı, özellikle de sponsorluk anlaşmaları ve televizyon gelirlerinin pek gündemde olmadığı bir dönemde.
Dolayısıyla, Jose de Gama için Kolombiya, Kosta Rica, El Salvador, Meksika ve Küba'yı da kapsayan bir tura çıkmanın iyi bir adım olarak görünüyordu.
Brezilya'da yayımlanan Extra gazetesinin sorularını yanıtlayan tarihçi Ronaldo Luiz Martins, ''Girişimci bir ruha sahipti. Piyasaların yönelimini, başkalarından önce görüyordu'' sözleriyle değerlendiriyor Gama'yı.
İkonik imge
Che'nin fotoğrafları her zaman futbol hayranları arasında popüler olmuştur, birçoğu tişört ve bayraklarının üzerinde ünlü liderin resmini taşır.
Hatta Arjantinli futbol efsanesi Diego Armando Maradona'nın sağ kolunda bir Che dövmesi var.
Ama Barcelona Üniversitesi'nden Prof. Carles Vinas göre, bir profesyonel kulüp ilk kez resmi forması için Che'nin görüntüsünü seçmiş oldu.
Che de futbol oynadı
Aynı zamanda bir spor yazarı olan Vinas, Che Guevara'nın futbol ile bağlarının çocukluk yıllarına kadar uzandığını söylüyor.
İlk kez ülkesi Arjantin'de okulda futbol oynamaya başlayan Che Guevara, astım hastası olduğu için kullandığı solunum spreyini yakınında tutabileceği bir pozisyonu, kaleciliği seçmiş.
Ancak tarihçi Vinas, Che'nin asi karakterinin kendini ilk kez o sıralarda gösterdiğini söylüyor. Sağlığı için kötü olacağını düşünen ailesinin ısrarlarına rağmen futbol oynamaya devam etmiş Che.
Motorsikletle Güney Amerika'da gerçekleştirdiği seyahat sırasında da bir kaç kez futbol oynamış. Maç yaptıkları kişiler arasında Peru'daki cüzzam hastaları da var. Daha sonra babasına yazdığı mektupta şöyle diyor gerilla lideri:
''Manasız bir gösteriş gibi görünebilir belki, ama genelde bir hayvan muamelesi görenler için kendilerine normal birer insan gibi davranılmasının psikolojik yararları paha biçilemez.''
Madureira'nın yeni "devrimci" forması sayesinde, futbol ile Che'nin bağlantıları ölümünden 40 yıl sonra yeniden canlanmış oldu.
Kaynak: BBC Türkçe İnternet Sitesi
Brezilyalı futbol takımının formasında Che fotoğrafı
Formalarında Che Guevara portreleriyle sahaya çıkan bir takımın futbolcularını görseniz, onların Küba milli takımı oyuncuları olduğunu düşünmeniz pek de şaşırtıcı olmaz. Ancak, bu futbolcular Rio de Janeiro banliyösünde küçük bir Brezilya futbol takımının, Madureira Esporte Clube'nin oyuncuları.
Bu yılın başlarında Madureira yeni formalarından birinin tasarımında devrimci liderin Alberto Korda tarafından çekilmiş ünlü fotoğrafına yer vermeye karar verdi.
Şimdiye kadar bu forma sadece kulübün minyatür saha futbol liginde mücadele eden 7 oyuncudan oluşan takımı tarafından giyildi.
Bu yeni formayı giyen takım da, Brezilya'da yedi oyunculu lig şampiyonluğunu kazandı.
Dünyada futbol taraftarları ve Che Guevara destekçileri arasında etkisi o kadar olumlu oldu ki, kulüp Brezilya üçüncü liginde oynayan as futbol takımı kadrosuna da bu formayı giydirmeyi düşünüyor.
Formadaki Che Guavera'yla ilgili semboller fotoğraftan ibaret değil. Ünlü liderin sloganlarından biri de forma numaralarının hemen üstüne işlenmiş: Hasta la Victoria Siempre (Zafere kadar daima).
Özel forma, kulübün futbol takımının Küba'yı ziyaretinin 50. yıldönümünü anmak üzere hazırlanmış.
1963 yılında gerçekleştirilen ziyaret sırasında futbolcular, Arjantin doğumlu ünlü gerilla komutanıyla da bir araya gelmişti.
Küba ziyareti
Küba diktatörü Batista'ya karşı zaferle sonuçlanan gerilla mücadelesinde, Fidel Castro'nun yanında savaşmıştı Che Guevara.
Futbolcular ülkeyi ziyaret ettiklerinde de Küba devriminin üzerinden sadece dört yıl geçmişti.
Küba'da kaldıkları sürede beş maç yaptı Madureira ve beşini de kazandı. 18 Mayıs 1963'te Havana'daki son maçı izleyenler arasında spora çok meraklı bir isim de vardı: O sırada Sanayi Bakanlığı görevini üstlenmiş olan Che Guevara.
Madureira'nın 3-2 zaferiyle sona eren maçın ardından Che oyuncularla tokalaştı, birlikte resim çektirdi.
Garrincha ve Pele önderliğinde, 1958 ve 1962 yıllarında İsveç ve Şili'deki dünya kupalarında zafere ulaşan Brezilya milli takımının başarısının ardından, futbolseverler için Brezilyalı futbol takımlarını izlemek büyük bir olay haline geldi.
Madureira'nın o dönemdeki başkanı Jose de Gama'nın aklına da takımını bir dünya turuna çıkarma fikri geldi.
Dünya turu, Brezilyalı büyük kulüpler için önemli bir gelir kapısıydı, özellikle de sponsorluk anlaşmaları ve televizyon gelirlerinin pek gündemde olmadığı bir dönemde.
Dolayısıyla, Jose de Gama için Kolombiya, Kosta Rica, El Salvador, Meksika ve Küba'yı da kapsayan bir tura çıkmanın iyi bir adım olarak görünüyordu.
Brezilya'da yayımlanan Extra gazetesinin sorularını yanıtlayan tarihçi Ronaldo Luiz Martins, ''Girişimci bir ruha sahipti. Piyasaların yönelimini, başkalarından önce görüyordu'' sözleriyle değerlendiriyor Gama'yı.
İkonik imge
Che'nin fotoğrafları her zaman futbol hayranları arasında popüler olmuştur, birçoğu tişört ve bayraklarının üzerinde ünlü liderin resmini taşır.
Hatta Arjantinli futbol efsanesi Diego Armando Maradona'nın sağ kolunda bir Che dövmesi var.
Ama Barcelona Üniversitesi'nden Prof. Carles Vinas göre, bir profesyonel kulüp ilk kez resmi forması için Che'nin görüntüsünü seçmiş oldu.
Che de futbol oynadı
Aynı zamanda bir spor yazarı olan Vinas, Che Guevara'nın futbol ile bağlarının çocukluk yıllarına kadar uzandığını söylüyor.
İlk kez ülkesi Arjantin'de okulda futbol oynamaya başlayan Che Guevara, astım hastası olduğu için kullandığı solunum spreyini yakınında tutabileceği bir pozisyonu, kaleciliği seçmiş.
Ancak tarihçi Vinas, Che'nin asi karakterinin kendini ilk kez o sıralarda gösterdiğini söylüyor. Sağlığı için kötü olacağını düşünen ailesinin ısrarlarına rağmen futbol oynamaya devam etmiş Che.
Motorsikletle Güney Amerika'da gerçekleştirdiği seyahat sırasında da bir kaç kez futbol oynamış. Maç yaptıkları kişiler arasında Peru'daki cüzzam hastaları da var. Daha sonra babasına yazdığı mektupta şöyle diyor gerilla lideri:
''Manasız bir gösteriş gibi görünebilir belki, ama genelde bir hayvan muamelesi görenler için kendilerine normal birer insan gibi davranılmasının psikolojik yararları paha biçilemez.''
Madureira'nın yeni "devrimci" forması sayesinde, futbol ile Che'nin bağlantıları ölümünden 40 yıl sonra yeniden canlanmış oldu.
Kaynak: BBC Türkçe İnternet Sitesi
Etiketler:
brezilya,
che,
devrim,
forma,
fotoğraf,
guevara,
hasta,
küba,
la,
Madureira Esporte Clube,
siempre,
victoria
12 Ocak 2014 Pazar
2014 Spor Takvimi
2013' ü öyle böyle bitirdik, 2014' ün ilk ayını da yarıladık nerdeyse. Peki 2014' te bizi bekleyen spor organizasyonları neler? Açıklanmış ve takvimi belli olanları aşağıya listeledik. Sabırlı beklemeler.
Ocak: Bizde Süper Lig tatile girdi ama bu ay İngiltere, İtalya ve İspanya'da yarış tam gaz devam edecek. Türkiye Kupası'nda ise ocak ayında yoğun mesai var. Ay ortasından itibaren iki gruptaki tüm zorlu mücadeleleri atv ve a Haber ekranlarından takip edebilirsiniz. Ayın en görkemli spor organizasyonu ise kuşkusuz Avustralya Açık Tenis Turnuvası. 13 Ocak'ta başlayacak olan turnuva, 26 Ocak'ta sona erecek.
Şubat: Bizle beraber Almanya, Fransa da futbola geri dönecek. Dünyanın en görkemli spor organizasyonlarından biri olan ve kurallarını bilmeseniz bile sizi ekran başına kitleyen NFL'in SuperBowl finali 2 Şubat'ta New Jersey'de oynanacak. Ayın en önemli organizasyonu şüphesiz, komşu Rusya'daki Kış Olimpiyatları. 7-23 Şubat arasında Soçi'de yapılacak Kış Olimpiyatları için Putin kesenin ağzını açtı ve 50 milyar dolar harcadı. Açılış töreninin büyük bir gövde gösterisine dönmesi bekleniyor. Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea ile oynayacağı ilk maç ise 26 Şubat'ta. Trabzonspor da Avrupa Ligi'nde 20 Şubat'ta Juventus deplasmanında. Rövanş 27 Şubat'ta Trabzon'da.
Mart: Atletizmde Dünya Salon Şampiyonası 7-9 Mart arasında Polonya'da. Paralimpik Kış Olimpiyatları ise 7-16 Mart arasında yine Soçi'de. Galatasaray, 18 Mart tarihinde Londra'da Chelsea ile rövanş maçına çıkacak. Formula 1 sezonu Melbourne'da açılacak. Avustralya Grand Prix'si 16 Mart'ta, Malezya ise 30 Mart tarihinde.
Nisan: Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde çeyrek final maçları da ayın ilk 10 gününde oynanacak. 13 Nisan tarihinde Londra Maratonu koşulacak. Formula 1'de nisan ayının durakları Bahreyn, Çin ve Teksas. Ay sonunda ise Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde yarı final maçları var.
Mayıs: Atletizm tutkunları 9 Mayıs tarihini ajandalarına yazsın. Doha'da Diamond Lig var. Ay boyunca bisikletseverlerin gözü İtalya Bisiklet Turu'nda olacak. Avrupa Ligi finali, 14 Mayıs tarihinde Torino'da. İngilizler FA CUP finalini Wembley'de 17 Mayıs tarihinde oynayacak. Dünya Kupası nedeniyle geçen sezondan daha erken sona erecek olan lig maratonlarının kreması, 24 Mayıs'ta Lizbon'daki Şampiyonlar Ligi finali olacak. Roland Garros Tenis Turnuvası 25 Mayıs'ta başlayacak ve 8 Haziran'a kadar sürecek.
Haziran: Biz yine yokuz ama Dünya Kupası, Brezilya'da bir başka güzel olacak. Kumandanıza sahip çıkın, çünkü 12 Haziran'da başlayacak olan Dünya Kupası'nın finali 13 Temmuz'da. Formula 1 sevenler için Kanada, Avusturya Grand Prix'leri haziran ayında. Atletizmde Diamond Lig, 14 Haziran'da New York'ta. Tenisseverlerin olmazsa olmazı Wimbledon Açık ise 23 Haziran'da başlayacak ve 6 Temmuz'da sona erecek.
Temmuz: Dünya Kupası'nın 13 Temmuz'daki finali en önemli gün ama 5-27 Temmuz arasındaki Fransa Bisiklet Turu ekran başında görsel bir şölen vaat ediyor. 5 Temmuz'da Paris'te, 18 Temmuz'da ise atletizm meraklıları için Monako'da Diamond Lig var. Almanya ve Macaristan Grand Prix'leri de temmuz ayında.
Ağustos: Avrupa'da tüm futbol ligleri yine bu ayda start alacak. İngiltere Premier Lig'de ilk hafta maçları 16 Ağustos'ta. 18-24 günleri arasında Berlin'de Avrupa Yüzme Şampiyonası var. Zürih ise 12-17 Ağustos günleri arasında Avrupa Atletizm Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak. 23 Ağustos-14 Eylül arasında ise İspanya Bisiklet turu var. Belçika Grand Prix'si 24 Ağustos'ta. 24 Ağustos'ta Birminhgham'da ve 28 Ağustos'ta Zürih'te Diamond Lig var. Amerika Açık Tenis Turnuvası da ayın son haftasında, 25 Ağustos'ta başlayacak ve finali 8 Eylül tarihinde.
Eylül: Sonbaharla birlikte Şampiyonlar Ligi heyecanı yine başlayacak. Eylül ayında İspanya Santander'deki Dünya Yelken Şampiyonası dışında büyük organizasyon yok. Formula 1'in durakları İtalya, Monza (7 Eylül) ve Singapur'da (21 Eylül).
Ekim: Ayın 3'ünde Çin'de başlayacak ve dokuz gün sürecek Dünya Jimnastik Şampiyonası'nı kaçırmayın. Futbolda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde grup maçlarının yanı sıra milli maçlar da ekim ayında yoğunlaşacak. 5 Ekim'de Japonya'da, 12 Ekim'de Kış Olimpiyatları'na da ev sahipliği yapan Soçi'de Formula 1 yarışları var. MotoGP ay boyunca, Japonya, Avustralya ve Malezya'da koşulacak.
Kasım: 2014'te belki de en kısır ay. Spor takviminde kasım ayında büyük bir şampiyona yok ama her dalda liglerde yarış kızışacak. Basketbolda Euroleague maçları kaçmaz. 2 Kasım'da Austin'de, 9 Kasım'da Sao Paolo'da, 23 Kasım'da ise Abu Dabi'de Formula 1 yarışları var.
Aralık: Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde 2015 yılında yola devam eden takımlar belli olacak. 3-7 Aralık arasında Doha'da Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası var.(Pazar Sabah)
Kaynak: Aceto Balsamico Blog
Etiketler:
2013,
2014,
Basketbol,
F1,
futbol,
kış,
Olimpiyat,
spor,
Şampiyonlar Ligi,
takvimi,
Tenis,
yelken
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)