10 Aralık 2012 Pazartesi

Sakın Dünya Kupasını Kazanma!


Eğer futbolun tanrıları diye bir şey varsa, 24 Haziran 1987 günü müjdenin kokusunu almış olmalılar. Onlar dışında hiç kimse modern futbolun doğuşu olarak kabul edilen 1863 yılından beridir süregelen futbol oyununun tarihini değiştirecek olayın farkında değildi tabii ki.

Burada o çocuğun hayat hikayesini anlatmayacağım. Biraz araştırmayla zaten bu bilgilere ulaşılabilir. Hikayenin ilginçleşmeye başladığı tarihe bakılacak olursa 2000 yılına dönmemiz gerekiyor. 1995'te onu profesyonel anlamda futbola sunan Newell's Old Boys takımına transfer olmuştu ama ne yazık ki küçük çocukta büyüme hormonu problemi ile ilgili bir hastalık baş gösterdi. Bu noktada fakirlik çeken aile bu masrafı karşılayabilecek büyük bir kulübün kapısını çalmak istedi ve bu noktada River Plate devreye girdi. River Plate seçmelerinde başarılı olan çocuk kulübün kıyısından döndü (Bu noktada neden yolunun River Plate'e düşmediğini anlatan Leandro Gimenez ile olan hikayelerini okumanızı tavsiye ediyorum, çok güzel gerçekten).

Tam bu noktada Barcelona'nın yetenek avcısı Rexach devreye girer ve 13 yaşındaki cevheri tedavi masraflarını karşılamak koşuluyla La Masia'ya sokar. Küçük çocuğun Avrupa'daki ilk antrenörü Rodolfo Borrell'di. İki haftalık bir deneme süresi sunulmuştu ama onları hemen etkilemişti gerçekten. Daha o yaşında bugünküne benzer özellikler sergiliyordu; bir süperstar olacağı belliydi.

Daha 16 yaşında Barcelona ile ilk maçına Porto karşısına çıktı ve bundan 334 gün sonra ilk lig maçına çıktı ve ilk rekoruna ulaştı. 2005'te bulduğu gol ise ona "En genç La Liga" golcüsü ünvanını verdi, ta ki onun asistiyle bu ünvanı Bojan Krkiç'e kaptırana kadar.

O andan bugüne kadar yaptıkları ve başarıları hakkında cilt cilt kitap yazılır; kulüpler bazında 5 La Liga, 2 İspanya Kral Kupası, 5 İspanya Süper Kupası, 3 UEFA Şampiyonlar Ligi, 2 UEFA Süper Kupası, 2 FIFA Kulüpler Dünya Kupası; kişisel olarak ise başta 3 Ballon d'Or olmak üzere sayısız ödül. Gerçekten akıl alır gibi değildi yaptıkları.

Kırılmadık rekor bırakmadı bu çocuk, internet siteleri artık kıramadığı rekorların listesini sunma cüreti gösteriyordu. Bu rekorlardan bir tanesini daha kırmanın eşiğindeydi yakın zamanlarda, bir yılda atılan en çok gol rekorunun sahibi Gerd Müller'i kovalıyordu, dile kolay tam 85 gol. 5 Aralık 2012 günü bunun için bir fırsattı ama üst turu lider olarak grubundan çıkmayı garantilediğinden onu yedek kulübesinde tutmuştu Barcelona, daha önünde 4 maç olacaktı zaten bunun için ve sadece 2 gole ihtiyacı vardı artık. Maç golsüz devam ediyordu ve galip gelmek için Tito 58. dakikada onu sahaya sürdü. O da çare olamadı, maçın bitmesine 5 dakika kalmıştı ve bir anda korkunç bir şey oldu. Rakip kaleciyle girdiği pozisyonda sakatlandı ve sahayı sedyeyle terketmek zorunda kaldı. Bu olamazdı, o gün o maçı seyreden veya seyretmeyen birçok kişinin futbol ilahı yılın son ayında bütün yılın emeğinin karşılığını alacağı zamanlarda büyük bir talihsizlikle karşılaşıyordu. Herkesin o anda kafasında sorular yumağı oluştu: "Acaba rekor kaçmış mıydı, sakatlık ne boyuttaydı, ne zaman sahalara dönerdi, bir daha oynayabilir miydi?"

Maçtan sonra korkulan olmadı Allahtan, 4 gün sonra sahadaydı. Ezeli rakipleri Real Madrid'in yenilgiyle döndüğü Betis deplasmanına sapasağlam çıktı sahayı sedyeyle terkedeşinden sonra. 4 gün önce sakatlanmıştı, ezeli rakiplerinin yenilgiyle döndüğü deplasmandaydı ve belki bir daha kıramayacağı bir rekorun peşindeydi; oldukça baskı yaratabilecek bir durum değil mi? Onun için değildi, sahaya çıktı, 9 dakikada birbirinin kopyası 2 gol attı, takımına galibiyeti getirdi ve "kıramadığı rekorlar" listesine bir çentik daha attı.

Bu çocuk değişik bir çocuk. Alışageldik efsanelerden farklı; belki Best kadar yakışıklı ve çapkın değil, belki Cruyff kadar etrafında ilgiyi toplamayı seven ve kibirli değil, belki Maradona kadar dikkat çekecek problemleri yok, belki ezeli rakibi Ronaldo kadar saç stili portföyüne sahip de değil, sadece futbolunu oynuyor, polemiklerden uzak duruyor, Gerd Müller'in rekorunu tarihe gömdükten kısa bir süre sonra " Ballon d'Or'u Iniesta hak ediyor, o alırsa üzülmem." diyecek kadar alçak gönüllü ve takım oyuncusu. Belki de bu yüzden bu kadar kıskanılıyor, belki bu yüzden Pele onun hakkında "Benden iyi mi? O önce Neymar'dan iyi olduğunu kanıtlasın." dedi, belki bu yüzden Cruyff onu tarihin en iyi ilk 11'ine almıyor.

İşte sırf bu yüzden o kupayı kazanma çocuk, seni tarihin gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu tartışmalarında senin yüzde birini yapmamış olanların senin önünde yer aldığını söyleyenlerin elindeki tek bahaneyi de alma ellerinden, onları sen futbolu bırakana kadar tartışacakları tek malzemeden mahrum bırakma!

İyi ki varsın çocuk, iyi ki varsın...

Saygılarımla.
Kürşad MURAT

Not : Yazı için GSFans.org yazarlarımızdan Kürşad Murat'a teşekkürler. Kürşad Murat'ın diğer yazılarını okumak için, kendisine ait özel sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Hiç yorum yok: