31 Mayıs 2011 Salı

Yenilmez Armada Finale Doğru: Galatasaray Cafe Crown - Banvit


Lafı uzatmadan konuya gireceğim ki olayın önemini yazıyı okumaya başlar başlamaz anlayın.

"Galatasaray Cafe Crown, tam 21 yıl sonra playoff'larda finale yükselmek üzere".

Sadece bir adım kaldı.Sadece bir maç.Yarın, Abdi İpekçi'de saat 8'de.
Dün oynanan serinin üçüncü maçında, Galatasaray Cafe Crown rakibi Banvit'i kelimelerle anlatamayacağım kadar destansı bir taraftar desteği
ve hayran bırakan bir oyun sonunda 73-61 mağlup etti.
Şimdi o muhteşem oyunun ikinci perdesi için aslanlar yeniden parkeye çıkacak ve yine bizim desteğimize ihtiyaçları var.Tüm Galatasaray taraftarlarına, özellikle'de maça gitme imkanı olanlara ise ultrAslan'ın açık bir çağrısı var.
Buyrun;


Maçla ilgili bilgiler için Resmi Site Maç Raporu

GS Store'un maç için düzenlediği ürün kampanyası bilgileri için;
Resmi Site | Final Heyecanına GS Store’dan Tam Destek!

Şube sorumlumuz Hakan Üstünberk'in açıklamaları için;
Resmi Site | “Bu Takım Saygıyı Hak Ediyor”

Kulübümüzün biz taraftarlara yönelik çağrısı için;
Resmi Site | TARAFTARIMIZA ÇAĞRI

Maç öncesi, sırası ve sonrasında maça dair görüşleriniz ve maçı
dakika dakika canlı aktarımla takip etmek için;
GSFans.org | Finale Doğru: Galatasaray Cafe Crown - Banvit

sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.


Haydi 12.adam. Koçumuz Oktay Mahmuti'nin dediği gibi;
"O'nlara karşı koyamayacakları bir savunma yapalım".

Sedat İncesu'ya ve Tek.San.Basketbol Milli Takımımıza Yapılanlar


Bu ülkede spor dünyası içinde bazen çok acayip şeyler oluyor.Ama ara sıra öyle şeyler yaşanıyor ve ortaya çıkıyor ki; sizde haliyle kızıyor ve sinirleniyorsunuz. Ama tüm bu olanların asıl kızması ve sinirlenmesi gereken "yetkililer" tarafından yapıldığını gördüğünüzde ise yaşadığınız şey koca bir hayal kırıklığı oluyor. Birazdan aşağıda okuyacağınız şeyler Salsa Basket: Tekerlekli Sandalye Basketbolunda Büyük Skandal! adresinden alındı. Dikkat; okuyacaklarınız tamamen gerçektir ve yaşanmıştır.Abartma, ekleme vs yok.
________________________________

Tekerlekli Sandalye Basketbolunda Büyük Skandal!


Başlık bir hayli iddialı ancak aşağıda yazanları okuyunca olana-bitene inanamayacaksınız. Tekerlekli Sandalye Basketbolu'nda Türkiye'nin bu noktalara gelebilmesini sağlamış; Milli Takım'a Avrupa İkinciliği, Galatasaray'a ise Kıtalar Arası Şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi Şampiyonlukları kazandırmış olan sayın Sedat İncesu'dan çok ama çok önemli açıklamalar var. Belki şu an "Amaan tekerlekli sandalyeyse ben okumam" diyeceksiniz ama birazcık zahmet edin, bu ülkede ne gibi pislikler var görün. Bu kadar büyük iğrençliklerin yaşandığı bir ortamda kalıp savaşmaya devam eden Sedat Hoca'ya destek olmayı bir basketbolsever olarak değil, bir insan olarak boynumun borcu biliyorum. Tahminlerinizin çok ötesinde pisliklerle karşılaşacaksınız. "Türk Tekerlekli Sandalye Basketbolunda Haysiyetsizliğin Tarihi" olarak adlandırabileceğimiz yaşananlar ve hocanın bu bağlamda anlattıkları o kadar uzun ki, madde madde veriyorum yaşanan pislikleri.


- Avrupa İkincisi Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımı Dünya Şampiyonası'ndan önceki son kampında kampta fizyoterapist ve sağlık görevlisi olmadığı için 15 gün boyunca idman yapamamış.

- Yine yukarıda bahsi edilen kamptan önce takımdaki oyuncuların sandaleyelerine 20 TL kaynak parası verilmemiş federasyon tarafından. Böyle bir şey bizde değil başka yerde olsa direk yeni sandalye alınır oyunculara, biz de sandalyeler tamir edilmiyor bile.

- A Milli Takım Oyuncuları federasyon ilaç paralarını ödemediği için, ilaç ücretlerini kendi ceplerinden vermek zorunda kalmışlar.

- Genç Milli Takım Kampı esnasında, kadrodaki 17 yaşında olan bir sporcu aynı gün iki kez mide kanaması geçirmiş. Ancak kampta, diğer kamplarda olduğu gibi, herhangi bir sağlık görevlisi bulunmamaktadır. Ölüm noktasına gelen oyuncunun hayatını antrenörleri kurtarmıştır. Bu esnada yetkililer 48 saat süresince telefonlarına bakmamış.

- Sedat İncesu'nun kuyusunu kazmak için 3-5 antrenör bir araya gelip Mili Takım'daki bazı oyuncularla anlaşmışlar. Sonradan bu durumu takım içerisindeki bazı oyuncular gereken yerlere bildirmiş. Sedat Hoca'nın ifadesiyle "İhanete ne Allah razı olur, ne kader, ne de alın teri döken Milli oyuncular."

- Oyuncuların sandalyelerine 20 TL vermeyen adamlar İngiltere'ye gitmiş, normal harcırahla da yetinmeyip sporcularınkinin yüzde elli fazlasını almışlar. Utanıp arlanmadan, İngiltere'den dönüşlerinin bir gün sonrasında ölüme terkettikleri sporcuyla birlikte İtalya'ya uçmuşlar. Genç Milli Takım için (!).

- İtalya'ya gitmişler o kadar masraf edip ama oyuncuların sandalyeleri kırık-dökük. Oyuncular kırık sandalyelerle turnuva oynamak zorunda kalmış. Beyefendiler paraları ceplere indirmeye devam ededursunlar.

- A Milli Takım'daki önemli oyuncuların ikisinin sandalye parasını Sedat Hoca ödemiş, başına gelecekleri bile bile... Gariban oyuncular da sandalye parasının dörtte birini ödemiş. Yeni sandalyeye sahip oyuncuların performansı uçmuş ancak takımın geri kalanı kırık sandalyelerle oynamaya devam etmek zorunda kalmışlar. Öyle bir duruma gelinmiş ki takımın oyun kurucusu Ali Asker'in sandalyesi kaynak tutmamaktaymış. Yine hocanın tabiriyle "Garibim asker itmeye, kurmaya çalışır oyunu; sandalye bir sağa gider, bir sola..."
- Utanmaz-arlanmaz adamın biri varmış federasyonda, başkalarının karılarıyla kafayı bozmuş. Bu adam ağza alınmayacak espiriler yapmış. Hoca uyarmış olmamış, as başkana gitmiş, o hallederiz demiş, yine olmamış ve nihayet... Nihayet bu ar-namus kavramından bihaber, utanmaz adam gitmiş iki milli sporcunun yanına, hem de takım finale doğru adım adım yürürken, ne söylemiş biliyor musunuz? Siz sakatsınız, eşlerinizi tatmin edemezsiniz onlar da sizi boynuzlar sakın evlenmeyin. Yahu bu nasıl bir laftır? Oyuncular ağlayarak gelmişler ve olanı-biteni hocaya anlatmışlar, hoca da asbaşkana gitmiş ama sonuç var mıdır sizce?

- Bu ar-namus kavramından bihaber zat, federasyonun her kampına gidermiş. Ama öyle bir gidermiş ki, akşam takımla beraber otobüse biner, sabah kahvaltısını yapıp biletini alıp geri dönermiş. Minimum iki yol parası, üç günlük harcırah da cebine kalırmış.

- Birmingham'da takım turnuva esnasında savaşmaktaymış. Yönetici beyefendilerse Londra'da alış-veriş, gezme, eğlenme sefasındalarmış. Takımın en değerli oyuncusu lobide acı çekerken bir tane yetkili yokmuş yanında. Sedat Hoca ambulans da getirtememiş, oyuncuyu taksiyle hastahaneye götürmek zorunda kalmış.

- Kampa bir masör bile gelmemiş, oyuncuların kasları taş tutmuş. Hoca bari bir masör gelsin, en olmadı psikolojik olarak rahatlasın sporcular demiş, o da yapılmamış. Sonrasında yetkilinin söylediklerini söylemekten ben utanıyorum ama o adam bu lafı etmekten utanmamışsa da yapacağım bir şey yok. Demiş ki değerli yetkili, bir masör bir de fizyoterapist yollayalım ikisini de fizyoterapist olarak tanıtalım ve bakalım oyuncuların gerçekten ihyitaçları var mı yoksa yalan mı söylüyorlar. Muazzam plan vallahi, tebrikler. Hasılı, durumlar bu şekilde. Yazılacak bir kısım şeyleri yarına sakladık. Merak eden takipçilerimiz Sedat İncesu'nun facebook hesabına bakabilir. Bizim sizlerden istediğimiz bu yaşananlara kayıtsız kalmamanız, bunları bir yerlerde bir şekilde duyurmanız, konuyla ilgisi olmayan bir adama bile neler olmuş neler milli takım kampında diyerek kamuoyu oluşturmanız. Bizi bir şekilde takip eden değerli basın mensupları varsa aramızda, lütfen onlar da ellerindeki imkanları kullansınlar. Bu gibi insanlardan kurtulmamız gerekiyor bu ülkede. Bu noktada gayretlerinizi esirgemeyiniz.
________________________________

Yazıyı okudunuz. Şimdi o yazının içinden küçük bir bölümü yeniden hatırlayalım;

"Tekerlekli Sandalye Basketbolu'nda Türkiye'nin bu noktalara gelebilmesini sağlamış; Milli Takım'a Avrupa İkinciliği, Galatasaray'a ise Kıtalar Arası Şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi Şampiyonlukları kazandırmış olan sayın Sedat İncesu"

İşte o Sedat hocamıza ve Galatasaray'ımızın göz bebeği "Engelsiz Aslanlar"ımız'a, Kıbrıs'ta düzenlenen TSBL play-off ilk ayak maçlarında;

-Daha önce ölümsüz kurucumuz Ali Sami Yen Beyefendi'ye küfür eden,

-Eski emektar oyuncuları ve kaptanları Rıza'nın babasının eski mesleği olan kapıcılığı gündeme getirip açtıkları pankartla,
hem eski kaptanlarını hemde babasını aşağılamaya kalkan,

-taraftar olmaya çalışan ama insan olamayan Beşiktaş'lı kargalar tarafından edilen küfürleri ve hakaretleri buraya yazamıyorum.

Ama tasavvur etmeniz çokta zor değil. Sedat hocamızın kilolarıyla dalga geçmeye çalışarak güya eğlenmeye kalkışan bu kargalara gerekli cevabı ve dersi vermek önce insan olarak sonra da Galatasaray taraftarı olarak boynumuzun borcudur.

Bu böyle biline...

29 Mayıs 2011 Pazar

Yenilmez Armada Final İçin Sahada


Galatasaray kulüp olarak çok zor bir yıl geçirdi. Kulübün amiral gemisi olan futbol takımı berbat bir sezon geçirip, üstüne eski yönetimde skandal üstüne skandal yaratarak işleri iyice batırınca taraftar küstü.Ancak gözden kaçan birşey vardı.Galatasaray bir "SPOR KULÜBÜ"ydü ve basketbol branşındaki takımlarımız liglerinde şampiyonluk mücadelesi veriyorlardı.Dişi aslanlar ezeli rakibiyle oynadığı final serisini kaybetsede mücadeleleri alkışı hakediyordu. Engelsiz aslanlarımız şu an play-off'ta şampiyonluk mücadelesi veriyor. Ve son olarak potanın aslanları. Play-off'ta ilk aşamada Beşiktaş'ı rahat geçen aslanların yarı finaldeki rakibi, Olin Edirne-Banvit eşleşmesinden galip çıkan Banvit oldu. Bandırma'da oynanan ilk karşılaşmayı farklı kazanan ancak yine Bandırma'da oynanan ikinci maçı şanssız şekilde kaybeden Aslanlar; üçüncü maçta, yarın saat 20:00'da Abdi İpekçi'de rakibini ağırlayacak. Maçla ilgili ayrıntılı rapora şuradan ulaşabilirsiniz. Bilet satış durumunu kontrol etmek ve satın almak içinde sizi Biletix | Galatasaray Café Crown - Banvit sayfasına alalım. Ayrıca maç günü ücretsiz otobüs seferleri düzenlenecek. Bunun ayrıntılı bilgisini'de burada bulabilirsiniz. Final için son derece büyük öneme sahip maçta Aslanların en fazla ihtiyaç duyduğu şey ise tabii ki taraftar desteği. Daha önce hem GSFans.org'ta ilgili başlıklarda hemde blogta ayrı bir konuda yazmıştım. Bu takım taraftarının desteğini gerçek manada arkasında hissettiği zaman tam anlamıyla bir buldozer'e dönüşüyor. İşte o etkiyi yaratabilmek için yarın akşam Abdi İpekçi'yi tek bir boş koltuk kalmayacak şekilde doldurmalıyız. İşte bu noktada sizlere, genç bir Galatasaray taraftarının yazıya döktüğü çağrısını aktarmak istiyorum. Okuyun, düşünün, karar verin ve mutlaka yarın Abdi İpekçi'deki yerinizi alın.
Unutmayın; söz konusu olan final ve belki de şampiyonluk.


--------------------------------

Öncelikle herkese Merhabalar.

Ben 22 yaşındayım yani ben kendimi bildim bileli’yi geçtim,
ben hayatta olduğumdan bu yana Galatasaray Basketbol’da hiç final oynayamadı.
Ve ilk defa Finale bu kadar yakın.

Doğma büyüme İstanbul'luyum, Eskişehir'de öğrenciyim 4 yıldır ve bu 4 yılda Türkiyede Basketbol ve basketbol takımımız kendini çok geliştirdi.
(özellikle bu yıl) Ve bu basketbol konusunda İstanbul’da yaşamayı çok isterdim.

Pazartesi ve Çarşamba günleri bence tarihimizin en önemli 2 maçını oynayacağız. Favori gözükebiliriz fakat bu maçlar o kadar kolay geçmeyecek.
Ancak tek bir şey var ki bu maçları çok kolaylaştıracaktır.
O salonda 12-13-15 bin seyirci olması.

Ben şehir dışında olup bu maçlara gitmesi imkansız biri olarak
İstanbul’da olan her Galatasaray’lıyı salona gitmeye davet ediyorum.

Üniversiteli, final haftan mı?

Kimse 24 saat ders çalışmaz.
3 saat bu maça ayırırsan emin ol sana da iyi gelecektir.

Çalışan kişiler yorgun musunuz?

Galatasaray’ın alacağı galibiyete katkıda bulunmak sizi belki biraz yorabilir ama vereceği zevk ve mutluluk buna değecektir.

Basketboldan pek hoşlanmıyor musunuz?

O salona bir kez gidin fikriniz değişecek.

Geçerli bir kaç sebep dışında bu maça gidebilecek en az 100 bin Galatasaraylı vardır, bunun içinden %10 salonda olur umarım.

Haydi Büyük Galatasaray Taraftarı bu takıma hak ettiği değeri vermeye!
Yazan: Bir GALATASARAY Taraftarı.
--------------------------------------

Yeni Yönetim ve Teknik Ekibe Dair...


Galatasaray'da 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerde yeni bir yönetim göreve geldi.Ünal Aysal başkanlığındaki yeni ekip vakit kaybetmeden çalışmaya başlarken, beklentilerde bir anda çok fazla yükseldi. Aysal liderliğindeki yönetim kurulu bugün görev dağılımı yaparken, Faruk Süren, Thomas Kurt, Hakan Üstünberk, Lütfi Arıboğan, Estebe Calzada gibi çok güçlü ve önemli isimler dışarıdan görevlendirme yöntemiyle ekibe dahil oldu.
Bu haberin ayrıntılarını GSFans.org | Kulübümüzde görev dağılımı yapıldı başlığında bulabilirsiniz. İşte bu güçlü yönetim ve teknik heyetle ilgili düşüncelerinizi merak etmekteyiz.Sağ taraftaki anketimize katılarak düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz.

27 Mayıs 2011 Cuma

Sakin Beyler...Sakin!


Galatasaray'da Ünal Aysal'ın müthiş bir yönetim ekibiyle beraber seçilmesi
ve akabinde vakit kaybetmeden Fatih Terim'i teknik direktörlüğe getirmesinin ardından, haliyle transfer çalışmaları epey bir süre önce başladı.
Aysal'ın taraftarı çok fazla merakta bırakmadan, çeşitli tv programlarında açıkladığı isimlerden 2'si, Elmander ve Selçuk'la her konuda anlaşıldı ve iki oyuncu da şu an Galatasaray'ın oyuncusu. Hatta Elmander bugün İstanbul'a geliyor. Neyse konuya dönelim. Aysal'ın açıkladığı bir başka isimse, hem basında hem de taraftar arasında adeta bomba etkisi yapan Drogba'ydı. Yaklaşık 15 gündür Drogba için kulübü Chelsea ile görüşmeler sürerken, henüz bir sonuç alınabilmiş değil. Ancak bu transferin gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor zira hem Galatasaray'a hemde Chelsea'ya yakın kaynaklar, sık sık Drogba'nın Galatasaray'a yakın olduğunu dile getiriyor. Galatasaray'da, hem Elmander ve Selçuk'tan sonra üçüncü bir transferin henüz gerçekleşmemiş olması hemde Drogba transferinin halen muallakta olması nedeniyle, taraftarlar arasında nedense tuhaf bir sabırsızlık ve kızgınlık durumu oluştu.Forumlarda okuduklarıma inanamıyorum hakkaten.
Ciddi ciddi transfer yapılmıyor diye yönetimi eleştirenler var.
Hakkaten sayılara, skorlara ne kadar takılıyormuşuz.
Kargalar bugün 3-4 transfer açıkladı.
M.Pektemek dışında diğerlerinin kim olduğu belli değil.
11'i girer mi 11'i zorlar mı belli değil.
Büyük ihtimalle kulübeye yada kiralığa alınan oyuncular. Kuşlarınsa tam komedi. Orhan'ı aldılar, Gökhan gitmezse adam kulübeye mahkum.
Serdar desen, Lugano kalır Yobo'da alınırsa ancak üçüncü alternatif olur oraya. Eee nasıl tarnsfer mantığı bu?
Korkunun yarattığı bir heyecanla, hababam girişilen, üzerinde düşünülmemiş transferler. Biz ne yaptık/yapıyoruz?
En çok ihtiyacımız olan mevkilerden birine Türkiye'nin en iyisini, Selçuk'u; forvete de gayet başarılı bir adamı aldık. Çeşitli mevkiler için çeşitli oyuncularla düzenli görüşmeler yapıyoruz. Planlı, programlı. Hangisi daha iyi? Ne yaptığını bilerek atılan adımlarla yapılan transferler mi,
yoksa bir korkuyla, aceleyle düşünmeden yapılmış transferler mi?

Yeniden Blogger!


Digitürk'ün korsan yayın yapan blogları hedef alarak açtığı haklı dava sonucu, her internetle ilgili mahkeme kararında olduğu gibi, yine ele yüze bulaştırılan bir mahkeme kararı sonrası Blogger kapanmıştı biliyorsunuz. Ancak geçtiğimiz günlerde açılan bir karşı davada karar Blogger lehine çıkıp, blogger yeniden yayına başlayınca bizde haliyle ilk göz ağrımıza geri döndük ve çok şükür yeniden buradayız. Blogger'ın kapalı olduğu dönemde yayın yaptığımız Wordpress'teki tüm içeriğimizi de buraya taşıdık. İnşallah bir daha böyle saçma durumlar yaşamayız. Bizi takip etmeye devam edin.