13 Ekim 2010 Çarşamba

Gelecek Bizimdir...

 Harika bir analiz...

_________________________________________________________________
Galatasaray için 2006 yılı, hiç de iç açıcı tablonun olmadığı bir yıldı. Avrupa Aslanı, ağır borç yükü yüzünden kolunu kıpırdatamıyor, UEFA'ya 1.5 milyon dolarlık borcunu ödeyemiyordu. Bu yüzden puanının silinmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Adnan Polat'ın ismi işte tam da bu dönemde yeniden gündeme gelmişti. Polat, özel bir televizyon kanalında sarı-kırmızılıların bu borcundan kurtulması için bir kampanya düzenliyor, bu durum kimi Galatasaraylıların da eleştirisine neden oluyordu.
Dönemin Başkanı Özhan Canaydın hedefteki adam haline getirilmişti. Canaydın, ne yapıyor, ediyor Adnan Polat'ı ikna ediyor ve yönetimine alıyordu. Polat'ın misyonu omuzlarına ne denli bir yük verildiğinin göstergesiydi. Mali, İdari ve Sportif İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Adnan Polat, yönetime girer girmez işte o tarihe geçen kara günlerin fotoğrafını yansıtan "yokuş aşağı inen kamyon" benzetmesini yapıyordu...
155 milyon dolar fark vardı
Bu sert çıkış Özhan Canaydın'ı bile şaşırtıyor, Adnan bu felaketi açık açık söylemek doğru mu? diye sitem ediyordu. 1996'da bıraktığında 3 milyon dolar borcu bulunan Galatasaray'a 10 yıl sonra geri döndüğünde 155 milyon dolar borç-alacak farkı ile karşılaşmak Polat'ı kara kara düşündürüyor, o meşhur 20.45 şampiyonluğu bile kulübün sıkıntılı günlerinde doyasıya kutlanmıyordu.
Mucize şampiyonluk herkesi kendinden geçiriyor ama Polat, şampiyonluk gecesi herkesi şaşırtan Yöneticiler ve profesyoneller yarın 09.00'da kulüpte olacak diyerek eğlenmeye vakitleri olmadığını ve kulübü bir an önce düzlüğe çıkarmak için yoğun şekilde çalışmalarının zorunluluğuna dikkat çekiyordu.
Seyrantepe gerçek oldu
Şampiyonluk ve arkasından gelen coşku Galatasaray Başkan Yardımcısı'nın yine belleklere kazınan Galatasaray karanlık bir tünelin içinde. Bizim görevimiz bu tünelden çıkarmak sözüyle yeni bir boyut kazanıyordu. Ali Sami Yen Stadı, Seyrantepe ve Florya'nın üst hakları kaybedilmişti. Özetle tablo felaketti. Sarı-kırmızılılar ödenmesi gereken paraları yatıramamış ve buradaki haklarını tek tek yitirmişti.
Önce paralar ödendi, haklar geri kazanıldı. Sonra projeler aldı başını gitti. Ve Adnan Polat 2008'de direksoyunun başına geçti. Büyüme devam ediyor, sportif başarı gelmese de mali yönden kulüp ivme kazanmaya başladı. Pembe tablo vadetmiyorum diyen Polat, başarılı projeler ve kulübün artan gelirler sonrası, Tüneldeyiz bir ışık var. Ancak bu ışık güneş ışığı mı yoksa üstümüze hızla gelen bir trenin ışığı mı onu bilmiyorum diyor ve önlerinde vakit olduğunu dile getiriyordu. Sportif A.Ş. ile Futbol A.Ş.'nin birleşmesi, Türk Telekom Arena, Riva ve diğer operasyonlar, Polat'ın da artık yüzünü güldürüyordu. Galatasaray Başkanı bu kez tünelin ucundaki ışığı gördüklerini söylüyordu.
Artık atılım dönemi'
Başkan yardımcılığı ve başkanlığının ilk iki yılında pembe tablo çizmeyen Adnan Polat, Eylül ayı divan toplantısında ise müjdeyi veriyor, Galatasaray karanlık tünelden çıkmıştır. Bundan sora atılım dönemidir ifadesini kullanıyordu.
Artık teminat mektubu verilerek transfer yapılmıyor, 70 milyon dolarlık kredi anlaşmaları imzalanıyordu. Bütün bu mali başarıların yanı sıra 14 yıldır açılamayan tüzük konusu da Polat ve ekibinin çalışmaları arasına giriyordu. 30 yıllık tüzük de değiştirilerek günün şartlarına uyarlanıyordu. Devrimsel nitelikle işlere imza atan Polat ve ekibi bu dönemde karalama kampanyaları ile de karşı karşıya kaldı, ancak hedeflerden şaşmadı.

Milliyet
__________________________________________________________

Yazının devamı burada!

Hiç yorum yok: