6 Mart 2013 Çarşamba

Hayat 2 Teker'de...


Çocukluğumdan beri sevmişimdir bisikleti ve bisiklete binmeyi. Yaşadığım ve büyüdüğüm yerler de coğrafi olarak bunu yapmaya müsait olunca, bisikletten aldığım keyif hep 2 katına çıkardı benim için. Ayıptır söylemesi ama, sünnetliyken dahi bisiklete binen, o keyiften vazgeçmeyen bir adamım en nihayetinde. Sarı renkte dolma tekerlekleri olan, kontrapedal bir BMX'im vardı o zamanlar. Bugün hala bisiklete binerim. Yazın, hem iş hem tatil yaptığım memleketim Bozcaada'da, arkadaşlarımla beraber yaptığımız bisiklet turları en keyifli aktivitelerimizden biri.

Bugün, gazetelere şöyle bir göz atarken, Star gazetesinin internet sitesinde aşağıdaki habere rastladım. Lafı daha fazla uzatmadan paylaşıyorum. Nice küçük çocuklara, gençlere, bir başka deyişle müstekbel bisikletçilere ilham olması dileğiyle. Keyifli okumalar.





Parmak kalınlığında iki teker hayatlarını değiştirdi!

Konya bisiklette tarih yazıyor, Türkiye’de bisiklet sporunun tarihi Konya’da başlıyor. 1955’ten bu yana yüzlerce sporcu yetiştiren Konya Torku Şekerspor’un bisiklet takımı uluslarası alanda madalya üstüne madalya kazanıyor. Bisiklet sayesinde hayatı değişen, üniversite mezunu gençlerle Konya’da buluştuk, başarı öykülerini dinledik.

Ahmet, Fehim, Nazım, Miraç, Serhat, Muhammet... Konya’da yaşayan bu gençlerin hayatını iki teker değiştirdi. Sokakta bisikletle gezen çocuklar, pedala basarak profesyonel sporcu olabileceklerini öğrendi. Parmak kalınlığında tekerin üzerinde en az 80 kilometre hızla gitmeye başladılar. Başarılar da hızlı geldi... Şimdi hepsi profesyonel sporcu ve madalya üstüne madalya kazanıyor.

Bu gençleri yetiştiren Konya, Türkiye’de bisiklet sporunun tarihini yazan kent aslında. İlk bisiklet yarışları 1923’te İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kuruluşuyla başladı. Şehrin düz yapısı, bisiklet sporunun gelişmesine katkı sağladı. Türkiye’de bu güne kadar milli formayı giyen bisikletçilerin yüzde 75’ini Konyalı sporcular oluşturdu. Sporcuları yetiştiren en önemli kulüplerden biri de 1955’te Konya Şeker tarafından kurulan takım. Bugüne kadar yaklaşık bin sporcu yetiştiren Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı, Çin’den Portekiz’e ilklere imza atmaya başladı...

SIFIRDAN BUGÜNLERE

Kulüpteki her sporcunun öyküsü çok çarpıcı, umutları yeşertececek türden. Özellikle 20 yaşındaki Ahmet Örken’inki tam bir başarı hikayesi... Onu görenler çekik gözlerinden dolayı Kazak zannediyor. Ama Konya’nın Çumra ilçesinin Fethiye köyünden! Ailesinde Tatar olduğu için gözleri çekik. İlk bisiklet yarışına 14 yaşındayken katıldı. Pedal çevirmek onun hayatını tamamıyla değiştirdi. Babası annesi ayrı. Annesi üç çocuğunun geçimini tarlada çalışarak sağlayan bir kadın... Köyde tek göz odada yaşıyorlardı. Ahmet, bir gün gezmeye çıktı abisiyle. O sırada abisinin bisiklet sporu yapan bir arkadaşını gördüler ve Ahmet’in yaşını sorup bisikletçi olabileceğini söyledi. Çok küçükken bisiklete binmişti ama bir bisikleti yoktu: “Abimin arkadaşı fiziğimden dolayı önermiş. Stadyuma gittim, spora başladım. İlk yılımda 12 madalya kazandım. Oradaki başarılarımdan şu anki antrenörümüz Mehmet Şafakçı etkilenmiş. 2009’da Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’na geldim.”

Ahmet, bisiklete bindiği gün hayatının değişeceğinden eminmiş: “Hedeflerim vardı, kendime inanıyordum. Zorluklara alışkın olduğum için hazırdım. Anneme hep ‘Ben yurtdışına gideceğim, siz bana destek olun, beni spordan almayın’ derdim. Annem, tehlikeli bir spor olduğu için korkuyordu ama bana destek oldu. 2009’da Türkiye ve Balkanlar’da şampiyon oldum. 2010’da İsviçre’ye gittim. Bir buçuk yıl eğitim aldım.”

İki yıl önce Portekiz’deki Gençler Pist Bisikleti Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Ahmet’in gözü dünya şampiyonluğunda: “Üzerimde çok emeği olan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk bana ‘Dünya şampiyonu olursan heykelini yaptıracağım’ dedi. Çok etkilendim. Başaracağım diye yola çıktım. Bisikletin üzerinde özgürüm. Tüm dertlerimi, sıkıntılarımı unutuyorum. Nefes aldığımı hissediyorum. Küçükken çok maddi sıkıntı çektim. O günlere tekrar dönmeye korkuyorum. Ama o korkular beni buralara getirdi.”

YOLDA KEŞFEDİLDİ

Fehim Özcan, 25 yaşında, 12 yıldır bisikletçi. Onu keşfeden ise kulübün antrenörü Mehmet Şafakçı: “12 yaşındaydım. Kuşlarım vardı, onların yemini almam gerekiyordu, bisikletle yola çıktım, acelem olduğu için hızlıydım. O sırada antrenman yapan bisiklet takımını geçmişim. Arkadan bana yetişti Mehmet Hocam, beni bisikletçi yapmak istediğini söyledi. O gün başladım. Sporun ne olduğunu bilmiyordum, bisikletim olacak heyecanıyla geldim aslında. Sonra Balkan şampiyonu, Türkiye şampiyonu oldum.” Peki ya bisikletçi olmasaydı? Fehim “Sanayide çalışırdım herhalde. Ama şimdi üniversiteyi bitirdim. Hayatım düzenli. Görgüm arttı” diyor.

27 yaşındaki Nazım Bakırcı, ilköğretim yedinci sınıfa giderken emanet bir bisiklet bulup okullar arasında düzenlenen bir yarışa katılmıştı. Kilosu olduğu için gittiği kulüpten bisiklet vermediler. Altı ay sürdü bu! Kulüp yetkilileri baktı ki gelip gitmeye devam edecek, sonunda pes etti. Nazım’ı takıma aldılar. 13 yıldır bisikletçi olan Nazım, Avrupa klasmanında 5 bin bisikletçi arasında 58’inci oldu.

HEPİMİZ KARDEŞ GİBİYİZ

Miraç Kal, Mustafa Sayar, Muhammet ve Serhat Sert de takımda iyi dereceler alan, bisikletle hayallerini gerçekleştiren sporcular arasında. Konya dışına hiç çıkmayan gençler, şimdi il il, ülke ülke geziyor, dereceye giriyorlar. “Bisiklet, bize bambaşka dünyalar açtı” diyen gençler, takımda aralarında rekabet olmadığını, kardeş gibi birbirlerini desteklediklerini söylüyorlar.

Şekerspor’un şeker gibi hocası

KONYA Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’nın son beş yıldır antrenörlüğünü yapan Mehmet Şafakçı da bisiklete şu an antrenörü olduğu kulüpte başladı. “Burası bisikletin üniversitesi” diyen Şafakçı, takımdaki 35 sporcunun abisi ve babası gibi. Sporcuların eğitimlerinden sağlıklarına her şeyiyle ilgileniyor. Özellikle eğitim konusunda sporcuların yakasında, onların üniversite eğitimi almalarını adeta şart koşmuş. Çünkü eğitimin bir sporcunun olmazsa olmazı olduğunu düşünüyor. Onun bu desteği sonucu kulüpteki 19-39 yaşındaki sporcuların çoğu üniversite bitirmiş ya da hala okuyor. Şafakçı sporcuların hepsinin sigortasının olduğunu anlatıyor.

Mehmet Şafakçı, takımın aldığı iyi sonuçlar sonrası kulübe çok talep geldiğini söylüyor: “Her gün dört-beş mail alıyoruz Avrupa’dan. Önümüzdeki hafta Kazakistanlı ve İspanyol iki sporcu geliyor kulübümüze. Profesyonel sporcu bunlar, bizim genç sporcularımızın onların deneyiminden faydalanacağını düşünüyoruz. Buraya gelen çocukları deniyoruz, bazılarını başka spor branşlarına yönlendirdiğimizde ağlıyor, ‘Ne olur beni alın’ diyorlar. Şu an iki çocuk var, bisikletçi olamayabilirler ama gönderemiyoruz. Durmadan ağlıyorlar ‘Bizi göndermeyin’ diye.”

Peki bisikletçi olmanın püf noktası nedir? Şafakçı şöyle yanıtlıyor: “Güçlü olmanız yetmiyor. Çok zeki olmanız ve inanmanız gerekiyor. Zeki olmak rakibi ne zaman nerede geçeceğini bilmek açısından çok önemli. Acıya dayanıklı olmalılar... Istırap çekiyoruz. Soğukta, yağmurda, çok sıcakta, rüzgara karşı pedal çeviriyoruz. Bir anda dört mevsimi yaşıyoruz. Sıfır rakımdan başlıyoruz, bir bakıyoruz bin 500 metre yüksekliğe çıkmışız.”

Neden olimpiyat şampiyonumuz olmasın?

PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, bisiklete binmeyi seven, sporcuya destek veren bir isim. Öyle ki Türkiye’nin ilk ilçe bisiklet takımını, 1997’de belediye başkanlığı döneminde Çumra’da kurmuş: “Coğrafi şartlardan dolayı Konya’nın ilçe ve köylerinde bisiklet kullanan kişi sayısı çok. Vatandaşı çağırdık geldiler, yarıştılar ve o takımdan Balkan şampiyonu bile çıktı! Gençlerin şampiyonalara katılımı, Fransa Bisiklet Turu ve Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu bu sporun cazibesini artırdı.” Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’nın şu an 35 sporcusu var. Konuk’un hedefi büyük ama imkansız değil: “Neden bir Türk sporcu olimpiyatlarda, Fransa Bisiklet Turu’nda birinci olmasın? İlkleri gerçekleştirmek istiyoruz.”


Röportaj : İnci Döndaş /idondas@stargazete.com

Hiç yorum yok: