17 Aralık 2012 Pazartesi

Keep Calm(*)


Nur içinde yatsın, rahmetli dedem “sessiz insandan korkacaksın” derdi. “Susar, susar, Sabreder. Ama gün gelir bir konuşur. Sen verecek cevap bulamazsın.” Galatasaray ve Fenerbahçe rekabetinde, geçtiğimiz yıl arenada 3-1 kazanılan maçla açılan farklı boyut, dün akşam yukarıdaki sözlerle özetlenebilecek yönde ilerlemeye devam etti. O tarihe kadar Fenerbahçe’nin lig maçları bazında Galatasaray’a karşı ciddi bir psikolojik üstünlüğü vardı. Öyle ki; zaman zaman içerde ya da dışarıda, iyi oynayan Galatasaray olsa bile kazanan Fenerbahçe oluyordu. 3-1’lik maç zihinlerde yeni bir kapı açtı.

Galatasaray o günden sonra Fenerbahçe derbilerine, “34 maçlık lig maratonu içinde, sizi şampiyonluğa götürecek 3 puanlardan birinin alınması gereken, diğer maçlardan farksız bir maç” gözüyle bakmaya başladı. Mental hazırlıklarda hep bu doğrultuda yapıldı. Bu; takımın maç öncesi psikolojik olarak dingin, böylece daha konsantre, maç sırasında da sakin kalarak hata yapmamasına imkan tanıdı. O günden sonra Galatasaray, kötü oynasa da kazanması gereken maçları hep kazandı. Oyun zamanla düzeldi ve Galatasaray kompakt bir takım halini aldı.

Bunun en güzel yanını dün akşam gördük. Baktığınız zaman dün akşam takımın en verimsiz 2 ismi Umut ve Burak’tı ama bugün onları pek konuşan yok. Çünkü takımın geri kalanı sahada sakin kalarak, “forvetler bugün kötü, gol atamayacağız galiba” paniğine kapılmadan, “onlar yoksa biz varız” deyip işlerini o kadar iyi yaptılar ki onlardan bahsetmeye gerek bile kalmadı. Maç boyunca ayakta kalan ve yine sakin kalıp savunma arkasına 1 tane dahi top kaçırmayan Semih’in liderliğinde kurulu savunma, önceki maçlara nazaran bu kez topu 3. bölgeye taşımakta ve orada tutmakta çok da zorlanmayan orta saha kilidi açan unsurlardı.

Riera’nın, sol açık mahreçli bir sol bek olarak en iyi işlerinden birini çıkardığı, Hamit’in takım oyununa giderek alıştığını ve oyunun içine daha fazla girmeye istekli olduğunu gösterdiği, Selçuk ve Melo ikilisinin geç de olsa beklenen performansını sergilediği, Yekta’nın “basketbol deyimiyle” bu takımın en iyi 6. adamı olduğunu açıkça ortaya koyduğu bir maç oldu. Her anlamda ezeli rekabetteki üstünlük sadece 5 maçla el değiştirdi.

Galatasaray’ı bugün bu noktaya getiren, o tatsız Fenerbahçe egemenliği zamanlarında susup, konuşacağı günlerin geleceğini sabırla beklemektir. Sakin kalıp, puan farkı kapandığında, hatta liderlik el değiştirdiğinde dahi panik yapmayıp sıradaki maçına hem fiziksel hem de mental olarak sakince hazırlanmasının sahaya ve oyuna sirayet etmesi kaçınılmazdı. Dün akşam bu ayyuka çıktı fark da 5’e. Tebrikler Galatasaray.

(*)SAKİN KAL

İsmail ŞEN
GSFans.org

Hiç yorum yok: