31 Mart 2013 Pazar

Kırmızı Beyaz...



3 ay önce İstanbul'a giderken ardımda bırakmıştım Balkes'imi ve zaferlerini. Bir müddet, internet ve telefondan öğrendim maç sonuçlarını. Ama bugün, uzun bir aradan sonra yeniden staddaydım. Güneşli, sıcak, cayır cayır yakan bir pazar günü, Balkes'in uzun süredir liderlik koltuğunda oturması ve geçen hafta İzmir deplasmanında Altay maçından 3 puanla dönmesi, şehrin stada akmasını sağlamıştı.

En yakın rakip, 2. sıradaki İnegölspor, Kırklareli deplasmanındaydı ve puan kaybetme ihtimali vardı.
7 puan olan farkın 9 olması ihtimali konuşuluyordu maç öncesi tribünlerde. Ama önce biz maçımızı kazanmalıydık. Kazandık. Son dakikalarda biraz işi salladık, gereksiz zaman geçirme maceralarına girdik ama bitiş düdüğü çaldığında skorbord'da Balıkesirspor 2 - 1 Alanyaspor yazıyordu.

Kırklareli'nden de beklediğimiz skor gelince keyifler 2'ye katlandı. 90+2. dk'da yediği golle deplasmandan 1 puanla dönüyordu İnegöl. Balkes ise, PTT 1. lig yolunda önündeki bir engeli daha aşıyordu.






Videolar için Hayalet10Kolik Blog'a teşekkürler.

29 Mart 2013 Cuma

Turkuaz Rekabet...



Yine geldi bir Tour of Turkey vakti. Her yıl heyecanla beklediğim organizasyon bu yıl 21 Nisan'da Alanya - Alanya etabıyla başlayacak 28 Nisan tarihinde İstanbul / Asya - Avrupa etabıyla son bulacak. Geçen yıl başlayan, önceki rotanın tersine gidilmesi değişikliği bu yıl da uygulanıyor.

Geçen yıl, İstanbul'un Avrupa spor başkenti olmasından mütevellit, şampiyonanın İstanbul'da bitmesi daha uygun görülmüştü. Bu yıl da 2020 olimpiyat oyunları adaylığı dolayısıyla aynı uygulama devam edecek. Yerinde bir karar olduğunu söylemek gerek. Şampiyonanın bu yıl ki sloganı da, başlıkta yazdığımız gibi "Turkuaz Rekabet."

Geçen yıl, şampiyonayı kazanan Konya Torku Şekerspor Vivelo sporcusu İvailo Gabrovki bizi bir hayli mutlu etmişti. Çünkü Türkiye'nin düzenlediği neredeyse yarım asırlık bu organizasyonu, bir Türk takımının sporcusunun kazanması büyük bir başarı, Konya ekibi için de inanılmaz bir reklamdı. Ancak geçtiğimiz günlerde Gabrovski'nin doping yaptığı gerekçesiyle derecelerinin ve birinciliğinin alınması tam bir şok etkisi yarattı.

Konya ekibi bu yıl ki yarışa bu cezanın gölgesinde başlayacak bir nevi. Bakalım Turkuaz, kırmızı, beyaz ve yeşil mayoları bu yıl kimlerin üzerinde göreceğiz. Her geçen yıl katılan takım sayısının arttığı ve bu yıl 25 takımın katılacağı şampiyona ile ilgili tüm bilgileri resmi web sitesinden ve twitter hesabından takip edebilirsiniz. Şampiyonanın yayını da, yine her yıl olduğu gibi TRT Spor'dan ve son 6 yıldır olduğu gibi Eurosport'tan canlı olarak yapılacak.


KRISTJAN NIKOLOV...



GALATASARAY ALT YAPISINDA BİR MAKEDON.KRISTJAN NIKOLOV.

Kristijan Nikolov, 1996 Makedonya doğumlu. Galatasaray'ın alt yapısında oynayabilmek için Türkiye'ye yerleşmiş. Makedonya'da gelecek vaadeden yıldızlar arasında gösterilen Nikolov, bundan bir kaç yıl önce Galatasaray alt yapı hocaları tarafından keşfedilir. Bu teklifle beraber Nikolov'un Türkiye ve Galatasaray macerası başlar.

14 yaşında Türkiye'ye gelen Nikolov guard mevkisinde görev yapıyor. U-16 Avrupa şampiyonası'nda 25.9 sayı ortalaması tutturarak, bütün dikkatleri üzerine çekti. Galatasaray, Nikolov'u Türk yapmak için Makedonya ile sürekli görüşmeler halinde. Ama Türkiye Basketbol Federasyon'undan görüşmeler konusunda en ufak bir yardım bile alamıyor.

Türk Milli Takımı'na karşı oynamış Preldizc'i Türk yapmak için adeta seferber olanlar, konu Galatasaray'a gelince görmedim - duymadım - bilmiyorum modunda dolaşıyor. Nikolov, yerli statüsünde oynayamadığı için 3 yıldır lig maçlarına çıkamıyor. Türk basketbol'u belki de büyük bir yıldızı kaybediyor. Yetkililerin bilgisine.

Şu adreste kendisiyle kapsamlı bir röportaj yapılmış. Röportajda önemli bir bilgiyi de aktarmış Kristjan. O'nu Galatasaray'a transfer edenin Oktay Mahmuti olduğunu.

24 Mart 2013 Pazar

BLOGS...


21 Mart GsTv - Blogs progamı | BSSK ile f100001336478587

Geçtiğimiz perşembe, Galatasaray Güç Birliğini oluşturan internet sitelerinin 4'ü; Benim Sevdam Sarı Kırmızı, cimbomtürk.com, aslantaraftarlar.com ve tabii ki biz, Gsfans.org olarak GSTV'de sevgili Can Karadeniz'in hazırlayıp sunduğu Blogs programına katıldık. İzleyemeyenler için programın tekrar kaydı sizlerle. Kayıt için Benim Sevdam Sarı Kırmızı ekibine ve Utku Kutoğlu'na teşekkürler.

19 Mart 2013 Salı

3x3



Galatasaray; hafta arası şampiyonlar liginde, hafta sonunda da ligde çok önemli 2 maç oynadı. Arada da şampiyonlar ligi çeyrek final kura çekiminin heyecanını yaşadı. Kuranın sonucu, yaşanan heyecanı kat be kat arttırdı ve hemen Real Madrid maçları konuşulmaya başlandı. Bu beni o an biraz endişelendirdi çünkü hafta arasında Schalke 04'e karşı alınan muazzam galibiyet ve atlanan tur üstüne, başta futbolcularımız olmak üzere tüm teknik ekibin ve yönetimin kalpten bir şekilde turu geçebileceklerine olan yoğun inançlarını dile getirmeleri, ve yine başta sosyal medya olmak üzere, internet sitelerinde ve forumlarda taraftarın da bu konudaki inancının tavan yapması Real Madrid eşleşmesinin bir anda gündemin ilk sırasına oturmasına sebep oldu.

Oynamamız ve muhakkak kazanmamız gereken bir lig maçı vardı ve Schalke maçı öncesi oynadığımız Gençlerbirliği maçı, öncesi ve sırasında yaşananlarla benim hala aklımdaydı. Ancak; atladığım bir nokta vardı. Fatih Terim.

Gençlerbirliği maçında yaşadığımız, başta formasyon kaynaklı taktik sorunlar ve Sneijder'den, yabancı sınırlamasına takıldığımızdan dolayı bölgesinde oynatamadığımız için istediğimiz gibi faydalanamayışımızı, Fatih Terim dehası saha içindeki basit bir pozisyon kaydırmasıyla çözüverdi. Schalke maçından önce, ben dahil taraftarın büyük çoğunluğu internette çeşitli formasyonlar, kadrolar, ilk 11'ler denedi. Hepsinde, Sneijder olması gereken mevkide, forvet arkasındaydı ama bunu yapabilmek için bir yabancıdan, solda Riera'dan, sağda Eboue'den ya da ortada Melo'dan vazgeçmek gerekiyordu.

Ama işte o Fatih Terim, Schalke maçında Selçuk'u sol içe kaydırıp Sneijder'i asıl bölgesine koydu. Selçuk solda hiç sırıtmadığı hatta çok iyi oynadığı maçta Sneijder'de gayet faydalıydı. O maç, Fatih Terim dışında kimsenin aklına gelmeyen, ama Fatih terim'i Fatih Terim yapan o taktik deha sayesinde kazanıldı. İmparator, haftasonu Kayseri deplasmanında aynı kadroyu aynı formasyonla sürdü sahaya.

Sonuç; sağdan gelen Drogba'nın ters topuna "sol içten" koşu yapan ve topu kafayla ceza sahsına giren Sneijder'in önüne asistleyen Selçuk, ve o müthiş taktik deha ürünü formasyon değişiminin sonucu olan ilk gol. Akabinde maç boyu oynanan muazzam futbola eşlik eden 2 gol daha ve gelen 3 puan.

Maç öncesinde gelen Mourinho'nun Galatasaray'ı izlemek üzere Kayseri'ye geldiği bilgisi, akabinde tribünde Fatih Terim ve Mourinho arasındaki samimi görüntüler ve Mourinho'nun takımın soyunma odasına inip başarı dilemesi, sosyal medyada yapılan "PFDK Terim'i soyunma odasına sokmadı biz de Mourinho'yu getirdik" şeklindeki ince esprilere neden oldu maç sonunda. Heyecanlı, keyifli ve mutlu biten bir haftaydı. Biz de yazıyı güzel bir sloganla bitirelim.

Şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden.

6 Mart 2013 Çarşamba

Hayat 2 Teker'de...


Çocukluğumdan beri sevmişimdir bisikleti ve bisiklete binmeyi. Yaşadığım ve büyüdüğüm yerler de coğrafi olarak bunu yapmaya müsait olunca, bisikletten aldığım keyif hep 2 katına çıkardı benim için. Ayıptır söylemesi ama, sünnetliyken dahi bisiklete binen, o keyiften vazgeçmeyen bir adamım en nihayetinde. Sarı renkte dolma tekerlekleri olan, kontrapedal bir BMX'im vardı o zamanlar. Bugün hala bisiklete binerim. Yazın, hem iş hem tatil yaptığım memleketim Bozcaada'da, arkadaşlarımla beraber yaptığımız bisiklet turları en keyifli aktivitelerimizden biri.

Bugün, gazetelere şöyle bir göz atarken, Star gazetesinin internet sitesinde aşağıdaki habere rastladım. Lafı daha fazla uzatmadan paylaşıyorum. Nice küçük çocuklara, gençlere, bir başka deyişle müstekbel bisikletçilere ilham olması dileğiyle. Keyifli okumalar.





Parmak kalınlığında iki teker hayatlarını değiştirdi!

Konya bisiklette tarih yazıyor, Türkiye’de bisiklet sporunun tarihi Konya’da başlıyor. 1955’ten bu yana yüzlerce sporcu yetiştiren Konya Torku Şekerspor’un bisiklet takımı uluslarası alanda madalya üstüne madalya kazanıyor. Bisiklet sayesinde hayatı değişen, üniversite mezunu gençlerle Konya’da buluştuk, başarı öykülerini dinledik.

Ahmet, Fehim, Nazım, Miraç, Serhat, Muhammet... Konya’da yaşayan bu gençlerin hayatını iki teker değiştirdi. Sokakta bisikletle gezen çocuklar, pedala basarak profesyonel sporcu olabileceklerini öğrendi. Parmak kalınlığında tekerin üzerinde en az 80 kilometre hızla gitmeye başladılar. Başarılar da hızlı geldi... Şimdi hepsi profesyonel sporcu ve madalya üstüne madalya kazanıyor.

Bu gençleri yetiştiren Konya, Türkiye’de bisiklet sporunun tarihini yazan kent aslında. İlk bisiklet yarışları 1923’te İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kuruluşuyla başladı. Şehrin düz yapısı, bisiklet sporunun gelişmesine katkı sağladı. Türkiye’de bu güne kadar milli formayı giyen bisikletçilerin yüzde 75’ini Konyalı sporcular oluşturdu. Sporcuları yetiştiren en önemli kulüplerden biri de 1955’te Konya Şeker tarafından kurulan takım. Bugüne kadar yaklaşık bin sporcu yetiştiren Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı, Çin’den Portekiz’e ilklere imza atmaya başladı...

SIFIRDAN BUGÜNLERE

Kulüpteki her sporcunun öyküsü çok çarpıcı, umutları yeşertececek türden. Özellikle 20 yaşındaki Ahmet Örken’inki tam bir başarı hikayesi... Onu görenler çekik gözlerinden dolayı Kazak zannediyor. Ama Konya’nın Çumra ilçesinin Fethiye köyünden! Ailesinde Tatar olduğu için gözleri çekik. İlk bisiklet yarışına 14 yaşındayken katıldı. Pedal çevirmek onun hayatını tamamıyla değiştirdi. Babası annesi ayrı. Annesi üç çocuğunun geçimini tarlada çalışarak sağlayan bir kadın... Köyde tek göz odada yaşıyorlardı. Ahmet, bir gün gezmeye çıktı abisiyle. O sırada abisinin bisiklet sporu yapan bir arkadaşını gördüler ve Ahmet’in yaşını sorup bisikletçi olabileceğini söyledi. Çok küçükken bisiklete binmişti ama bir bisikleti yoktu: “Abimin arkadaşı fiziğimden dolayı önermiş. Stadyuma gittim, spora başladım. İlk yılımda 12 madalya kazandım. Oradaki başarılarımdan şu anki antrenörümüz Mehmet Şafakçı etkilenmiş. 2009’da Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’na geldim.”

Ahmet, bisiklete bindiği gün hayatının değişeceğinden eminmiş: “Hedeflerim vardı, kendime inanıyordum. Zorluklara alışkın olduğum için hazırdım. Anneme hep ‘Ben yurtdışına gideceğim, siz bana destek olun, beni spordan almayın’ derdim. Annem, tehlikeli bir spor olduğu için korkuyordu ama bana destek oldu. 2009’da Türkiye ve Balkanlar’da şampiyon oldum. 2010’da İsviçre’ye gittim. Bir buçuk yıl eğitim aldım.”

İki yıl önce Portekiz’deki Gençler Pist Bisikleti Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Ahmet’in gözü dünya şampiyonluğunda: “Üzerimde çok emeği olan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk bana ‘Dünya şampiyonu olursan heykelini yaptıracağım’ dedi. Çok etkilendim. Başaracağım diye yola çıktım. Bisikletin üzerinde özgürüm. Tüm dertlerimi, sıkıntılarımı unutuyorum. Nefes aldığımı hissediyorum. Küçükken çok maddi sıkıntı çektim. O günlere tekrar dönmeye korkuyorum. Ama o korkular beni buralara getirdi.”

YOLDA KEŞFEDİLDİ

Fehim Özcan, 25 yaşında, 12 yıldır bisikletçi. Onu keşfeden ise kulübün antrenörü Mehmet Şafakçı: “12 yaşındaydım. Kuşlarım vardı, onların yemini almam gerekiyordu, bisikletle yola çıktım, acelem olduğu için hızlıydım. O sırada antrenman yapan bisiklet takımını geçmişim. Arkadan bana yetişti Mehmet Hocam, beni bisikletçi yapmak istediğini söyledi. O gün başladım. Sporun ne olduğunu bilmiyordum, bisikletim olacak heyecanıyla geldim aslında. Sonra Balkan şampiyonu, Türkiye şampiyonu oldum.” Peki ya bisikletçi olmasaydı? Fehim “Sanayide çalışırdım herhalde. Ama şimdi üniversiteyi bitirdim. Hayatım düzenli. Görgüm arttı” diyor.

27 yaşındaki Nazım Bakırcı, ilköğretim yedinci sınıfa giderken emanet bir bisiklet bulup okullar arasında düzenlenen bir yarışa katılmıştı. Kilosu olduğu için gittiği kulüpten bisiklet vermediler. Altı ay sürdü bu! Kulüp yetkilileri baktı ki gelip gitmeye devam edecek, sonunda pes etti. Nazım’ı takıma aldılar. 13 yıldır bisikletçi olan Nazım, Avrupa klasmanında 5 bin bisikletçi arasında 58’inci oldu.

HEPİMİZ KARDEŞ GİBİYİZ

Miraç Kal, Mustafa Sayar, Muhammet ve Serhat Sert de takımda iyi dereceler alan, bisikletle hayallerini gerçekleştiren sporcular arasında. Konya dışına hiç çıkmayan gençler, şimdi il il, ülke ülke geziyor, dereceye giriyorlar. “Bisiklet, bize bambaşka dünyalar açtı” diyen gençler, takımda aralarında rekabet olmadığını, kardeş gibi birbirlerini desteklediklerini söylüyorlar.

Şekerspor’un şeker gibi hocası

KONYA Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’nın son beş yıldır antrenörlüğünü yapan Mehmet Şafakçı da bisiklete şu an antrenörü olduğu kulüpte başladı. “Burası bisikletin üniversitesi” diyen Şafakçı, takımdaki 35 sporcunun abisi ve babası gibi. Sporcuların eğitimlerinden sağlıklarına her şeyiyle ilgileniyor. Özellikle eğitim konusunda sporcuların yakasında, onların üniversite eğitimi almalarını adeta şart koşmuş. Çünkü eğitimin bir sporcunun olmazsa olmazı olduğunu düşünüyor. Onun bu desteği sonucu kulüpteki 19-39 yaşındaki sporcuların çoğu üniversite bitirmiş ya da hala okuyor. Şafakçı sporcuların hepsinin sigortasının olduğunu anlatıyor.

Mehmet Şafakçı, takımın aldığı iyi sonuçlar sonrası kulübe çok talep geldiğini söylüyor: “Her gün dört-beş mail alıyoruz Avrupa’dan. Önümüzdeki hafta Kazakistanlı ve İspanyol iki sporcu geliyor kulübümüze. Profesyonel sporcu bunlar, bizim genç sporcularımızın onların deneyiminden faydalanacağını düşünüyoruz. Buraya gelen çocukları deniyoruz, bazılarını başka spor branşlarına yönlendirdiğimizde ağlıyor, ‘Ne olur beni alın’ diyorlar. Şu an iki çocuk var, bisikletçi olamayabilirler ama gönderemiyoruz. Durmadan ağlıyorlar ‘Bizi göndermeyin’ diye.”

Peki bisikletçi olmanın püf noktası nedir? Şafakçı şöyle yanıtlıyor: “Güçlü olmanız yetmiyor. Çok zeki olmanız ve inanmanız gerekiyor. Zeki olmak rakibi ne zaman nerede geçeceğini bilmek açısından çok önemli. Acıya dayanıklı olmalılar... Istırap çekiyoruz. Soğukta, yağmurda, çok sıcakta, rüzgara karşı pedal çeviriyoruz. Bir anda dört mevsimi yaşıyoruz. Sıfır rakımdan başlıyoruz, bir bakıyoruz bin 500 metre yüksekliğe çıkmışız.”

Neden olimpiyat şampiyonumuz olmasın?

PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, bisiklete binmeyi seven, sporcuya destek veren bir isim. Öyle ki Türkiye’nin ilk ilçe bisiklet takımını, 1997’de belediye başkanlığı döneminde Çumra’da kurmuş: “Coğrafi şartlardan dolayı Konya’nın ilçe ve köylerinde bisiklet kullanan kişi sayısı çok. Vatandaşı çağırdık geldiler, yarıştılar ve o takımdan Balkan şampiyonu bile çıktı! Gençlerin şampiyonalara katılımı, Fransa Bisiklet Turu ve Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu bu sporun cazibesini artırdı.” Konya Torku Şekerspor Bisiklet Takımı’nın şu an 35 sporcusu var. Konuk’un hedefi büyük ama imkansız değil: “Neden bir Türk sporcu olimpiyatlarda, Fransa Bisiklet Turu’nda birinci olmasın? İlkleri gerçekleştirmek istiyoruz.”


Röportaj : İnci Döndaş /idondas@stargazete.com

Şimdi Hedef O Kupa...



CEV Şampiyonlar Ligi 4'lü Finali, 9-10 Mart 2013 tarihlerinde, Galatasaray Daikin'in ev sahipliğinde Burhan Felek Spor Salonu'nda düzenlenecek. Şampiyona'nın bilet satışları, son 4'e kalan takımlar, gelişmeler, son haberler, maç takvimi ve çok daha fazlası, özel olarak hazırlanan web sitesinde.

Final Four'a katılan takımlar; ev sahibi Galatasaray Daikin, Vakıfbank, Azeri ekibi Rabıta Bakü ve bu sezon ki gedikli rakiplerimizden, İtalya takımı Unendo Yamamay Busto Arsizio. Vakıfbank bu kupanın 2011 şampiyonu. Rabıta Bakü; kupanın hatta finalin gediklilerinden. Vakıfbank 2011'deki finalde onları yenerek uzanmıştı kupaya.

İşimiz hiç kolay değil. Ama imkansız da değil. Antrenör Massimo Barbolini ve oyuncular kendilerine güveniyorlar. Sonuçta bu noktaya kadar geldiler ve daha iyisini de yapabilirler. Final Four'da ilk ayak maç takvimi şöyle;

09/03/2013 17.00 Galatasaray Daikin İSTANBUL – Vakıfbank İSTANBUL
09/03/2013 14.00 Rabita BAKU – Unendo Yamamay BUSTO ARSIZIO

Biletler, biletway.com sitesinde satışta ve fiyatlar da şu şekilde: 1. Kategori > 100 TL, 2. Kategori > 50 TL, 3. Kategori > 30 TL (Tükendi), 4. kategori > 20 TL

Galatasaray taraftarının bu önemli finalde takımı yalnız bırakmayacağına inanıyorum.



Dodo...



Dünyanın en şanslı çocuklarından biri o. Tafo'nun oğlu Dodo. Galatasaray tribünlerinde büyüdü. Babasının, aşağı yukarı kariyerinin son zamanlarına denk gelen, saha içindeki en başarılı zamanlarına tanık oldu. Babası en özel kupayı kaldırırken o'da omuzlarındaydı. Şimdiyse; yine Galatasaray için ama bu kez saha kenarında ter döken babasını omuzlara alma zamanı ona gelmiş olmalı ki; Tafo'yla birlikte bu pozu vermiş.

1 Mart 2013 Cuma

Carlos Gelsin...




Futbol tutkusu insanlara ilginç şeyler yaptırabiliyor. Yıllar önce bu ülkede bir baba, yeni doğan çocuğuna Fenerbahçe ismini vermek istemişti. E haliyle nüfus idaresinde kabul görmemişti bu istek. Bugün, buna benzer bir olay daha yaşandı bu ülkede. Ama bu kez aile, isteğine kolayca ulaşmış.

Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk beldesinde yaşayan ve dünya futbolunun efsane isimlerinden Arjantinli Maradona'nın hayranı olan bir baba, üç çocuğuna "Diego", "Armando" ve "Maradona" isimlerini verdi.

Almanya'da doğan ve uzun yıllar gurbetçi olarak bu ülkede kalan Tekin Şentürk (32), eşi Sevcan ve çocuklarıyla, yaklaşık 6 ay önce kesin dönüş yaptıkları Altınoluk'ta yaşamını sürdürüyor. Halen Almanya ile bağlarını koparmayan Şentürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçüklükten beri Arjantinli futbol yıldızı Maradona'nın hayranı olduğunu belirterek, elinden geldiğince bütün maçlarını izlediğini söyledi.

Avrupa'da yaşadığı için birçok ünlü futbolcuyla tanıştığını ancak Maradona'nın yerinin başka olduğunu anlatan Şentürk, şunları kaydetti:

"Maradona, çok sevdiğim, gerçekten 10 numara oyuncu. Evlenmeden önce çocuklarımın ismini Maradona koyacağıma karar verdim. Allah dualarımı kabul etti, 3 erkek çocuğum oldu. Şu anda 7 yaşında olan ilk oğluma 'Diego Mohammed', 2 yaşındaki ikinci çocuğuma 'Armağan Armando', henüz 20 günlük olana da 'Alptekin Maradona' ismini koydum. Üçünün de doğumu Almanya. 20 günlük bebeğin doğumu için Almanya'ya gittik. Duyanlar önce şaşırıyor, sonra çok hoşlarına gidiyor. Bir Türk olarak bu isimleri koymak çok güzel diye yorumlar alıyorum. Şu ana kadar kötü bir tepki hiç almadım. Birçok kişi, 'bunu yapmak cesaret ister' diyor."

Şentürk, Türkiye'de kimlikleri çıkarırken de birçok kişinin ilgisini çektiğini belirterek, "Pişman olup olmadığımı soruyorlar. Halen Maradona hayranıyım. Pişman da değilim. Çocuklarımın çok güzel isimleri var"
dedi.


Haber Kaynak : Mynet / "Diego, Armando, Maradona" kardeşler...