5 Ekim 2010 Salı

Güzel yazı!

NTV Spor'dan Mert Aydın yazmış.Güzel yazmış. Okuyalım.

_______________________________________________________________

Maksat spor olsun

5 Ekim 2010
Dünyayı kurtaran adam 
Son günlerde televizyonlarda spor bültenlerinin vazgeçilmezi Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül.
Akgül kah ödül yönetmeliğiyle ilgili konuşuyor kah organizasyonlar konusunda.
Bir gün Londra Olimpiyatları'ndan söz ediyor bir gün Türk sporunun nasıl kurtarılacağından.
Allah'ı var, göreve gelişinden bu yana sportif başarıların arttığı kesin.
Biz Süpermenleri, dünyayı kurtaran adamları seviyoruz.
Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nı biz organize edeceğiz.
En azından öyle planlıyoruz.
Ama sözünü verdiğimiz Sinan Erdem Dome, basketbolun kontrolünde.
Bunun nedeni de Dünya Basketbol Şampiyonası.
Bu şampiyona için de 6 yıl önce söz vermişiz. Ama Sinan Erdem Dome bir türlü bitmemiş. Aslında çok önceden beri yapılıyor ama başka yerlere akan para oraya akmamış.
Sinan Erdem Dome son dakikaya kalınca çok amaçlı hale getirilme planı da suya düştü. Yetişemezdi yoksa turnuvaya.
Şimdi aşağı tükürsen komşu var, yukarı tükürsen bir başka komşu var.
Basketbolu yetiştirdik. Ama ya atletizm?
Sinan Erdem Dome'un yanıbaşında Avni Akyol Kapalı Yüzme Havuzu var. Depreme dayanıklı değil.
Şimdi orası yıkılacak. Yerine acilen Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'na layık bir tesis yapılacak.
Sayın Akgül olaya el koydu. IAAF'ten gelenler şaşkın. Türk usulüne onlar da alışacak.
Tamam GSGM'nin olay el koymasıyla o salon yetişir.
Ne var ki ortaya çıkan başka bir sorun var.
Bizim başka bir sözümüz o sorun.
Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası'nı da biz yapacağız.
FINA da bugün yarın kontrole gelir.
Peki o şampiyona için nereyi söz vermiştik?
Avni Akyol!!!
Tamam yine yıkacaktık o salonu ve iyisini yapacaktık.
Ama şimdi o salon da atletizme gitti.
Yunus Akgül buna da el koyacak muhtemelen.
Muhtemelen biz son dakikada o işi de başaracağız.
Dedik ya biz Süpermenleri, dünyayı kurtaran adamları çok ama çok seviyoruz.
Artık Cüneyt Arkın out, Yunus Akgül in!

Konu futbolsa atış serbest 
Aradan bir haftadan fazla geçti.
Ortalık duruldu. Şimdi sakin kafayla yazabilirim.
Telegol'de malum, Murat Çelik çıktı, “Abdullah Avcı Galatasaray'a bilerek yatıyor” minvalinde konuştu.
Şimdi bu saçma fikir taneciğini tartışma niyetim olmadığını söyleyeyim. Ben Avcı'nın yerinde olsam hakkımı mahkemelerde ararım.
Anlatacağım o değil.
Çelik önemli bir televizyoncu. Star'ın Ankara temsilcisi. Beşiktaş'ta yöneticilik de yaptı. Temiz yüzlü, güzel Türkçe konuşan bir adam. Ama iş futbol olunca deliriyor.
Sayın Çelik, Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar'ın önüne sadece dedikoduya dayanan bir siyasi haberle gelebilir mi? Gelemez değil mi?
Ama iş futbol olunca akan sular durur. Fanatizm en üst boyutlara ulaşır. Kahvehanelerdeki geyikler rahatlıkla ağızlardan çıkıverir canlı yayında.
Futbol böyle bir şey.
Herkes futbolu bildiğini düşünür.
Ve spor medyasının uzun yıllar karşımıza çıkan kötü yüzü doğru ve reyting getirici oalrak kabul edilir.
Murat Çelik öyle konuşur. Çünkü futbolun böyle konuşulmasını normal görür. Sorsanız, “Ne var yani” diyebilir. Samimi olduğuna da şüphem yok. Bu insanları bu hale getiren Türk spor medyasının bir bölümüdür. Ve bu bölüm ortadan kaybolmadıkça elimizdeki değerleri yok etmek için nice linç kampanyası başlatacağız.
Bugün Çelik, Avcı'ya sallar. Galatasaraylı yanıt olarak Şifo der, Rıza der. Öbürü başka bir şey der. Sonuçta olan hakkında iddialar ortaya atılan dürüst insanlara olur. Bir gün birisi çıkıp bu akla zarar iddiaları ortaya atanlara unutamayacakları bir adalet dersi vermediği sürece, RTÜK olaya el koymadıkça daha çok skandal izleriz.

Kötü oynarken kazanmak
 Bizim dilimizde pelesenktir.
Bir takım kötü oynarken de kazanmasını bilmelidir.
Doğru. Ama eksik.
Kötü oynarken kazanıyorsa, oyununu geliştirmek için de bir şeyler yapmalıdır.
Yoksa o kazanılan maçlar yarar değil zarar getirir.
Galatasaray peş peşe 4 maç kazandı.
İyi mi oynadı? Hayır. Kendi taraftarını bile tatmin edemedi. Tek teselli vardı: Kötü oynarken kazanıyorlardı.
Ama 4 maç, 12 puanın arkası Karabük oldu.
Dedik ya kötü oynarken kazanmak güzeldir. Anlık krizlerden korur. Ama siz nasıl olsa kazandığınızı düşünür, düzelme konusunda kılınızı kıpırdatmazsanız felaket kapıya sinsice geliverir.
Özlü söz
Benim için futbol düşleri kurmak oyunun kendisinden daha önemliydi. Seksen dokuzuncu dakikada Fener'in golünü atmayı düşlerdim.
Orhan Pamuk (Nobel Ödüllü yazar)

Hiç yorum yok: