4 Nisan 2013 Perşembe

UEFA, Platini ve Kapitalist Futbol Hastalığı



Dün gece, Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki en büyük kupası olan Şampiyonlar liginde bir maç oynandı. Real Madrid - Galatasaray.Galatasaray maçı 3-0 kaybetti. Yenilmek, 3 gol yemek sorun değil. Sonuçta bu Real Madrid ve böyle bir skor bir hayli ihtimal dahilinde.Beni sinirlendiren ve zoruma giden, hakemin aleni şekilde Real Madrid'i kollaması. Bu tamamem Platini'nin yarattığı bir sistem.

Büyük finallerde büyük takımlar olmalı, daha fazla bilet, daha pahalı yayın hakkı satışları, daha çok ve paralı sponsor, daha çok bahis geliri mantığının yarattığı sonuç, dün akşam sahada rezaletin de ötesinde bir hakem performansı izlememize sebep oldu.

Avrupa'da, uluslar arası kategoride organizasyonlar düzenlenmeye başlandığından beri değişmeyen acı bir gerçeğin, "Türk takımlarına karşı Avrupa'lı rakip takımı kollayan yabancı hakem" gerçeğinin, olabilecek en iğrenç şekliyle yüzleştik dün gece.

Verilmeyen 2 penaltı, yanlış kararlar, tarihe geçecek nitelikte bir ters kararın sebep olduğu 3. gol. Ve daha fazlası. Platini'nin; Barcelona, Real Madrid, Borussia Dortmund, Bayern Münih' li yarı final rüyasının(!) gerçekleşmesi için her şey yapıldı. 3. golü yememize sebep olan yanlış kararı doğru vermiş olsaydı o pozisyonun gereği aynı zamanda sarı kart olacaktı.Böylece Ramos, son dakikada gördüğü 2. sarı karttan dolayı kırmızı kartla oyun dışı kalacak ve daha fazla ceza alacaktı.

Dünya; dün akşamdan sonra bu maçı Real Madrid' in zaferi olarak hatırlamamalı. UEFA ve Platini' nin utancı olarak hatırlamalı.

Maça ve Galatasaray'ın performansına gelecek olursak. Çok kötü oynadığımızı söyleyemeyiz. Zaman zaman istediklerimizi yaptık.Kendi oyunumuzu sahaya yansıtabildik. Pozisyonlar bulduk, bolca şut denedik ama bir türlü ihtiyacımız olan golü bulamadık.Özellikle ilk 20-25 dakikada, ceza sahası içinden ve yakın çevresinden bulduğumuz 4-5 şut şansı vardı ki; rakip kaleciye ve savunmaya "her an vurabilirim" mesajı vermek adına önemliydi. O tedirginliği sürekli yaşamaları gerekliydi.

Ancak oyunun geneline bakıldığında, devamlılık gerektiren işlerde eksik kaldığımızı görmek zor değil. Daha hızlı düşünmeli, daha çabuk pas yapmalı ve gol bulmalıydık. İşin savunma yönünde de zaman zaman kritik hatalar yaptık. Real Madrid' in forvet arkasındaki üçlüsü Ronaldo - Mesut - Di Maria üçgeninin, kusursuz uyguladığı "değişken" hücum anlayışı karşısında bazen ne yapacağımızı şaşırdık. İlk 2 golü de bu sebeple yedik zaten.

Olmadı. Sağlık olsun. Sezon başında da söylediğim gibi; neredeyse baştan sona yeni kurulmuş ve çoğu oyuncusunun şampiyonlar ligi tecrübesi olmayan bir takım içinşampiyonlar liginde gidebildiği son nokta başarıdır. Biz bunun ötesine geçtik ve ilk senemizde çeyrek finale yükseldik.

Yine de henüz herşey bitmiş değil. Oynanmamış olan 2. maçın sonucunun ne olacağını söyleyemeyeceğimiz için, çok küçük bir ihtimal de olsa şansımız var. Arena'daki maçı 3-0 kazanıp maçı uzatmalara götüremeyeceğimizi söyleyemeyiz. Tıpkı aksini söyleyemeyeceğimiz gibi.

İsmail ŞEN

GSFans.org / Galatasaray Blog