26 Mart 2014 Çarşamba

MANCİNİ’ Yİ ANLAYAMAMAK...


Her şey Fenerbahçe ile puan farkının azaldığı ve fikstüre bakıldığında, ilerleyen haftalarda daha da azalacağı düşüncesinin yavaş yavaş benimsendiği günlerde gelen beklenmedik puan kayıplarıyla başladı. Ardından, gerçekten çok kötü bir oyunla deplasmanda Chelsea’ ye yenilerek şampiyonlar liginden elenmek, adeta fitili ateşledi.

Haftalardır, takımın inişli çıkışlı performansının üstüne birde, Mancini hakkında ardı arkası kesilmeyen yalan haberlerle gerilen taraftarın, bu elenişin ardından takıma yönelik tepkilerinde de ton yükseldi. Chelsea maçının ve lig sonuncusu Kayserispor’a da son dakikada yenilen golle yenildiğimiz maçın ardından Mancini’ nin sarf ettiği “bu takımı ben kurmadım” ifadesi ipleri iyice gerdi. Yazının başlığı olan ifadenin alt yazısı da, tamda burada ortaya çıkıyor.

Mancini’ nin bu ifadesini basının anlamasını zaten beklemiyorum ama, taraftarın da bu açıklamayı anlamaya çalışmadan, irdelemeden, başta Mancini olmak üzere teknik heyete, takıma ve yönetime yönelttiği otomatik protestolar görüldü. Çünkü ilk başta akıllara, doğal olarak, devre arasında yapılan onca transfer geldi. “Bu takımı ben kurmadım” ifadesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, Mancini’ nin dün akşam ki Bursaspor maçından sonra söylediği “Buraya geleceğin takımını kurmaya geldim” ifadesiyle devre arasındaki transferleri paralel şekilde düşünmek gerek.

Önce şunu açıklayayım; kulüplerde transfer 2 türlü yapılır. Birinde, teknik direktör bir liste yapar, bu listeyi yönetime verir ve yönetimde o listedeki oyuncuları önceliklerine göre transfer etmeye çalışır. Diğer transfer şeklinde ise kulüp, scout ve izleme ekipleri aracılığıyla tespit edilen ve transfer edilmek istenen oyuncuları teknik heyete önerir. Teknik heyetin onay verdiği isimler alınır. Özetle; bir teknik direktörün doğrudan istediği, birde kendisine önerilip onayladığı transferler vardır. Bu öneri sonrası onaylanıp alınan oyunculardan bazıları kiralık da gönderilebilir.

İşte burada, Mancini’ nin ne demek istediği ortaya çıkıyor. Devre arasında yapılan transferlerden sadece ikisinin Mancini’ nin istediği oyuncular olduğunu, 2 buçukuncu diyebileceğim Burdisso’ nun ise, Mancini’ nin stoper bölgesine yapılabilecek transferler listesinde 3. alternatif olduğunu utmayalım. Diğer transferler, işte o bahsettiği “geleceğin takımına” yönelik “onay verdiği” transferler.

Son tahlilde, takımın son birkaç haftadır, iç saha ve dış saha performansları arasında inanılmaz bir fark olması, bazı oyuncuların gerçekten kötü performansı, dünkü Bursaspor maçında biri açıkça ortaya çıkan bazı yerli ve yabancı oyuncular arasındaki sorunlar, yukarıda bahsettiğim basit nüansları gözden kaçırmamıza, Mancini’ yi anlayamamıza ve tepkileri yanlış yerlere ve kişilere yöneltmemize sebep oldu.

Galatasaray bu tip sorunları ilk kez yaşamıyor. Dikkat edin; kriz demiyorum. Sorun. Kriz daha çok “amacı belli” olan basının kullanmayı sevdiği bir ifade. Ve Galatasaray bu sorunun altından da, daha öncekilerde olduğu gibi yine birlik ve beraberlik kültürü sayesinde, “bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte sevinip, hep birlikte üzülmeyi bilenlerin” oluşturduğu camia kültürü sayesinde kalkacaktır. Bu süreçte asıl görevse, son günlerde yanlış noktalara yanlış tepkiler gösteren, bilhassa en büyük hatayı, yönetimi istifaya davet ederek yapan biz taraftara düşüyor. Yeni sistem ve düzen ancak oturmuşken, son derece önemli bir bütünsel yapılanma sürecinin tam ortasında girişilecek olası bir yönetim ve teknik heyet değişikliğinin hiçbir faydası olmaz.

Bu ülkede yerli- yabancı neredeyse bütün büyük teknik direktörler, haklarında yapılan kasıtlı yalan haberler yüzünden zaman zaman delirme noktasına geldi. Dünkü basın toplantısı da Mancini’ nin bunun sınırında olduğunu gösteriyor. Ve bu teknik direktörlerin çoğu yapmak istediklerini yapamadan, takımlarını istedikleri seviyeye çıkaramadan ayrılmak zorunda kaldı. “Bilinen bazı çevrelerce” bunlara izin verilmedi. Bir teknik heyeti, teknik direktörü ve yönetimi daha bu saçma düzene kurban vermeyelim. Mancini’ yi anlamaya başlasak iyi olur.

Hiç yorum yok: