5 Ekim 2010 Salı

Sıcağı sıcağına!

Rijkaard'la devam etmeyelim diyen futbol alim(!)lerine Ercan Güven'in güzel bir yazısıyla cevap verelim sıcağı sıcağına.
________________________________________
Rijkaard’a ‘yavşak’ deyin olsun bitsin!

05 Ekim 2010


Sergilenen pis oyunun adı; “Rijkaard”ı eleştirmenin dayanılmaz hafifliği”!.. Söz konusu “hafiflik”, “bayağılık” anlamında.

Amiyane yani... Kalleşlik kokan, belden aşağı çalışan bir hafiflik.
Düğününden cenazesine, giyiminden teninin rengine, dalan dalana Rijkaard’a.
“Kara balon” bile dediler adama.
Fırsat bu fırsat, Dünya’nın en büyük futbol markalarından biri, elinde “kimyası bozuk” bir takımla düşmüş kucağına; vur ha vur!
Rijkaard dua etsin ki meşgalesi spor... Mesela aktör falan olsa, bir Haluk Bilginer çıkıp çoktan “yavşak” sıfatını takmıştı yakasına.
Neden?..
Futbol adamlığı, hocalığı, geçmişi, hatta geleceği hak etmese bile, babası öldüğünde Karabük maçı yedek kulübesinde dikiliyordu ya...
Yavşak olmak için yeter de artar bile Türkiye’de.
Yahu adam milli maç arasından yararlanıp babasının mezarına gitti, bu sefer de sordular:
“Bu ne gezisi” diye.
Evlendi, yatak odasında onlar... Galatasaray’ın gerilemesini balayına bağladılar.
Dikkat edin, bir hocaya “Futboldan bihaber” demek zorlaştıkça, bayağılık artmakta...
Çok kariyer çok müptezellik getirmekte.
Hoca ne kadar şöhretliyse tıynetsizlik o seviye.
Çünkü kafaya, kalbe laf edemeyince geriye apış arası falan kalıyor.
Terim’den Lucescu’ya, Zico’dan Tigana’ya her teknik direktöre, en hayasız şekilde saldıran zihniyetin çalışma tarzı böyle .
Galatasaray son şampiyonluğunda bitti
Gelelim Rijkaard’ın Galatasaray’daki başarısızlığına...
Evet, başarısız...
Lakin Rijkaad’ın yeteneksizliğinden değil... Galatasaraylı futbolcuların kalitesizliğinden hiç değil. Parasızlık falan da bir yere kadar. Başkan’ın iyi niyetinden şüpheniz mi var?
Galatasaray başarısız; çünkü Galatasaray’ın ayarı kaçmış.
Ekseni kaymış.
“Güç” el değiştirmiş.
Hem de senelerden beri.
Galatasaray ne zaman ki, UEFA şampiyonu kadronun uzatmalarında “teknik direktörsüz” şampiyon oldu. O gün kaçtı ayar.
Şampiyon yapan futbolcular, sanki Galatasaray’dan hisse aldılar. Futbol onları bıraktı, onlar Galatasaray’ı bırakmadı. Formayı çıkarıp takım elbise giydiler ve sarı-kırmızılı camianın kahraman rol modelleri olarak saygı görüp saygı yaratacaklarına “çıktıkları kabuğa” derin muhalefete giriştiler.
Kıymık kıymık yediler Galatasaray’ı.
Medya eleştirir bir kulübü... Ama onu şampiyon yapanların eleştirileri, ekstradan yıkım yaratır.
Onların yerine gelenlerde ne denge bırakır ne aidiyet duygusu ne de huzur.
Ordunun içinde taraf değiştiren askerler gibidir bu olay.
Bakınız; hakemlik müessesemiz Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar depremlerini yeni yeni atlatmaktadır.
Eski bir futbolcu tarafından eleştirilen teknik direktör veya kulüp başkanı az şey midir? O eski futbolcular ki, şu anda oynayanlardan bazılarının takım arkadaşı.
Arda’nın dengesizliği bile onların eseri.
Unutmayalım, her “büyük felaket” gibi her “büyük başarı” da bir tür travmadır. İyi yönetilmezse, mucizenin unsurları kontrolden çıkarsa, başarı kadar büyük olur hayal kırıklığı.
Rijkaard, Galatasaray’da yaşanan bu sürecin kurbanlarından biridir sadece.
Yanlış zamanda, yanlış yerde; o kadar.

Hiç yorum yok: